Peygamberi Ekremin Annesi Amine
Vahep kendi eşinin yanına vardı ve böyle dedi: bu gün Abdul müttalipin olgun gencinden ki ismi abdullahtır. Bir takım davranışlar musadehe ettim ki hayli şaşkınlığa ve hayrete düştüm, bir grup yahudiler kötü niyetle hile yoluyla ona saldırdılar ki öldürsünler. Abdullah yalnız başına onların kalleşçe saldırılarına karşılık verdi ve onlardan bir kaçını cehenneme vasıl eyledi. Ben ondan başka daha yiğit daha güzel daha olgun bir genç tanımıyorum. İyidir babasının yanına gidesin ve ona kızımız emineyle onu evlendirmeyi öneride bulunasın. Şayet bizim bu gencin varlığıyla saadete ere. Vehebin eşi ki kendisine Abdullah gibi bir damada sahip olmayı laik görmüyordu ve asla böyle biride yoktu. Onun cevabında böyle dedi: mekkenin büyükleri saygınları iftihar etmekteler ki onu damatlığa kabullensinler, ancak Abdül müttalip onların hepsini reddetmiştir. Hatta şam ve irakın padişahları ve büyükleri onunla yazışma yaptılar ve bir netice alamadılar. Bu durumda nasıl mümkündür. Abdullah dünya malından yoksun olan kızımızla evlenir ki? Buna rağmen ümitsiz olma. Ben yahudilerin Abdullaha yaptıkları saldırıları ailesine haber verdiğimden dolayı o büyük ve samimi hizmetin karşılığında sanıyorum onların nezdinde vardır ki bizim önerimizi kabul etseler gerek. Vahebin eşi yeni elbiselerini giyerek ümitle yeis içerisinde kendini Abdulmüttalipin evine yetiştirdi. Şans dan iyi bir zaman idi. Abdulmüttalip oğullarıyla yahudilerin saldırısıyla ilgili sohbet ediyordu. Kadın durumu muasip gördü ki Abdulmüttalip ve çocukları hakkında dua etti. Böylece karşılıklı olarak ta Abdulmüttalip ona dua etti ve ona sevgi gösterdi ve şöyle dedi: bu gün eşin bizim için öyle hizmet etmiştirki asla telafi etmemiz mümkün değil. Ümit ederimki gücümüz olduğu kadarıyla onun zahmetlerini unutmayıp karşılığını şükranla unmalıyız. Vahebin eşi Abdulmüttalibin konuşma tarzından ümitlendiki onun önerisine teveceüh edecekler. Özellikle Abdulmüttalib konuşmasını böyle sürdürdü: bizim sonsuz selamımızı eşinize iblağ edin ve ona söyleyin: bize ihdiyacı olursa Allahın izniyle karşılarız. Kadın uygun gördük ü konunun özünü Abdulmüttalibe sunsun. Ve ortaya çıkan altın fırsatı kaçırmamalıdır. Bu yüzden Abdulmüttalibe dedi: bizim sevinç ve mutluluğumuzu gerektiren araçları hazırlamanızı istiyorum. Şam ırak ve diğer yörelerin büyük aile salipleri sizin ailenizle birleşmeğe Abdullaha eş olmaya iftihar ve arzu ettiklerinin bilincindeyiz. Bizde aynen kemali iştiyak ve istekile öneriyoruz ki Abdullah bizim damadımız olsun. Şu anda size gelmişiz Abdullahın insani çekici siması bizim için sevimlidir ki biliyoruz maddi açıdan diğerleri kadar değiliz. Ancak dileriz ki Abdullahy bizim bu hediyemizi kabullenirler. Abdulmüttalib vahebin eşinin konuşmasını duyduktan sonra Abdullahın yüzüne baktı. Şimdi yedek ne zaman eşraf zadelerle (şeref sahibi ailelerin kızlarıyla) evlil,kten söz edildiğinde Abdullahın simasında meyilsizlik muşahede ediliyordu. Abdulmüttalip oğlu Abdullaha dedi: oğlum senin görüşün nedir? Allaha yemin ederim mekke kızları içerisinde ondan daha temiz,daha iffetli bir kız tanımıyorum. O onurlu pak akıllı ve dindardı. Yalnız böyle kızların liyakefleri vardır ki takvalı iffetli gençlere eş olabilsinler. Abdullah sessiz kaldı (süküt etti). Abdulmüttalip onun sessizliğinden anladı ki bu evliliğe razıdır. Bu yüzden vahebin eşine dedi: sizin önerinizi kabullendim. Kızınızı oğlunuza nişanladık. Abdulmüttalibin eşi Abdullahın annesi vahebin eşine dedi: emineyi yakından görmem için sizinle geleceğim. Eğer gördüm uygundur muvafıkat edeceğim. Takriben kesinleşmiş idi Abdullah emineyle evlenecektir. Kızın ailesi özellikle anne ve babası bu yüzden Abdullah gibi salih bir damatları olacağından sevinçten kendi yerlerinde duramıyorlardı. Sanki gayıp alemin dört bir yanından bir seslenen eminenin annesine muhatap alıp ona diyordu: kutlu olsun. Az bir zaman kaldı ki Muhammed Mustafa (saa) mutevellid olsun. Vahebin eşi kendi eşinin yanına vardığı zaman ondan sordu: ne oldu. Mutlu oldun dünya halkı içerisinde makam ve değerin yüceldi. Abdulmüttalip senin kızına razı oldu. Ancak yinede kesin olduğuna emin olamaz. Zira Abdullahın annesi gelecektir ki kızımızı yakından görsün. Allah muhafaza eğer o kızımızı beğenmese hiçbir faidesi yok. Veheb eşine dostur verdi ki