Düşünce, Söz ve Davranışta İffet
Hasan İrfan
“İffet, taaffuf, afaf, isti’faf” gibi kavramlar, sırasıyla, örtmek, sakınmak, namuslu olmak, zühde bürünmek, tabiatı yüce olmak gibi anlamlar elde edilmektedir. [1]
İffetin çeşitli cilveleri ve boyutları vardır. Bunların tümünü üç bölüm halinde düşünmek mümkündür: [2]
1- Düşüncede İffet
2- Sözde İffet
3- Davranışta İffet[3]
Düşüncede İffet
“Günlerin geçmesini bir düşün
Adaletli Allah’a tapmayı sanat edin.”
Firdevsi
İnsan tefekkür eden ve düşünen bir varlıktır. Düşünmek ise, bir ortam ister. Uygun olan veya olmayan her proje, olay ve mesele, tefekkür konusu olabilir. Şüphesiz düzenleme bağlamında düşünce, güzel yankılar oluşturacaktır. Uygunsuz yerlerde düşünce ise, uygunsuz neticeler doğuracaktır. Düşüncede iffet, düşünceyi uygunsuz ortamlardan alıkoymak demektir. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahları çok düşünen kimseyi, günahlar kendine çağırır.”[4]
Hz. İsa (a.s) ise havarilerine şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Musa zina etmemenizi emretmiştir. Oysa ben, bırakın zina yapmayı, zina düşüncesine dahi kapılmamanızı emrediyorum.”[5]
Hafız ise şöyle diyor:
“İradeni aşk yoluna verdiysen adın kötüye çıkacak diye düşünme. Şeyh-ı San'an bile hırkasını meyhaneciye rehin vermişti.”
Sözlerde İffet
Hayat dersi veren İslam dini söz ve konuşmalar hakkında da saadet verici bir çerçeve sunmuştur. Kur’an-ı Kerim, farklı sözler hakkında çeşitli nitelikler beyan etmiştir. Örneğin ma’ruf[6] (uygun), hüsn[7] (güzel), ehsen[8] (en güzel), leyyin[9] (yumuşak), beliğ[10] (etkili/tesirli), sedid[11] (sağlam/dosdoğru), kerim[12] (değerli/yüce)…
Sözlerde iffet hususunda üç konuyu incelemek gerekir. Ses tonu, telkin niteliği ve sözün içeriği.
A- Ses Tonu
İslami ahlak ve kültürde sesin kısık veya yüksek oluşuna büyük önem verilmiştir. Sözün iffet ve edebine riayet, İslami ahlakın seçkin cilvelerinden biridir. Lokman Hekim alçak sesle konuşmak hakkında oğluna şöyle demektedir: “Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.”[13]
Allah-u Teala ayrıca şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa çıkar gider.”[14]
Bir hadiste ise şöyle yer almıştır: “Sesinizi anne babanızın sesi üstünde yükseltmeyin.”[15]
İmam Seccad (a.s) ise bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allah’ım! Sesimi anne babamın yanında alçak kıl.”[16]
Şüphesiz feryat etmek, yüksek sesle konuşmak ve çığlık atmak, konuşmada iffet cilvesine riayet etmemektir. Elbette bu konuda bir istisnaya da işaret etmek gerekir ki Kur’an şöyle buyurmaktadır: “Allah, zulme uğrayan kimse dışında, kötülüğün ifşa edilmesini sevmez. Allah şüphesiz işiten ve bilendir.”[17]
Kaba insana lütuf ve keremle konuşma
Ki temiz eğe yumuşaklıkla paslanmaz.”
Sa’di
B- Telkin Niteliği
Sözü telkin metodu da farklıdır. Bazen söz yumuşaklık, bazen kaba, bazen şiddetli, bazen vakarlı, bazen işveli telkin edilebilir. Namahrem kimselerle işveli konuşmak şüphesiz konuşmada iffetsizliğin göstergelerinden biridir. Allah-u Teala Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) eşlerine şöyle buyurmuştur: “Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin.”[18]
C- Sözün İçeriği
Ses tonu ve ilka metodundan sonra şimdi de sözün muhtevasını ele almaya çalışalım. Her kavram, bir anlamın göstergesidir. Bazı anlamlar, güzel, çekici, bazıları ise kötü ve sıkıcıdır. Kavramların iffetini daha çok muhtevasıyla değerlendirmek mümkündür. Dünya edebiyatında ve İslami kültürde çoğu kinayelerin ortaya çıkışının felsefesi de edebi iffete riayet etmek olmuştur.
