Ahd Duası
Soru
İmam Sadık’tan (a.s) aktarılan ahd duası ile ilgili olarak bizi bilgilendirebilir misiniz?
Kısa Cevap
Gaybet döneminde okunan ve derin bir içeriği bulunan dualardan birisi Ahd Duasıdır. Bu duayı Allâme Meclisî Biharu’l-Envar’da üç bölümde aktarmış ve bunun iki bölümünün senedini de belirtmiştir. Her ne kadar Ahd Duasının çoğu ravileri Şia’nın büyük şahsiyetleri ve fakihlerinden sayılsa da onlar arasında net bir duruma sahip olmayanlar da mevcuttur. Ama bu duanın Misbahu’z-Zair’de Seyyid b. Tavus ve Misbah kitabında Kef’emî ve sonra da Allâme Meclisî gibi büyük âlimler tarafından nakledilmiş olması onların Ahd Duasına güvendiklerinin göstergesidir. İkincisi, bu duanın içeriği diğer dualarda onaylanmıştır. Bu nedenle Ahd Duası okunabilir ve inşallah ilahi ecir ve sevaba bu sayede nail olunabilir.
Ayrıntılı Cevap
Ahd Duası olarak meşhur olan duayı Allâme Meclisî Biharu’l-Envar’da üç yerde değişik kaynaklardan nakillerde bulunarak zikretmiştir. Duanın bazı kelimelerinde çok az ihtilaflar da gözlemlenmektedir. Meclisî, bu duayı ilk önce Ric’at babında[1] ve Seyyid b. Tavus’un Misbahu’z-Zair ve Cenahu’l-Misafir kitabından nakletmektedir.[2] Seyyid, bu kitapta İmam Sadık’tan (a.s) bir dua nakletmektedir. İmam’ın (a.s) buyurduğu üzere her kim bu duayı kırk sabah okursa İmam Mehdi (a.f) ortaya çıktığında ve kıyam ettiğinde onun yareni olacak ve İmam Mehdi’den (a.f) önce dünyadan göçmesi halinde de Allah İmam Mehdi’ye (a.c.f) yardım etmesi gayesiyle onu diri bir halde ve İmam Mehdi’ye (a.f) yardım etme niyetiyle kabrinden çıkaracaktır. Bu inanç Şia’da “Ric’at” olarak belirtilmiştir.
Burada Allâme Meclisî sadece bu duanın kaynağını, yani Seyyid b. Tavus’un kitabını ve onun İmam Sadık’tan (a.s) aktardığı sözü belirtmekle yetinmiş ve rivayetin senedine hiçbir işarette bulunmamıştır. Meclisî, dualar ve sabah duaları bölümünde bu duayı ikinci bir defa aktarmış ama bu sefer “el-Kitabu’l-Atik” adlı kitaptan nakilde bulunmuş ve kitabın yazarına hiçbir işaret etmemiştir. Bununla birlikte Meclisî “Biharu’l-Envar” kitabını yazarken istifade etmiş olduğu kaynak kitapları belirtirken “el-Kitabu’l-Atik” kitabının tanıtımında şöyle demiştir: “İstifade edilen kitaplardan bir diğeri de eski hadis bilginleri tarafından yazılan ve Necef-i Eşref’te bulduğumuz Kitab-ı Atik’tir.”[3] Elbette Kef’emî bu kitabın değerli hadis âlimi Harun b. Musa Tel-Ekberî’nin olduğunu ifade etmiştir.[4]Allâme Meclisî de bu bölümün sonundaki sayfalarda Kef’emî’nin bu ifadesini nakletmiştir.[5]
