Başarının Sırrı (2. Bölüm)
Ayetullah Reyşehri/Ehli Beyt Öğretisi 3
İyi Niyet, Başarının Şartı
Çalışıp çabalamakla birlikte, iyi niyet olduğu takdirde yaşamda başarıyı beraberinde getirir.
Çabasında iyi niyetli olmayan kimse, yaşamında sadece başarısız olmayacak, aynı zamanda kötü niyetiyle her zaman isabetsiz atılımlarla hüsrana daha çok yaklaşacaktır. Bu yüzden İslami rivayetlerde iyi niyetin başarıdaki rolü üzerinde ısrarla durulmuştur. İmam Ali (Allah’ın selamı üzerine olsun) şunları buyuruyor:
“İyi niyetlerle bütün istekler karşılanır.”[1]
“Güzel niyetler arzulara yetişme sebebidir.”[2]
“Başarıya en yakın niyetler, hayra en uygun olanlardır.”[3]
Dikkat edilmesi gereken ilginç nokta da şudur ki:
İslam önderlerinin buyurdukları gibi, insan iyi-güzel niyetini güçlendirdiği ölçüde, hedef ve isteklerine yetişmesi yönünde İlahi medet ve bağış ona artar. İmam Sadık (Allah’ın selamı üzerine olsun) bu konuda şöyle buyuruyor:
“Yüce Allah, gerçekten de yardımını kullarının niyetleri ölçüsünde takdir etmiştir. O halde her kim iyi niyet sahibi olsa; Allah’ın eksiksiz yardımı ile karşılaşacaktır. Her kim de kusurlu niyete sahip olsa kusuru ölçüsünde daha az yardım ile karşılaşacaktır.”[4]
Buna göre; en iyi, en güzel niyet beraberinde eksiksiz başarıları getirecektir. Şimdi ise, hangi niyetin; en iyi-en üstün olduğuna bakalım.
En Güzel Niyetler
Kısa bir düşünmeyle, akıl açısından en güzel niyetin ölçütünün, insan ve toplum yararlı olan niyet olduğu görülecektir. O halde, niyet ne kadar yararlı olsa o kadar güzeldir. Yani en güzel niyetler, en yararlı olanlardır.
Ama İslam açısından niyet güzelliğinin ölçütü, onun ilahi renge sahip olmasıdır. Niyet, her ne kadar varlıkların yaratıcısına daha yakın ve daha bağlı olsa, ilahi yönü daha koyu olsa, daha güzeldir. Bu esas üzere en güzel niyet, en ilahi en halis olan niyettir.
Burada karşımıza şu soru çıkmakta: İlahi niyet nedir? İşin Allah için olması ne manayı içermekte? Acaba Allah’ın bizim işimize ihtiyacı mı var ki, çalışmalarımızda ilahi niyet zaruri olsun? Sorunun cevabı şudur: Yüce Allah mutlak ihtiyacı olmayandır. İnsana ve onun işlerine hiçbir ihtiyacı yoktur.[5] Eğer insana, mutlaka çaban benim için olmalı diyorsa bu, onun ihtiyacı olduğuna delil değildir. Gerçekte insanın ona ihtiyacı olmasındadır. Bu, Allah’ın insanlara olan lütuf, bağış ve muhabbetinin delilidir. Yüce Allah’ın insanın işlerine ihtiyacı yoktur. Ama insan, yaşamında başarılı olabilmesi için ilahi niyete muhtaçtır. Başka bir ifadeyle insan kendi ve toplumu yararına gerçek anlamda bir iyi niyet taşıması onun çabalarının Allah’ın rızasını kazanmaya yönelik olmasına bağlıdır.
Bu açıklamadan, İslam ve akıl açısından güzel niyetin ölçütünün aynı olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Çünkü çalışıp çabalamada insanın niyeti ilahi renge sahip olmasa; onun çabaları kendisinin ve toplumun yararları yönünde olmayacaktır. Bu yüzden Kur'an-ı Kerim Allah'ı unutmayı, kendini unutmak olarak bildirmekte.[6]
Yüce Allah'a bağlanmayan, işlerinde ilahi niyete sahip olmayan bir kimse, öylesine menfaatperestliğe düşecektir ki, küçük-geçici çıkarlardan başka hiçbir şey görmeyecek; başkalarının yararları ve kendisinin ebedi başarısını ve mutluluğunu unutacaktır. Bu kimse aynı ipek böceği misali, kendi çabalrıyla nihayet kendi yok oluşuna sebep olacak bir ağ kendi etrafında örmektedir. Eğer halka hizmet ettiği iddiasında bulunsa, bunu kendi geçici çıkarları doğrultusunda bir aldatmaca olarak kullanır.