emineye yeni elbiselerini giydirip kuaför yaptırıp olan mücevherleriyle süslesin. Zira kadınlarda o kızlarda cacibelik olmalıdır ki onların beğendirilmesini sağlasın. Eminenin annesi bu konuda elinden gelen çabayı gösterdi ve kızına özel bir cazzabiyetle danatın annesine sundu ve ona Fatimenin huzurunda son derece adab ve saygıyı riuyet etmesini tavsiye etti. Ola ki Fatime bu evliliğe razı olsun ve kızın ailesi övüçlensin. İşte bu durumda Fatime içeri girdi. Emine nihai edeple onun huzurunda ayağa kalktı ve saygı gösterdi. Fatime gelecekti gelinin olgunluğu ve güzelliği hayli vuruldu ve eminenin annesine dedi: kızının bu kadar güzel ve şahsiyetli olduğunu hiç tasavvur etmez idim. Önceden emineyi görmüş idim. Ancak asla onun olgunluklarına dikkat etmemiş idim. Buda sizin aileniz bereketindendir. Bu esnada Fatime biraz emine ile sohbet etti. Emineyi hoş sohbet ve liyaketli buldu. Öyle ki mekke kadınlarından ve kızlarından hiçbiri bağdaşdırılamazdı. Hayli sevimçli olan emine kendi eşi ve oğluna varıp Abdullaha şöyle dedi: oğlum araplar içerisinde emine gibi bir kız mevcut değildir. Ben onu beğendim odur senin için eş çocukların içinde örnek anne olma liyaketi olan. Gelinin mihiri ve diğer masrafları hakkında yapılan konuşukta kızın babası Abdulmüttalibe dedi: kızım oğlunuza bir hediyedir hiçbir mihir istemiyoruz. Allah size mukafat versin. Çaresi yoktur kızın kızın mihiri olmaz gerklidir ve akrabalarımızdan bazılarıda bizim aramızda şahit almalıdırlar. Abdulmüttalib istiyordu ki kıza bir şey versin aniden bir ses ve gürültü yükseldi ve vaheb hemen elini kılıca attı herkes ayağa kaktılar. Olay bu idi ki yahudilerden bir kudub o saldırıda istiyorlardı Abdullahı öldürsünler. Vahebin evinde tutsak esir kalıyorlardı. Karar aldılar böyle bir fırsattan istifade ederek o görkemli toplantıda bululanları taşla sopayla olsa öldürsünler. Tehlikeli bir durum ortaya çıktı. Yahudiler bunları karanlıkta görüyorlardı ve bunlar fenerin ışığında onları görmüyorlardı. Saldırılarına taşla başladılar. Ancak Abdulmüttalib ve yanındakiler fedakarlık ettiler. Böylece onların saldırılarını başarısız kaldılar. Artık yahudilerin tüm bu kalleşliklerinin karşısında onları öldürmekten başka bir çare kalmamış idi. Bu olaydan sonra gittiği her yerde kılıcını kendisinden ayırmıyordu. Eve dönmek istedikleri zaman Abdulmüttalib vehebe dedi: yarın kendi akrabalarımızı toplayalım evlilik kutlamalarını yapalım. Yarın sabah Abdulmüttslib onları davet etti. Tüm en güzel elbiselerini giyindiler ve ihtişamlı bir toplantı hazırladılar. Abdulmüttalib kutlamaya geldi hazır bululanlar onun ihtiramına ayağa kalktılar. Daha sonra Abdulmüttalib durdu ve şöyle dedi: Allaha nimetleri karşısında ham ve senalar ediyorum o bizi kendi komşusu ve kendi beytinin sakinleri kıldı ve bizim sevgimizi insanların gönlüne koydu. Bizi afet ve tehlikelerden korudu. Allahı övgüyle anıyorum ki evlenmeyi bize helal zinayı bize haram kılmıştır. Bizi mükelleb kılmıştır. Evliliği güçlendirmemizi haramdan gayri masru işlerden uzaklaşmamızı. Biliniz ki oğlum Abdullah kızınız emineyi mihri malumla isemektedir. Razımısınız? Veheb ona cenaben dedi: razıyız. Abdulmüttalib hazır bululanları şahit tuttu. Tümü o sade ve görkemli kutlamada şenlendiler. Ve Abdulmuttalib onlara o mutlu ve örnek gelinin düğün velimesiyle ziyafet çekti. Program dört gün sürdü. Yanlık Mekke değil belki etrafından geliyorlardı ve gelin yemeğinden yiyorlardı. Sonuçta emine evine gitti. Kısa bir zamanda hamile oldu. Dünyayı saadet ve kemale ulaştıracak bir bebeğin ondan olması gerekiyordu. Allahın iradesi bu idi ki Ademi Ebulbeşirin yaratılışından önce Eminenin bebeğinin ismi gökte Ahmed yerde Muhammed (saa) ve cennette Ebulkasım olsun. Ve yine kaza ve kader levhinde yazılmış idi ki bu azemetli bebbeğin mütevellid olmadan önce baba nimetinden mahrum olsun. Ve çocukluk dönemini yetim çocuklar içerisinde geçirsin. Emine değerli kocasını kayıp etmesiyle uzun ömürlü olmadı. Muhammed (saa) yedi yaşında idi. Oda hayata veda etti. Ve böylece Abdulmüttalib her yönüyle Abdullah Eminenin yegane yadıgarı bakımını üstlendi. Ve bu büyük sorunluğu tam olarak yerine getirdi. Sürekli ümmü eymene (berke) diyordu: berke, oğlumun durmunda gafil olma. Kitap ehli inanıyorlar ki o Peygamber olacaktır.
Bihar ül envar yeni baskı (15 s_91 s_111_403).