Aynı şekilde Aga Bozorg-i Tahranî şöyle yazmaktadır: “el-Kitabu’l-Atik” kitabının diğer adı da “Mecmeu’d-Deavat” veya “Mecmuu’d-Deavat” olup yazarı Ebi’l-Hüseyin veya Ebi Cafer Muhammed b. Ebi Muhammed Harun b. Musa Tel-Ekberî’dir.[6] Her halükârda Meclisî kitabı belirtikten sonra bu kitaptaki mevcut izin ve senet silsilesini yazarından şöyle aktarmaktadır: Kitabın müellifi şöyle dedi: Büyük Seyyid Abdü’l-Hamid b. Fahhar 676 yılında şöyle dedi: Babam bana Tacüddin Hasan b. Ali ed-Durbî’den, kendi Muhammed b. Abdullah Bahranî’den, kendi Ebi Muhammed Hasan b. Ali’den, kendi Ali b. İsmail’den, kendi Yahya b. Kesir’den, kendi Muhammed b. Ali Karaşî’den, kendi Ahmed b. Said’den, kendi Ali b. Hakem’den ve kendi de Rebi b. Muhammed Muslî’den naklettiği üzere ravi şöyle demiştir: Ben İmam Sadık’tan (a.s) duyduğum şu sözü Abdullah b. Selma’ya ifade ettim:
“Her kim bu duayı kırk sabah okursa bizim Kaimimizin (a.f) sahabelerinden olacaktır. Eğer ölürse, Allah onu bu iş için kabrinden çıkaracak ve bu duanın her bir kelimesi için ona bin güzellik verecek ve onun bin günahını bağışlayacaktır. Bu dua ahittir…”[7]
Ahd Duası Ravilerinin İncelenmesi:
Bu senette yer alan bireylerin incelenmesi aşağıda açıklanmıştır:
1. Belirtildiği gibi Allâme Meclisî, el-Kitabu’l-Atik müellifini Şia’nın eski hadisçilerinden bilmektedir. Allâme Meclisî ve diğerleri Kef’emî’den naklettikleri üzere bu kitabın yazarı “Ebi Cafer Muhammed b. Ebi Muhammed Harun b. Musa Tel-Ekberî’dir.
2. Seyyid Abdu’l-Hamid b. Fahhar: Bu şahsın adı âlimlerin izinler silsilesinde mevcuttur ve Şeyh Hürr Âmulî onu erdemli, muhaddis ve ravi olarak adlandırmıştır.[8]
3. Seyyid Abdu’l-Hamid’in babası: Bu şahıs, Seyyid Şemsuddin Fahhar b. Mad Musevî’dir.[9] Şeyh Hürr Âmulî onun hakkında şöyle demektedir: O âlim, erdemli, edip ve muhaddistir. İbn İdris-i Hillî ve Şazan b. Cebrail el-Kummî’den rivayet nakletmektedir.[10] Hicri 630 yılının Ramazan ayında vefat etmiştir.[11]
4. Tacuddin Hasan b. Ali b. Derbî: Onun gerçek ismi Hasan b. Ali Derbî’dir. Ali Derbî’nin oğlu değildir.[12] Biharu’l-Envar’ın bu bölümünde yanlışlıkla bu şekilde aktarılmıştır. Hasan b. Ali Derbî de Şia’nın büyük fakih ve âlimlerindendir.[13]
5. Muhammed b. Abdullah Bahranî Şeybanî: Bu şahıs, altıncı asrın İmami fakihlerindendir[14] ve Tacuddin Hasan b. Ali Derbî’nin şeyhlerindendir.[15]
6. Ebi Muhammed Hasan b. Ali: Bu şahıs, fakih olup Muhammed b. Abdullah Bahranî Şeybanî’nin üstatlarındandır.[16]
7. Ali b. İsmail: Bu şahıs Hasan b. Ali’nin üstatlarındandır ve bir fakihtir.[17]
8. Yahya b. Kesir: Bu şahıs hakkında Şia’nın Teracüm ve rical kitaplarında herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır.[18]
9. Muhammed b. Ali Kureşî: Şia’nın hadis ricali kitaplarında Muhammed b. Ali el-Karaşî olarak kendinden söz edilen tek şahıs, Muhammed b. Ali Ebu Sumine’dir.[19] Bu, İmam Rıza (a.s) ashabının sınıflandırılmasında zikredilmiştir.[20] Ebu Sumine çok zayıf ve inancı bozuk biri olarak sayılmıştır.[21] O halde rivayette sözü edilen şahıs, belirtilen Ebu Sumine ise zayıf sayılır ve değilse meçhul addedilir.