Kur’an-ı Kerim de konuşma iffetinin tecessümü olduğu için, hoş olmayan bir takım anlamlar için kinaye yoluna başvurmuştur. [19] Bugün dünya kültüründeki önemli hareketlerden biri de dünya edebiyatının bir bölümünün beyan iffetinden uzaklaşmış olmasıdır. Yazı alanında en utanç verici kavramları kirletmiş bulunmaktadırlar. İslam’ın yüce ve temiz kültürü, konuşma hususunda iffete riayet ederek iffete aykırı olan sözlere karşı adeta savaş açmıştır. Şimdi de o önemli örneklerden bazısına bir bakalım.
Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Herkim namahrem ile şaka yaparsa Allah dünyada diliyle ifade ettiği her kavrama karşılık onu bin yıl zindana atar.”[20]
Bir rivayette şöyle yer almıştır: “Bir kadının güzelliklerini başka bir erkeğe anlatarak onun aşık olmasına ve günaha düşmesine sebep olmak doğru değildir.”[21]
Başka bir rivayette ise şöyle yer almıştır: “Kadın kendisi ile eşi arasındaki cinsel sırlarını başka bir kadın için anlatmamalıdır.”[22]
Daha önemli bir husus ise Kur’an-ı Kerim’in dilenerek nefis izzetini ve yüz suyunu dökmeyen ve izzetini zenginlerin sadakasına kurban etmeyen fakirleri de iffet sembolü olarak adlandırmıştır. Onlar, fakirliğin acı yaralarına tahammül etmekte, asla insanlardan bir şey dilenmemektedirler. Bunlar, söz iffetine sahip kimselerdir. Bu acizane istekler, onların iffet yüceliğini kirletememiştir.
“(Yapacağınız hayırlar, ) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir.”[23]
Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) ise şöyle buyurmuştur: “İffet fakirliğin süsüdür.”[24]
Fakirliğini dile getirmemek ve yoksulluk hikayesini anlatmamak, fakirliğin süsüdür ve bir tür söz iffetidir.
İslami ahlakın ihanet, aşağılama, istihza, lakap takma, göz ve kaşlarıyla alay edercesine işaret etme, sövme, fesadı yayma ve benzeri kötülüklerle savaşması da söz iffetini koruma amacını taşımaktadır. [25]
Davranışta İffet
Fiillerinde ve davranışlarında iffetli olmak da bireysel ve toplumsal çeşitli alanları kapsamaktadır. Örneğin örtüde iffet, bunlardan biridir. Yani insanın giydiği elbise, dini kimliği, ahlaki uyumu, insani yüce şahsiyeti ve toplumsal yüce değerlerle uyum içinde olmalıdır. İnsan, ilişkilerini bedensel özelliklerini sergileme ve moda ürünlerini teşir etme sahnesine dönüştürmemelidir. Kültürel, iktisadi ve siyasi alanlar, aklı ortadan kaldıran heva ve heves sahnesi haline gelmemelidir. Akıl, dindarlık, ahlak ve insanlık tecellisi yerine dizginlerini koparmış, hayvanlık isteklerini sergilememek gerekir.
İslam dininde hicab meselesi de örtüde iffettir. Davranışta iffet boyutlarından biri de cinsel iffettir. İslam kültüründe cinsel iffet, çeşitli boyutlara sahiptir:
1- Günah olan bakışlardan sakınmak[26]
2- Namahremlerle ıssız bir yerde baş başa kalmamak. [27]
3- Bedensel temasa geçmemek. [28]
4- Mastürbasyon ve meşru olmayan ilişkilerden kaçınmak. [29]
5- Topluluklar arasına tahrik edici bir şekilde çıkmamak. [30]
6- Fuhuş için aracı olmamak. [31]
7- Tahrik edici unsurlardan kaçınmak. [32]
Bütün bu konulardan sakınmak, rivayetlerde cinsel iffet olarak yer almıştır.