Eksiksiz Başarı
Kur'an-ı Kerim'de iki çeşit başarı belirtilmiştir. Birisi geçici, eksik; diğeri ise kalıcı, eksiksiz. Birincisi "el-acele"[7] yani çabuk geçen yaşam ve "meta-ı kalil"[8] yani az bir başarı. İkincisi, "el-faz'ul-azim"[9] ve "el-faz'ul-kebir"[10] yani büyük, yüce kurtuluş adıyla anılır.
Merhamet sahibi yüce Allah yeryüzünün yaradılış kanununda insanlar için her iki çeşit başarıyı da var etmiştir. İnsanı özgür bırakarak irade ve seçim serbestisiyle; küçük, geçici başarıyı ya da büyük, ebedi başarıyı seçme fırsatını ona tanımıştır. Bu konu üzerinde Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:
"Her kim, acele (geçen dünyayı)'yi isterse dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar peşin (dünyalık) veririz. Sonra biz cehennemi de onun için yarattık…"[11]
Diğer deyişle: Her kim, dünyanın geçici saadetini istese, zahmetinin karşılığını, ilahi hikmetin takdir ve tedbiri esasınca görecektir. Ama ebedi yaşam için sermayeleri olmadığı gibi mutlu da olmayacaklar ve geçici mutluluğu uğruna yaptığı çirkin işlerinin acı karşılığını tadacaktır.
"Ve kim, inanarak ahireti diler ve bu hususta doğru çalışıp çabalarsa onlar, çalışmalarının mükâfatını mutlaka görürler."[12]
"Onlara da, bunlara da; hepsine Rabb'inin lütuf ve ihsanından yardımda, bağışta bulunuruz ve Rabb'inin ihsanı kimseden men edilmez."[13]
Kur'an-ı Kerim'in tekrar tekrar vurguladığı önemli bir nokta da şudur: Büyük başarının yeni "Ahiret" seçimi, küçük başarıyla yani, "Dünya" seçimiyle bir çelişkisi yoktur. Yani kim, büyük mutluluk ve başarı yolunu seçse küçük başarıyı da seçmiş demektir. Kur'an-ı Kerim açıkça ilan ediyor ki:
"Dünya mükâfatını dileyen bilsin ki, dünya mükâfatı da Allah'ın yanındadır, ahiret mükâfatı da…"[14]
Değerli gençler! Her şey Allah'ın katındadır; maddiyat, maneviyat, dünya, ahiret vs. Eğer Allah'ı istesen, Allah için bütün gücünle çalışırsan her şeyin vardır:
Kar girifti, hemi çiz dari, huşyar baş!
Huşyar baş, hilkat-i alem zibehr-i tust
Gayri ez huda her ançe ki hahiy şikest-i tust
Çalışmalısın, her şeyin var, dikkatli ol!
Dikkatli ol, alemin yaratılışı senin içindir
Allah'tan başka her neyi istesen senin zararına
Evet, merhamet sahibi yüce Allah, şöyle buyurmamış mıdır ki?
Bütün güçleriyle bizim yolumuzda çalışanları, kesinlikle biz onları yolumuza yönlendireceğiz. (yollarımıza hidayet edeceğiz.)[15]
Allah yolunda çaba harcamanın sonucu, ilahi yardım olarak insana mutluluk yollarının açılması ve neticede sonsuz mükemmelliğe ulaşmasıdır.[16]
Yukarıdaki ayette vaat ediln bu hidayet, özel hidayettir. Maksat ilerlemekte olan kimseye kılavuzluk etmekten öte, onu hedefine yetiştirmekteir. Bu hidayet yüce Allah'ın (iki vurgu harfiyle)[17] muhlis çaba sahiplerine vaat ettiği hidayettir. Çünkü genel olan ilahi hidayet bütün insanları kuşatıcıdır; çabalamaya, ihlasa, yani "cahidu fiyna"ya ihtiyaç yoktur.
Demek ki burdaki hidayetten maksat başka bir hidayettir. Diğer bir deyişle, Bu makalenin başlangıcında başarının üç esasından ilki olarak zikredilen başarı yollarını tanımak, yaşamda hedefleri Allah olan ve bu hedefe yetişmede bütün gücüyle çalışan kimseler için, yaratılış kanununda garantiye alınmıştır. Marifet ehli büyüklerden birinin dediği gibi:[18] "Eğer insan Allah için kıyam etse, bütün alimler ve arifler ona yol göstermek için onun yolunun başında sıraya dizilirler. Kendilerinde var olan her şeyi ona sunarlar ve onun kılavuzu olurlar. Bu marifet ayrıca hatadan da uzaktır. Aynı zamanda; başarının araçları, imkânlarıyla beraberdir. Her kim bunu elde ederse, tereddütsüz mutlak saadeti elde edecektir.