10. Ahmed b. Said: Bu şahıs, Şia’nın ve Ehl-i Sünnet’in rical kitaplarında birkaç şahıstan ibarettir: Şeyh Saduk’un kendisinden rivayet aktardığı Ahmed b. Said b. Abdullah Demeşkî bunlardan biridir.[22] Bu şahsın hali hakkında bir bilgi bulunmamaktadır ve anlaşıldığı kadarıyla meçhuldür. Ahmed b. Said b. Yezit Sakafîde[23] bu şahıslardan biridir ve bunun hakkında da bir bilgi mevcut değildir. Hatibi Bağdadi ondan söz etmiş ve Muhammed b. Selme Ebu Ubeyde el-Emevî el-Heytî’nin ondan rivayet naklettiğini söylemiştir.[24]Ehl-i Sünnet kaynaklarında adı geçen Ahmed b. Said b. Osman Sakafîde bir diğer şahıstır.[25]Her halükârda Ahmed b. Said’in bu bireylerden kimin olduğu belli değildir. Buna ek olarak rivayetlerde Ahmed b. Said adında bir şahsın Ali b. Hakem’den rivayet aktardığı gözlemlenmemiştir.
11. Ali b. Hakem: Bu şahıs Tusî’nin ricalinde İmam Rıza’nın (a.s) sahabelerinden[26] ve saygın ve güvenilir âlimlerden sayılmıştır.[27]
12. Rebi b. Muhammed Musla: Bu şahıs İmami mezhebine mensuptur ve bir gurup ondan bir kitap nakletmiştir. Kitabının meşhur kitaplardan sayıldığı öne sürülmüştür. O İmam Sadık’tan (a.s) rivayet nakletmiştir.[28] Kendisi hakkında bundan daha fazla bir bilgiye rastlanmamıştır.
13. Abdullah b. Selmî: Raviler arasında böyle bir şahıs mevcut değildir ve büyük ihtimalle Biharu’l-Envar nüshalarında yapılan hataların bir sonucudur. Zira Allâme Meclisî üçüncü defa Ahd duasını “el-İstişfabi Muhammed ve âl-i Muhammed fi’d-dua ve ediyye ve et-Teveccüh ileyhim” başlığı altında ahit duasını nakletmiştir. Burada Abdullah b. Selma yerine Ebi Abdullah b. Süleyman zikredilmiştir.[29] Lâkin büyük ihtimalle Ebi Abdullah da doğru değildir ve onun doğru ismi Abdullah b. Süleyman’dır. Zira evvela Ebi Abdullah b. Süleyman adında raviler arasında bir şahıs bulunmamaktadır. İkincisi Abdullah b. Süleyman Amirî, tıpkı Ahd Duasının rivayet senedi gibi sadece Kütüb-i Erbaa’da[30] Rebi b. Muhammed tarafından ondan rivayet aktarılmıştır.[31] O halde söz konusu şahsın Abdullah b. Süleyman Amirî olduğu hususunda hiçbir kuşku bulunmamaktadır. Berkî ricali[32] ve Tusî ricali[33] onu İmam Sadık’ın (a.s) sahabelerinden biri olarak tanıtmışlardır. Ayetullah Hoî onu güvenilir bilmektedir.[34]
Sonuç:
Her ne kadar Ahd Duasının ravileri Şia’nın büyüklerinden ve fakihlerinden olsa da onlar arasında durumu açık bir duruma sahip olmayan kimseler de mevcuttur. Lâkin bu duanın Misbahu’z-Zair kitabında Seyyid b. Tavus ve Misbah kitabında Kef’emî ve ardından Allâme Meclisî gibi büyük âlimler tarafından nakledilmiş olması, onların Ahd Duasına güvendiklerinin göstergesidir. İkincisi, bu duanın muhtevası diğer dualarda onaylanmıştır. Örneğin bu duanın önemli içeriklerinden biri dünyaya dönmek ve ricattir.[35] Bu, Şia’nın inançları ve kelam kaynakları ile mutabıktır. Bunun benzerini diğer dualarda ve bu cümleden olmak üzere Camie-yi Kebire’de okumaktayız:
“Beni sizin en iyi takipçilerinizden, düşmanlarınızın aleyhine savaşmak için dönenlerden, devletinizde hâkimiyete ulaşanlardan, sizin sağlık ve esenliğiniz atmosferinde yüce ve ulvi bir makama ulaşanlardan, sizin günlerinizde izzet, istikrar ve sebat bulanlardan ve yarın sizi görmeyle gözleri aydınlanan kimselerden karar kıl.”[36]
Bundan dolayı Ahd Duasının senedi bir takım sorunlar taşısa da onun derin içeriği diğer muteber dualarda onaylanmıştır. Ahd Duası okunabilir ve inşallah onu okuyan ilahi ecir ve sevaba nail olur.
