“Akıllı insanın göğsü sırrının sandığıdır.” Nehc’ul-Belağa, 6. hikmet İmam Ali (a.s)

Ariflerin Münacatı

Ariflerin Münacatı

Ebuzer Helvacı
Huseyin Garip

Bu Münacat İmam Zeynulabidin (A.S)’ın Hamse Aşere Diye Meşhur Olan Münacatlarındandır. Allame Meclisî “Biharu’l-Envar”da şöyle kaydetmiştir: Ben bu münacatların ashabımızdan bazılarının kitaplarında rivayet edildiğini gördüm.

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمـنِ الرّحَيـمِ
اِلهٰي قَصُرَتِ الأَلْسُنُ عَنْ بُلُوغِ ثَنائِكَ كَما يَليقُ بِجَلالِكَ، وَعَجَزَتِ الْعُقُولُ عَنْ اِدْراكِ كُنْهِ جَمالِكَ، وَانْحَسَرَتِ الأَبْصارُ دُونَ النَّظَرِ اِلى سُبُحاتِ وَجْهِكَ، وَلَمْ تَجْعَلْ لِلْخَلْقِ طَريقاً اِلى مَعْرِفَتِكَ اِلاّ بِالْعَجْزِ عَنْ مَعْرِفَتِكَ، اِلهٰي فَاجْعَلْنا مِنَ الَّذينَ تَرَسَّخَتْ اَشْجارُ الشَّوْقِ اِلَيْكَ في حَدائِقِ صُدُورِهِمْ، وَاَخَذَتْ لَوْعَةُ مَحَبَّتِكَ بِمَجامِعِ قُلُوبِهِمْ، فَهُمْ اِلى اَوْكارِ الأَفْكارِ يَأْوُونَ، وَفي رِياضِ الْقُرْبِ وَالْمُكاشَفَةِ يَرْتَعُونَ، وَمِنْ حِياضِ الَْمحَبَّةِ بِكَأسِ الْمُلاطَفَةِ يَكْرَعُونَ، وَشَرايِـعَ الْمُصافاتِ يَرِدُونَ، قَدْ كُشِفَ الْغِطاءُ عَنْ اَبْصارِهِمْ، وَانْجَلَتْ ظُلْمَةُ الرَّيْبِ عَنْ عَقائِدِهِمْ وَضَمائِرِهِمْ، وَانْتَفَتْ مُخالَجَةُ الشَّكِّ عَنْ قُلُوبِهِمْ وَسَرائِرِهِمْ، وَانْشَرَحَتْ بِتَحْقيقِ الْمَعْرِفَةِ صُدُورُهُمْ، وَعَلَتْ لِسَبْقِ السَّعادَةِ فِي الزَّهادَةِ هِمَمُهُمْ، وَعَذُبَ في مَعينِ الْمُعامَلَةِ شِرْبُهُمْ، وَطابَ في مَجْلِسِ الأُنْسِ سِرُّهُمْ، وَاَمِنَ في مَوْطِنِ الَْمخافَةِ سِرْبُهُمْ، وَاطْمَأَنَّتْ بِالرُّجُوعِ اِلى رَبِّ الأَرْبابِ اَنْفُسُهُمْ، وَتَيَقَّنَتْ بِالْفَوْزِ وَالْفَلاحِ اَرْواحُهُمْ، وَقَرَّتْ بِالنَّظَرِ اِلى مَحْبُوبِهِمْ اَعْيُنُهُمْ، وَاسْتَقَرَّ بِإدْراكِ السُّؤْلِ وَنَيْلِ الْمَأْمُولِ قَرارُهُمْ، وَرَبِحَتْ في بَيْعِ الدُّنْيا بِالآخِرَةِ تِجارَتُهُمْ، اِلهٰي ما أَلَذَّ خَواطِرَ الاِلْهامِ بِذِكْرِكَ عَلَى الْقُلُوبِ، وَما اَحْلَى الْمَسيرَ اِلَيْكَ بِالأَوْهامِ في مَسالِكِ الْغُيُوبِ، وَما اَطْيَبَ طَعْمَ حُبِّكَ، وَما اَعْذَبَ شِرْبَ قُرْبِكَ، فَاَعِذْنا مِنْ طَرْدِكَ وَاِبْعادِكَ، وَاجْعَلْنا مِنْ اَخَصِّ عارِفيكَ، وَاَصْلَحِ عِبادِكَ، وَاَصْدَقِ طائِعيكَ، وَاَخْلَصِ عُبّادِكَ، يا عَظيمُ يا جَليلُ، يا كَريمُ يا مُنيلُ، بِرَحْمَتِكَ وَمَنِّكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ .

Bismillahirrahmanirrahim

İlahi; diller, celaline yakışır bir şekilde seni övmekten ve akıllar ce-malinin künhünü idrak etmekten acizdir ve gözler veçhinin nurlarına bakmaktan kalakalmıştır. Yaratılmışlara, künhünü tanımaktan acizli ol-duklarına itiraf etmekten başka bir yol bırakmamışsın.

İlahi; bizleri, şevk ağaçları göğüslerinin bahçelerinde kök salan ve muhabbetinin aşkı tüm kalplerini saran kimselerden kıl; bunlar o kimse-lerdir ki fikirler yuvasına sığınıyorlar, kurb (yakınlık) ve mükaşefe bahçe-lerinde yiyip gezinirler; mülatafat kasvesiyle muhabbet havuzundan içi-yorlar, duru nehirlere girerler; şüphesiz perde onların gözlerinden kaldı-rılmıştır; şüphe karanlığı, akaid ve zamairleinden aydınlığa kavuşmuştur; şek karşılığı kalp ve batinlerinden yokolmuştur; göğüsleri ma’rifet tahki-kiyle genişlemiştir; himmetleri zahidliğin saadet yolunda öne geçmek için yücelmiştir; içecekler amelin akar sularında hoş olmuştur; sırlar, üns meclisinde güzel kokulu olmuştur; sürüleri, korku yerinde güvenliğe kavuşmuştur; canları Rabb-ul erbaba dönmekle mutmain olmuştur (huzura kavuşmuştur); ruhları feyz ve kurtuluşa yakin etmiştir; gözleri mahbubla-rına bakmakla aydınlanmıştır; sakin olmaları soruyu idrak etmek ve mas-kada ulaşmakla sabitleşmiştir; ticaretleri dünyayı ahirete satmada kâr etmiştir.

İlahi; Seni anmak ilhamının anıları kalplere ne kadar da lezzetlidir; gaybet yollarında düşünceyle Sana doğru yola çıkmak ne kadar da tatlı-dır; sevginin tadı ne kadar da hoştur; kurbunun su içilecek yeri ne kadar da güzeldir; öyleyse kovulmak ve uzaklaştırılmaktan bize sığınak ver. Bi-zi, Seni tanıyanların en yakınından, kullarının en salihlerinden, Sana itaat edenlerin en doğrularından ve ibadet edenlerin en halislerinden kıl; ey Azim, ey Celil, ey Kerim, ey bağışta bulunan! kendi rahmet ve nimetinle; ey merhametlilerin en merhametlisi!