İslam kültüründe iffetin pratik cilvelerinden biri de rivayetlerde “mide iffeti” olarak adlandırılan iktisadi iffettir. [33]
Davranışsal İffet Süreci
Bugün batılı toplumlardaki gençler, iffetsizlik faciası ile karşı karşıya gelmiştir. Bu çıplaklık kültürü bütün değerleri adeta yutmakta ve bütün mutlulukları yok etmektedir. İffetsizlik ve çıplaklık kültürü batılı hayatın dört alanına egemen olmuştur:
1- Edebi Alan
Rönesans’tan ve romancılığın yayılmasından sonra iffetsiz yazarların edebi korkusuzluğunu ortaya koyan cinsel romanlar, kitap pazarına girmiş ve birbiri ardınca yabancı dillere tercüme edilir olmuştur.
2- Sanat Alanı
Görsel sanatlar, heykeltıraşlık ve diğer sanatlar; çıplaklık reklamı, festivaller ve sanat fuarları vasıtasıyla insani iffeti ayaklar altına almıştır. Öyle ki Hz. Meryem’in (a.s) resmini bile göğsü açık bir şekilde çizmişlerdir. [34]
3- Spor Alanı
Bugün dünyada birkaç tür spor yaygındır: Doğuya ait olan klasik sporlar ile batıya ait olan futbol, basketbol, jimnastik, batı güreşi ve benzeri sporlar. Batılı sporların özelliklerinden biri de, çıplaklık içinde olmasıdır. Beden uygunsuz bir şekilde teşir edilmekte ve iffet ayaklar altına alınmaktadır. Bu da batı kültüründe eleştirilmesi gereken boyutlardan biridir.
4- Mimarlık Alanı
Geleneksel mimarlıkta strüktürel örtüler oldukça fazla idi. İran’ın bir çok geleneksel evlerinde iç ve dış bölüm ayırımına gidilmişti. Dış bölüm, yabancı ve misafirlerin geliş gidişine göre ayarlanmıştı. İç bölüm ise ev halkına ve mahremlere ayrılmıştı. Evlerin kapısında iki tokmak bulunuyordu. Bu tokmaklardan biri erkeklere, diğeri ise kadınlara özgü idi. Her tokmağın özel bir sesi vardı. O tokmak vasıtasıyla gelen misafirin kadın veya erkek olduğu anlaşılıyordu. Ev sahibi gelenin kadın veya erkek olduğunu biliyor, bu esas üzere kapıyı kadın veya erkek açıyordu. Ama edebiyatta çıplaklık kültürünün yaygınlaşmasından sonra batılı sanat, spor ve mimarlık alanları da iffetsizlik sahnesi haline dönüştü.
Binaların önünde duvar yerine demir basamaklardan istifade etmektedirler. Böylece çıplaklık mimarisi evin içine de çekilmiş oldu. Önce mutfaklardan kapı ve pencereler atılıp, Amerikan open mutfaklar, yaygınlaştırıldı. Sonra diğer odaların duvarları ortadan kaldırıldı. Esasen ortak koridorlara, asansörlere, birbirine bakan pencerelere ve karışımı öngören yapıya sahip apartmanlar, fesat nedenidir. [35]
İffetin Getirileri
İffet, hayatta çok olumlu etkilere sahiptir. Toplumsal konuları inceleyen araştırmacılar, bu konuya daha çok önem vermelidirler.
A- Ruhsal Huzur
Ruh hastalıklarının sebeplerinden biri de meşru olmayan bakışlar ve ilişkilerdir. Bu şehvet dolu bakışlar, bir yandan cinsel içgüdüleri tahrik etmekte ve bu iç güdüler tahrik olunca da insanın ruhunda büyük bir fırtına kopmaktadır. İnsanın akıl nuru fırtınalara maruz kalmaktadır. Böyle bir insan artık ruhsal huzura sahip olamaz. Huzur ve sükuneti ortadan kalkar. Öte yandan meşru olmayan ilişkiler, ona adım adım ocakları söndüren günahlara sürükler. Rezalet korkusu cezalardan korkma, vicdan azabı böyle bir kimsenin ruhunu altüst eder ve insan bu yüzden streslere ve ıstıraplara düşer.