Ahd Duasının Zamanı
Ahd Duası hakkında rivayetlerde şöyle gelmiştir: “Kim bu duayı kırk sabah okursa İmam Mehdi’nin (a.s) yarenlerinden sayılır…”[37] Bu dua sabahları okunmalıdır ve onun en iyi zamanı sabah namazından sonradır. Sabah ise fıkıha göre fecr-i sadıktan, güneşin doğuşuna kadardır. Ama örfte güneş çıktıktan sonra geçen bir iki saatlik süreye de sabah denir. Rivayete göre kırk sabah arka arkaya okunmalıdır. Bu duayı okumak müstehaptır.
[1] Meclisî, Muhammed Bâkır, Biharu’l-Envar, c. 53, s. 95, Müessesetu el-Vefa, Beyrut, h.k. 1404.
[2] Aga Bozorg Tahranî, ez-Zeria ile Tesanifi’ş-Şia, c. 21, s. 107, İsmailiyan, Kum, h.k. 1408.
[3] Biharu’l-Envar, c. 1, s. 16.
[4] ez-Zeria ile Tesanifi’ş-Şia, c. 20, s. 323.
[5] Biharu’l-Envar, c. 1, s. 33.
[6] ez-Zeria ile Tesanifi’ş-Şia, c. 20, s. 28.
[7] Biharu’l-Envar, c. 83, s. 284.
[8] Hürr Âmulî, Muhammed b. Hasan, Emeli’l-Amal, c. 2, s. 145, İntişaratı Mektebeti el-Endülüs, Bağdat, çapı Necef-i Eşref, h.k. 1385.
[9] a.g.e, s. 214; Subhanî, Cafer, Movsuatu Tabagatu’l-Fukaha, c. 7, s. 192, Müessesetu İmam Sâdık (a.s), Kum, h.k. 1418.
[10] Emeli’l-Amal, c. 2, s. 214.
[11] Movsuatu Tabagatu’l-Fukaha, c. 7, s. 192.
[12] a.g.e, c. 7, s. 68; Emin Amuli, Seyyid Muhsin, A’yanu’ş-Şia, c. 5, s. 64 ve 192, Daru’t-Taarufli’l-Metbuat, Beyrut, h.k. 1406
[13] a.g.e.
[14] Emin, Seyyid Hasan, Müstedreki A’yanu’ş-Şia, c. 6, s. 286 ve 287, Daru’t-Taarufli’l-Metbuat, Beyrut, h.k. 1408.
[15] A’yanu’ş-Şia, c. 9, s. 388 ve 389.
[16] Müstedrek-u A’yani’ş-Şia, c. 6, s. 286.
[17] A.g.e
[18] Tabiinden ya da tabiinin tabiinden olan Ehl-i Sünnet’e mensup ravilerinden birkaç kişi bu adla adlandırılmıştır. Ama Şia ravileri arasında böyle bir raviye rastlanmamıştır.
[19] Necaşî, Ahmed b. Ali, Fihrist-i Esma-i Musennfi’ş-Şia (Ricali Necaşi), s. 332, Defter-i İntişarat-ı İslami, Kum, 6. baskı, h.ş. 1365.
[20] Berkî, Ahmed b. Muhammed b. Halit, et-Tabakat (Ricali el-Berki), s. 54, İntişarat-ı Danişgah-ı Tahran, h.k. 1383.