Ayette bizim yolumuzda çaba gösterenler tabiriyle işaret edilen İhlaslı olmak ise, yaşamda başarının ikinci esası olan güzel niyete sahip olmanın gerekiliğiane işarettir. İmam Ali (Allah'ın selamı üzerine olsun) yaşamda başarı için ihlas rolünü şöyle beyan etmekte:
"Niyetini temiz tut, isteğine ulaşırsın."[19]
"Eğer niyetini temiz tutsan başarılı olursun."[20]
"İşlerde başarının sırrı, niyeti pak tutmaktır."[21]
"Niyetini pak tutan, arzularına kavuşur."[22]
"Niyetini Allah için halis kılan, dünya ve ahireti için güçlü dayanak bulur."[23]
Yaşamda başarının sırrının beyanında özetle sözümüz şudur: İşin Allah için olması, yaşamda mükemmel başarının sırrıdır. İşin Allah için olması, dünya ve ahirette saadetin sırrı-cevheridir. Bu cevherin esas unsurlarını elde etmek; niyeti temiz tutmak, güçlü irade ve azim, zamanlama ve işler için sağlıklı dakik bir düzeni hakım kılmak, hedefe yetişmekte bütün gücü sarf etmekten ibarettir.
Bu unsurlara dayanarak hareket eden bir toplum; kültürel, siyasi, toplumsal, ekonomik, askeri konularda başarısızlığa uğramaz.
"Eğer memleketlerin halkı, inansalar ve çekinselerdi gökyüzünden üstlerine bereket yağdırır, yeryüzünden bereket fışkırtırdık. Fakat inkâr etmelerinden dolayı kazandıkları suç yüzünden onları azaba uğrattık."[24]
Bütün gücünü dakik bir programla Allah yolunda sarf eden kimse; yaşamında başarısızlığa uğramaz.
"Şüphesiz Allah'ın hizbi muzafferdir."[25]
"Şüphesiz benim ordum kesinlikle muzafferdir."[26]
Bu temel üzere Allah'ın hizbi ve ordusu; yaşamlarının program listesinin başında işleri Allah için olan kimseleri teşkil ederler.
Hizbullah'tan olan kimse, bütün yaşamı program üzere olan kimsedir.
Allah'ın hizbinden olan kimse, bütün hareketlerinde, düzen, kanun, uyanıklığı geçerli kılan kimsedir.
Ayrı bir deyişle: Kutsal ve aydın olan Kur'an ümmeti, Allah ordusu ve Allah hizbi ismini iftiharla taşıyabilen bir toplum, yeryüzünün bütün noktasında ve bütün anında insani değerleri filizlendirmek, yaymak için hiçbir faaliyet ve çabadan kaçınmaz.
[1] – a.g.e; Hadis: 4766
[2] – a.g.e; Hadis: 4349
[3] – a.g.e; Hadis: 9186
[4] – Bihar’ul-Envar; c.70, s.211, Hadis: 34
[5] – “…Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz bilin ki, Allah hepinizden mustağni ve gerçekten hamda layıktır.” (İbrahim/8)
[6] – "Onlar Allah’ı unuttular, o da onları unuttu." (Tevbe/67)
[7] – "Her kim acele (geçen dünya)'yı isterse dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar peşin (dünyalık) veririz…" (İsra/18)
[8] – "Bu, azıcık bir faydalanmadan ibaret…" (Âl-i İmran/197)
[9] – "…Ve budur pek büyük bir kurtuluş ve kutluluk." (Nisa/13)
"…İşte budur en yüce kurtuluş." (Maide/119)
"…Allah'ın razılığı daha da büyüktür. İşte budur en büyük kurtuluş ve murada eriş." (Tevbe/72)
[10] – "İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince; onlaradır kıyılarından ırmaklar akan cennetler ve buysa büyük bir kurtuluştur." (Buruc/11)
[11] – İsra/18
[12] – İsra/19
[13] – İsra/20
[14] – Nisa/134
[15] – Ankebut / 69
[16] – "Şüphesiz ki, en nihayet dönüş yeri Rabb'inedir." (Necm/42)
[17] – Ankebut/69'da "Lam" ve "Nun" tekit (vurgu) harfi ile beyan edilmiştir.
[18] – Tendiys-i İhlas (Gözden geçirilmiş ikinci baskısı)
[19] – Gurer'ul-Hikem; Hadis:8255
[20] – a.g.e; Hadis: 7675
[21] – a.g.e; Hadis: 6510
[22] – a.g.e; Hadis: 3757
[23] – a.g.e; Hadis: 2248
[24] – Âraf/96
[25] – Maide/55
[26] – Saffat/173