İffet ise, insanı bütün bu ıstırap ve streslerden kurtaran en önemli etkendir. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Herkim, namahreme bakmaz ise kalbi huzura erer.”[36]
Öte yandan bu günah olan bakışlar insanda bir takım istekler uyandırmaktadır. Bu günahlar sofrası serilince de üzüntüler, hasetler, intiharlar ve cinayetler ortaya çıkmaktadır. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nice aşklar, bir tek bakıştan ortaya çıkar.”[37]
Hiç unutamadığım bir hatırayı burada aktarmak istiyorum. Pehlevi zamanında yabancı bir artist, Tahran’a davet edilmişti. Tahran’a gelince, kadın ilk defa çarşaflı birini gördü. Oldukça şaşırarak “bu nedir?” Diye sordu. Ona, “çarşaf, İran’lı kadınların örtüsüdür.” Diye cevap verdiler. Yanındakilere arabadan inerek o kadının yanında yer almak ve başını çarşafla örtmek istediğini belirtti. Söz konusu artist, ilk defa çarşaf örtününce tıpkı İranlı kadınlar gibi kendini tümüyle örttü. Basın mensuplarından biri bu fırsattan istifade ederek ona şöyle sordu: “Hanımefendi! Şu anda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?” O şöyle cevap verdi: “Huzur ve güvenlik hissediyorum.” İşte bu sanatçı bir kadının bütün modacılara, aldanmışlara ve batıcılara vermiş olduğu tarihi bir cevaptır.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağırılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.”[38]
B- Bedensel Esenlik
Günümüz insanı bir yere kadar sağlık ve gelişimine kavuşmuş bulunmaktadır. Yiyecek sağlığı, pastörize, sterilize ve mikropları ortadan kaldırma teknikleriyle bir yere kadar temin edilmiştir. Lakin utanç içinde itiraf etmek gerekir ki henüz ilmi esaslarca da bir mikrop yuvası sayılan domuz eti, dünya halklarının yiyeceklerinin başında yer almaktadır. Günümüzde keçi, koyun, inek ve deve, adeta tecrit edilmiş en büyük protein kaynağı olan bu besin maddeleri, şehirlerin dışına sürülmüştür. Ama necis olan köpekler, tıp bilginlerinin odalarına kadar girmiştir. Batıcı insanların her yeri bu mikrop üreten hayvanların salyası ile kirlenmiştir. Buna hava kirliliğini de eklemek gerekir. Öyle ki artık insan, “içine duman çeken ve ah eden bir varlık” diye tanınacak bir varlık haline gelmiştir.
Cinsel sağlığa ise günümüzde en alt düzeyde riayet edilmektedir. Bu da bir çok afetleri ve tehlikeleri beraberinde getirmektedir. Her an cinsel hastalıklar artmaktadır. Frengi, belsoğukluğu ve AIDS gibi hastalıklar her gün kurban almakta ve meşru olmayan lezzetler peşinde koşanları ölüm uçurumuna yuvarlamaktadır.
İffete riayet etmek, hiç şüphesiz kamil bir şekilde cinsel sağlığı temin etmektedir. Kur’an-ı Kerim eşcinsellik gibi bir takım iffetsiz işleri insani güçlerin kaybı ve bir taşkınlık olarak değerlendirmektedir.”Çünkü siz, şehveti tatmin için kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz taşkın bir milletsiniz.”[39]
C- Ahlaki esenlik
Ahlaki değerleri korumak takvayı ve iffetli olmayı gerektirir. İffet temelleri yıkıldığı takdirde ise ahlaki değerler de ortadan kalkar ve insan büyük bir kayba uğrar. Haram olan bakışlar insandaki ahlaki değerleri adım adım öldürmektedir. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: bakışları iffetli olan kimsenin sıfatları güzel olur. [40]
İffetli olmak ahlaki yücelişe ve yükselişe neden olmaktadır. Nitekim bir rivayette şöyle yer almıştır: “Gözünüzü namahremlerden sakınınız ki ilginçlikleri görebilesiniz.”[41]
Hz. Ali şöyle buyurmuştur: “İffetli insan neredeyse meleklerden biri olacaktı.”[42]
D- Soy esenliği
Salim nesil şüphesiz sağlıklı ve layık bir ailede vücuda gelir. Salim nesil şu özelliklere sahip olan nesildir:
1- Ailenin sonsuz ve berrak sevgisi ile dolup taşmalıdır
2- Meydana gelişi meşru olmalıdır ve kendisini isnad ederken utanç duymamalıdır.
3- Şefkatli terbiye ediciler ve öğreticilere sahip olmalıdır.
