Niyet amelin esasıdır. Gurer’ul-Hikem, 1040 İmam Ali (a.s)

Ferec Duası

Ferec Duası

Muhsin Farahmand
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
إِلَـهِى عَظُمَ الْبَـلاَءُ وَ بَرِحَ الْخَـفَاءُ وَانْكَـشَفَ الْغِـطَاءُ وَانْـقَطَـعَ الرَّجَاءُ وَ ضَـاقَتِ الأَرْضُ وَ مُنِعَتِ السَّـمَاءُ وَ أَنْتَ الْمُسْـتَـعَانُ وَ إِلَيْكَ الْـمُشْـتَكَى وَ عَلَيْكَ الْـمُعَـوَّلُ فِـى الشِّـدَّةِ وَالـرَّخَـاءِ

Bismillahirrahmanirrahim

İlâhî, azum’el-belâu ve berih’al-hefâu ve’n-keşef’el-ğitâu ve’ngatae’r-recâu ve zâgati’l-ar-zu ve muniet’is-semâu ve ente’l-musteânu ve ileyke’l-müştekâ ve aleyke’l-muavvelu fi’ş-şid-deti ve’r-rehâ.

Anlamı:

Allah’ım! Zulüm çoğalmıştır ve gizliler açılmıştır. Kapalı işlerden perde kalkmıştır ve ümitler yok olmuştur; yer daralmış yeryüzü senin rahmetinden mahrum kalmıştır. Ey Alla-h’ım! Sen varsın ve ancak sen yardım edersin, yüce makamına şikayet ediyoruz. Kolaylık ve zorlukta güvenimiz sensin.

 

أَللَّهُـمَّ صَـلِّ عَلَى مُحَـمَّدٍ وَ آلِ مُحَـمَّدٍ اُولِى اْلأَمْـرِ الَّـذِينَ فَـرَضْتَ عَلَيْـنَا طَاعَـتَـهُمْ وَ عَرَّفْـتَنَا بِذَلِكَ مَنْـزِلَتَهُـمْ فَـفَرِّجْ عَـنَّا بِحَـقِّهِـمْ فَـرَجاً عَاجِـلاً قَرِيـباً كَـلَمْـحِ الْـبَصَرِ اَوْ هُوَ اَقْـرَبُ يَا مُحَـمَّـدُ يَا عَـلِىُّ يَا عَـلِىُّ يَا مُحَـمَّـدُ

Allahumme salli alâ Muhammedin ve Âl-i Muhammedin ûli’l-emrillezîne ferazte aleynâ tâetehum ve arreftenâ bi-zâlike menziletehum fe-ferric annâ bi-haggihim feracen âcilen garî-ben ke-lemh’il-basari ev huve agrabu ya Mu-hammedu, ya Aliyy, ya Aliyyu, ya Muhammed,

Anlamı:

Allah’ım, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a) ve onun pak evladına selam gönder. O İslamî hakimler ki, onlara itaati bizlere farz etmiştin ve onların yüksek makamlarını bizlere tanıtmıştın. Onların yüzü suyu hürmetine bize ferahlık ver, acil ve yakın; tıpkı göz açıp kapama gibi ya da ondan daha yakın. Ey Muhammed, ey Ali; ey Ali, ey Muhammed;

 

اِكْفِـيَانِى فَـإِنَّكُـمَا كَافِيَـانِ وَانْـصُرَانِى فَـإِنَّـكُمَا نَاصِرَانِ يَا مَـوْلاَنَا يَـا صَاحِبَ الـزَّمَانِ الْـغَوْثَ الْـغَوْثَ الْـغَوْثَ أَدْرِكْـنِى أَدْرِكْـنِى أَدْرِكْـنِى السَّـاعَةَ السَّاعَـةَ السَّاعَـةَ الْعَجَـلَ العَجَـلَ العَجَلَ يَا أَرْحَـمَ الرَّاحِمينَ بِحَـقِّ مُحَـمَّدٍ وَ آلِهِ الطَّاهِرِين.َ

ikfiyânî fe-innekumâ kâfiyân. Vensurânî fein-nekuma nâsiran. Ya mevlânâ ya Sâhib’ez-Za-mân. El-ğavs, el-ğavs, el-ğavs, edriknî, edrik-nî, edriknî, es-saate, es-saate, es-saate, el-acel, el-acel, el-acel, ya erham’er-râhimîne bi-haggi Muhammedin ve Âlih’it-tahirîn.

Anlamı:

bana kâfi geliniz ki, bana kâfi gelen sizlersiniz. Bizlere yardım edin, bizim yardımcımız sizsi-niz. Ey saygı değer, ey zamanın sahibi ve imamı. Feryat, feryat, feryat; sesimi duy, sesi-mi duy, sesimi duy; hemen, hemen, hemen; acil, acil, acil; çabuk, çabuk, çabuk; ey sevgililerin sevgilisi. Hz. Muhammed’in ve onun pak evlatlarının yüzü suyu hürmetine gelişini çabuklaştır.