Büyük Şia Alimlerinin Kur’an’ın Tahrif Edilemediğine Dair Açıklamaları
Ehli Beyt Öğretisi 4
Ehl-i Beyt Mektebinin ünlü ve büyük alimleri Kur’an’ın tahrif edilemeyeceği konusunda açıkça görüşlerini belirtmiş ve bunun Ehl-i Beyt Mektebinde kesin ve sabit bir inanç olduğunu açıklamışlardır. Nitekim Allame Muhammed Hüseyin Kaşif’ul Gıta bu konuda icma olduğunu zikretmiştir.[1]
Şimdi Seçkin Alimlerden Bir Kaçının Bu Konuyla İlgili Açıklamalarını Nakledelim:
1- Şeyh’ul-Muhaddis’in Ebu Cafer Saduk (H.381) şöyle diyor:
“Biz inanıyoruz ki, Allah-u Teala’nın Peygamberi Muhammed (s.a.a)’e indirdiği Kur’an şu iki kapak arasında bulunan kitaptır. Yani insanların elinde bulunan Kur’an’dır. Bundan fazla bir şey değildir. Meşhur olduğu üzere surelerin sayısı 114’dür. Kur’an’ın bundan daha fazla olduğu iddiasını bize nisbet edenler yalan söylemektedirler.[2]
2- Şeyh’ut-Taife Ebu Cafer Muhammed Hasan Tusi (h.460) ise Tıbyan Tefsiri’nin önsözünde şöyle söylemektedir:
“Kur’an’ın eksik veya fazla olduğu sözü, maksadı manalarını anlaşılması olan böyle bir kitaba yakışmaz. Zira, Kur’an’a eklemeler yapıldığı görüşünün batıl olduğu hususunda icma ve ittifak vardır. Kur’an’ın eksiltildiği hususuna da zahiren Müslümanlar muhalefet etmiştir. Bizim mezhebimizin doğru görüşü de budur. Nitekim Seyyid Murtaza da bunu onaylamıştır ve rivayetlerden de bu anlaşılmaktadır. Şii ve Sünni’de Kur’an’ın ayetlerin eksiltildiği veya yerlerinin değiştirildiği hususunda nakledilen bir çok rivayetlerle ilgili olarak, söylemek gerekir ki bunlar vahit rivayetlerdir. Bu rivayetler insanı sağlam bir ilmi sonuca ulaştırmadığı gibi, amel edilecek şer-i bir hüccet olma yönleri de yoktur. O halde bu rivayetleri bırakmak gerekir elbette onları tevil etmek de mümkündür.”[3]
3- Cemalud’din Yusuf bin Mutahhar Hilli, (H.726) ise şöyle diyor: “Doğru olanı da budur ki, Kur’an da hiçbir değişiklik, sona geçirme veya öne almak durumu söz konusu olmamıştır. Ne bir şey eklenmiş ve ne de bir şey eksiltilmiştir. Böyle bir inanç sahibi olmaktan Allah’a sığınırım. Zira bu taktirde mütevatiren nakledilen Peygamberin mucizesi ortadan kalkmış olur.”[4]
4- Şeyh’ûl-Fukeha Şeyh Cafer Kaşif’ul-Gıta (h.1228) ise şöyle diyor: “Ne bir sure ve ne de bir ayet ve hatta ne bir de kelime Kur’an’a eklenmemiştir. Şu iki kapak arasındaki Kur’an, Allah’ın sözleridir. Bu din ve mezhepte olan kesin bir inançtır. Müslümanların icması, Peygamber (s.a.a)’in ve tahir imamların rivayetleri de bunu kesin ve şüphesiz kılmaktadır. Bazı kimseler buna karşı çıkmış olsalar da, görüşleri dikkate değer bir görüş değildir. Allah’ın izniyle Kur’an, her türlü noksanlıktan münezzeh kılınmıştır. Kur’an’ın açıklamaları ve alimlerin icması da tüm zamanlarda buna delalet etmektedir. Açıktır ki Kur’an’da bir noksan olduğunu açıklayan rivayetlerin zahirine bakarak amel etmek mümkün değildir.”[5]
5- İmam Humeyni (r.a) ise bu konuda şöyle diyor: “Bir insan tarih boyunca Müslümanların Kur’an’ın toplanması, korunması yazılması ve kıraatı konularında ne kadar dikkatle çalıştıklarını düşünse, Kur’an’ın tahrif edildiği fikrinin ne kadar yersiz olduğunu kesin anlar. Bu konuda nakledilen rivayetler ve tahrife inananların bahaneleri ya zayıftır veya delil niteliğnde değildir. Ya da yalancı ve uydurma alametleri açıkça göze çarpmaktadır veya itibar edilmeyen garip rivayetlerdir. Bu rivayetlerin doğru olanı daha çok te’vil ve tefsir konusuyla ilgilidir. Yani Kur’an’ın lafız ve ibarelerinde değil, tefsir ve te’vili hususunda bir takım tahrifler olmuştur.
Özetle Kur’an şu iki kapak arasında yer alan kitaptır, onda hiçbir eksiltme ve artış meydana gelmemiştir. Kıraat hususundaki ihtilaflar ise içtihattaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Ruh’ul-Emin’in son Peygamberin kalbine indirdiği vahyin temel ilkelerine aykırı değildir.”[6]
[1] – Asl’uş-Şia ve Usuluha/113 kitabına müracaat ediniz.
[2] – İtikadat’ul-İmamiyye/93-94
[3] – Tefsir’ut Tibyan,1/3,
[4] – Ecvibet’ul-Mesail’il-Mehnaviyye,13. mesele, s.121
[5] – Keşf’ul-Gıta Kitab’ul-Kur’an, Kitab’us-Salat’tan naklen s. 298-299
[6] – Tehzib’ul-Usul, 2/165,