4- Maddi ihtiyaçları temin edilmelidir.
5- Fikirsel, ruhsal, inançsal ve terbiyevi ihtiyaçları karşılanmalıdır.
Ama cinsel özgürlüklerin yayılması ile oldukça problemli ve meşru olmayan nesil vücuda gelmiştir. Bu nesil ailenin kutsal sevgisinden mahrumdur. Kendisini isnat ederken utanç duymaktadır. Aşağılık kompleksi içinde çırpınmaktadır. Kendisini hiç kimseye akraba kabul etmemektedir. Ne doğru dürüst bir babası ne bir annesi ne de bir kardeşi vardır. Bu yalnızlık, gurbet, kopukluk ve irtibatsızlık ne kadar büyük bir faciadır. İşte böyle bir nesil caddelerde yaşamaktadır. Serseri bir hayata sürüklenmektedir. Yağma ve cinayetlere karışmaktadır. Sevgi görmediği için sevgi göstermemektedir
Güzelliğin devamlılığı
Gençliğin güzelliği iffetli olmakla korunur. Cinsel işlerde kayıtsızlık insanı erken yaşlandırmakta ve cinsel gücünü ortadan kaldırmaktadır. İffet ise gençliği ve güzelliği kalıcı kılmaktadır. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kadının korunması hali için daha güzel ve güzelliği için daha kalıcıdır.”[43]
Bu esas üzere örtü ve tesettür kadınların korunma siperidir. Kadınların letafetini ve inceliğini korumakta kutsallığını dokunulmaz kılmaktadır. Bu aydın düşünce ışığında anlamaktayız ki tesettür bir esaret değil aksine bir azamet göstergesidir. Sizler domates, pancar ve şalgam gibi sıradan şeylerin çelik kasada veya James Bond çantada korunduğunu gördünüz mü? Oysa sürekli olarak değerli eşyalar bu tür korunmaktadır. İşte tesettür ve hicapta da bu tür bir korunma vardır. [44]
Aileyi korumak
Aileler toplumun küçük birimleridir. İnsan bedeninin hücrelerine benzemektedir. Eğer hücreler zarar görecek olursa insan hastalanır. Aileyi esenlik içinde tutmak bir çok bireysel ve toplumsal saadetlere neden olmaktadır. Aileyi ayakta tutmanın en önemli esaslarından biri de iffettir.
Birbirine karşı kayıtsız davranan eşler sürekli olarak kötümser bir ruha sahiptir. İffetli olmayan eşler arasında kutsal evlilik aşkı hakim değildir. İffetsiz eşler bazen çocuklarına bile su- izanda bulunmakta tertemiz babalık duygusunu yitirmektedirler.
Toplumsal Güvenlik
İffet toplumsal güvenliği sağlayan temel esaslardan biridir. Haram bakışlar, çıplaklık kültürü ve cinsel hayasızlık toplumsal güvenliği büyük bir tehlikeye sokmaktadır. Bunun neticesi olarak da insanların hakkına tecavüzün en utanmaz türü olan cinsel tecavüzler doruk noktasına ulaşmaktadır. Böylece genç kızların ve kadınların kaçırılması yaygın bir hale gelmektedir. Artık hiç kimse namusuna oranla güven içinde olmayacaktır. İffete riayet etmek toplumsal güvenliği sağlayan en sağlam bir ilkedir. [45]
Güzel bir üne sahip olmak
Cinsel kayıtsızlıklar, rezalet ve rüsvalığa neden olduğu gibi iffetli olmakta insanı güzel bir üne ve kalıcılığa kavuşturmaktadır. İnsanı adeta kutsallaştırmaktadır. Tarihteki büyük ünlülerin hayatına bir bakınız. Tarihte Hz. Yusuf (a.s) İbn-i Şirin Şeyh Receb Ali Hayyat, Cafer Müctehidi Fazile gibi bir çok kimseler birer yıldız gibi ışıldamaktadır.