[21] Fihrist-i Esma-i Musennifi’ş-Şia (Ricali Necaşi), s. 332.
[22] Şeyh Saduk, el-Hisal, Muhakkık ve Musahhıh: Gaffari, Ali Ekber, c. 1, s. 320, Defter-i İntişarat-ı İslami, Kum, 1. baskı, h.ş. 1362.
[23] Bu ravinin senet silsilesinde yer aldığı rivayetleri görmek için: Şeyh Tusî, el-Emali, s. 515 ve 517, Daru’s-Segafe, Kum, 1. baskı, h.k. 1414; Vesailu’ş-Şia, c. 16, s. 368.
[24] Hatibi Bağdadî, Ebubekir Ahmed b. Ali, el-Muttefik ve el-Mufterik, Tahkik: Aydın el-Hamidi, Muhammed Sâdık, c. 3, s. 1844, Daru’l-Gadirili’t-Tabaa ve’n-Neşr ve’t-Tevzi, Dımeşk, 1. baskı, h.k. 1417.
[25] Taberi, Razi, Ebu’l-Kasım Hibetu’llah b. El-Hasan, Keramatu’l-Evliya (min kitabı Şerhi Usulu İtikadı Ehli’s-Sunne ve’l-Cemaah), Tahkik: Gamidi, Ahmed b. Sad, c. 9, s. 87, Daru Tayyibe, Arabistan-ı Suudi, 8. baskı, h.k. 1423; Sehmi Kurşi Curcani, Ebu’l-Kasım Hamza b. Yusuf, Tarih-i Curcan, s. 520, Alemu’l-Kitab, Beyrut, 4. baskı, h.k. 1407; İbn Hacer Askalani, Tebsiretu’l-MentibebiTahriri’l-Müştebeh, Tahkik: Neccar, Muhammed Ali, c. 2, s. 732, el-Mektebetu’l-İlmiyye, Beyrut, tarihsiz.
[26] Şeyh Tusî, el-Ebvab (Ricali Tusî), s. 361, İntişarat-ı Hayderiyye, Necef-i Eşref, h.k. 1381.
[27] Şeyh Tusî, el-Fihrist, s. 263, el-Mektebetu’l-Murtezeviyye, Necef-i Eşref, tarihsiz.
[28] Ricali Necaşi, s. 164.
[29] Biharu’l-Envar, c. 91, s. 41.
[30] Örnek olarak: Kuleynî, Muhammed b. Yakup, el-Kâfi, Muhakkık ve Musahhıh: Gaffari, Ali Ekber, Ahundi, Muhammed, c. 1, s. 178, Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, Tahran, 4. baskı, h.k. 1407.
[31] Musevi Hoî, Seyyid Ebu’l-Kasım, Mucemu Ricalu’l-Hadis, c. 10, s. 201, Merkez-i Neşr-i Asar-ı Şia, Kum, h.k. 1410.
[32] Ricali el-Berki, s. 22.
[33] Ricali Tusî, s. 264.
[34] Mucemu Ricalu’l-hadis, c. 10, s. 202.
[35] Ahd Duasında şöyle okuruz:
“اللّٰهم إن حال بینی و بینه الموت الذی جعلته على عبادک حقا مقضیا فاخرجنی من قبری مؤتزرا کفنی شاهرا سیفی مجردا قناتی ملبیا دعوة الداعی فی الحاضر و البادی”.
[36] Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbaru’r-Rıza (a.s), Muhakkık ve Musahhıh, Laciverdi, Mehdi, c. 2, s. 276, neşr-i cihan, Tahran, 1. baskı, h.k. 1378.
[37] Efendim İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğunu duydum: “Kim bu duayı kırk sabah okursa Kaimimizin yardımcılarından olacaktır. Eğer ölürse Allah onu kabrinden çıkaracaktır. Ve Allah ona her kelimesine bin hasene verecek ve bin günahını bağışlayacaktır. İşte o, bu ahddir.” (Biharu’l-Envar, c. 83, s. 284)