[1] Lisan’ul Arab, c. 9, s. 253; Kamus-ı Kur’an, c. 5, s. 18; Munteheb’ul Lugat, s. 341; Söylemek gerekir ki “afaf” bu anlamda kullanılmaktadır.”ifaf” şeklinde telafüz edildiği zaman bu anlamı vermemektedir. Zira “ifaf” ilaç anlamındadır. (Munteheb’ul Lugat, s. 359) Daha fazla araştırma için bkz. el-Kafi, c. 3, s. 125- 126; Şerh-ı İbn-ı Ebi’l- Hadid, c. 20, s. 241; Vesail’uş- Şia, c. 11, s. 197; Ehlak-ı Nasıri, s. 74, el-Esfar, c. 2, s. 38
[2] İffet sadece kadına ait değildir. Bu değer ve metot, daha kapsamlı bir anlam ifade etmektedir.
[3] İffet, kelimesinden türemiş olan dört terim, Kur’an-ı Kerim’de yer almıştır. Bakara suresi, 273. ayet, Nisa suresi, 6. ayet, Nur suresi, 32 ve 60. ayetler
[4] Gurer’ul Hikem, c. 5, s. 321
[5] Vesail’uş- Şia, c. 14, s. 240; el-Kafi, c. 5, s. 542
[6] Bkz. Muhammed suresi, 21. ayet; Bakara suresi, 235. ayet; Nisa suresi, 5. ayet ve Ahzab suresi, 32. ayet
[7] Bkz. Nahl suresi, 125. ayet ve Ahzab suresi, 32. ayet
[8] Nahl suresi, 125. ayet
[9] Ta- Ha suresi, 44. ayet
[10] Nisa suresi, 63. ayet
[11] Nisa suresi, 9. ayet ve Ahzab suresi, 70. ayet
[12] İsra suresi, 23. ayet
[13] Lokman suresi, 19. ayet
[14] Hucurat suresi, 2. ayet
[15] Bihar’ul Envar, c. 74, s. 40
[16] Sahife-i Seccadiye, 24. dua
[17] Nisa suresi, 148. ayet
[18] Ahzab suresi, 32. ayet
[19] el-İtkan fi Ulum’il Kur’an, c. 3, s. 159- 161
[20] Aşıkane mektupları ve uygunsuz telefon konuşmalarını da bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Bu mektuplar, hayasızlığın kalıcı örneklerinden biridir. Ne yazık ki günümüzde bir çok gençler, evlenmeden önce veya sonra böyle bir günaha bulaşmaktadırlar. Dolayısıyla bir çok ailevi çatışmalara, boşanmalara, kötümserliğe, çekişmelere ve rahatsızlıklara neden olmuşlardır.
[21] Vesail’uş- Şia, c. 14, s. 143
[22] Emali, Seduk, s. 423, Bihar’ul Envar, c. 74, s. 379 ve Yenabi’ul Hikmet, c. 5, s. 125
[23] Bakara suresi, 273. ayet
[24] Nehc’ül Belağa, 68. hikmet
[25] Vesail’uş- Şia, c. 11, s. 327- 329
[26] Nur suresi, 31. ayet
[27] Hadis kitaplarında bu konuda başlı başına bir bölüm teşkil edilmiştir. Bkz. Vesail’uş- Şia, c. 14, s. 133, Furu-i Kafi, c. 2, s. 64 ve Mekarim’ul Ahlak, s. 121
[28] Vesail’uş- Şia, c. 14, s. 142, Kitab-u men La Yehzuruh’ul Fakih, c. 2, s. 197
[29] Vesail’uş- Şia, c. 14, s. 242
[30] Vesail’uş- Şia, c. 14, s. 134 ve Furu-ı Kafi, c. 2, s. 64 ve Nur suresi, 31. ayet
[31] Vesail’uş- Şia, c. 14, s. 135 ve Furu-ı Kafi, c. 2, s. 64
[32] Vesail’uş- Şia, c. 14 s. 173- 174. Tahrik unsurları örneğin şunlardır: Kadınların tahrik edici seslerine kulak vermek, bir yatakta yatmak, genç kadınlara selam vermek…
[33] Vesail’uş- Şia, c. 11, s. 197- 198
[34] Kur’an-ı Kerim’e göre çıplaklık eski cahiliyye adetlerinden biridir. Nitekim Kur’an şöyle buyurmuştur: “Ey peygamberin eşleri! Siz kadınlardan herhangi biri (gibi) değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin de kalbinde bir hastalık bulunan kimse hevese kapılmasın. Sözü ölçülü söyleyin.” (Ahzab suresi, 33. ayet) İsmail Sebzevari’nin dediği gibi dört kısım canlı çıplaklıktan utanmamaktadır:
1- Hayvanlar
2- Çocuklar
3- Cahil ve ilkel insanlar
4- İlericilik ve medeniyet iddiasında bulunan bazı insanlar. Meşhur sanatçı Charlie Chaplin kısına şöyle yazmaktadır: “Çıplaklık, asrımızın hastalığıdır. Ben yaşlıyım ve belki de gülünç sözler söylüyorum. Ama bana göre, bedeninin çıplaklığı ruhunun çıplaklığını sevdiğin kimseye ait olmalıdır. Senin bu konudaki düşüncen bundan on yıl öncesine, yani örtünme dönemine ait olması hiç de kötü bir şey değildir. Sakın korkma, bu on yıl seni yaşlandırmayacaktır. Velhasıl çıplaklık adasına tabi olan son kimse olmanı dilerim.” (Mesele-i Hicab kitabına Üstat Mütaharri’nin yazdığı önsözden naklen)
[35] Gördüğünüz gibi hayatın bir çok alanını fesat kaplamıştır. Kur’an-ı Kerim, yolda giderken dahi iffete riayet edilmesi gerektiğini beyan etmektedir. Eskiden kadınlar, ayaklarına halhal takarlardı. Halhal, bir süs takısıydı. Bu halhallerin çıkardığı sesler vesvese ediciydi. Kur’an-ı Kerim bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Mümin kadınlara da söyle: “Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da kocalarının babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi (mümin) kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan beyinsiz (hizmetçi) kimselerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan baş- kasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını ye- re vurmasınlar. Hep birlikte Allah’a tövbe edin ey müminler! Umulur ki kurtuluşa erişirsiniz! “ (Nur suresi, 31. ayet) Hz. Şuayb’ın (a.s) kızının iffetli yürüyüşü de Kur’an’da yer almıştır.”Çok geçmeden, o ikisinden biri, utangaç bir tavırla yürüyerek ona geldi. “Babam, bizim için sürüleri sulamana karşılık olarak sana mükâfat vermek üzere seni davet etmektedir” dedi. Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatınca o, “Korkma” dedi. “Zalimler topluluğundan kurtulmuş oldun.” (Kasas suresi, 25. ayet) (Bihar’ul Envar, c. 13, s. 32)
[36] Müstedrek’ül- Vesail, c. 14, s. 271
[37] Başka bir hadiste ise şöyle yer almıştır: “Herkim bakışını serbest bırakırsa, hasreti çoğalır.” (Bihar’ul Envar, c. 77, s. 286)
[38] Ahzap suresi, 53. ayet; Meşhur Fransız sosyologu Frants Fanon’un şu sözü ne kadar güzeldir: “Dışarıyı gören ama kendisi görülmeyen bir kadın, kendiliğinden sömürgecilere bir mahrumiyet yüklemektedir.” (Mağzubin-ı Zemin – Yeryüzünün lanetlileri- , s. 5) Bu açıdan sömürgeciler, iffetsizliği her yere yaymaya çalışmaktadırlar.
[39] A’raf suresi, 81. ayet
[40] Mizan’ul Hikmet, c. 3, s. 2008
[41] Bihar’ul Envar, c. 104, s. 41
[42] Nehc’ul Belağa, 474. hikmet
[43] Gurer’ul Hikem, c. 4, s. 200
[44] İffet manevi bir güzelliktir. Akıl ve Allah’ın beğendiği bir çekicilik olan iffet bütün zahiri süslerden daha güzeldir. Öte yandan kadınların hayadan yoksun bir şekilde toplumda gezinmesi kozmetik ürünlerin hadsiz hesapsız tüketilmesine neden olmaktadır. Bu da ekonomik bir yük olmasına rağmen kadının daha çabuk yıpranmasına ve yaşlanmasına neden olmaktadır.
[45] Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına geniş elbiseleriyle üzerlerini tümüyle örtmelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınmaları ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Ahzab suresi, 59. ayet) iffetli olmak korunmayı, çıplaklık ise saldırıya uğramayı beraberinde getirmektedir. Rivayetlerde de yer aldığına göre başkalarının iffetine saldırıda bulunmak kendi iffetine saldırıyı getirir. Bkz. Bihar’ul Envar, c. 71, s. 270 ve Vesail’uş Şia, c. 20, s. 313