Sevdiği için bir (Rabbani) alimin yüzüne bakmak, ibadettir.en-Nevadır, s. 110 Hz. Muhammed (s.a.a)

Fatıma’nın Anlamı

Fatıma’nın Anlamı

Soru

Fatıma sözcüğünün Peygamber’in (s.a.a) yegâne kızının ismi olduğunu herkes biliyor. Bu kelimenin kendine has özgün bir anlamı olduğu da malumdur. Fatıma’nın anlamını dakik olarak açıklayıp Peygamber’in kızı için neden bu ismi seçtiği hakkında bilgi verir misiniz?

Kısa Cevap

İlk önce şu noktaya dikkat etmek gerekir ki bütün isimlerin özel bir anlam taşıması ve o ismi taşıyan kişinin kişiliğini göstermesi gerekmez. Sadece ismin şirki andıran ve değerlere ters düşen bir anlam taşımaması yeterlidir.

Ancak gayp âleminden gelen Hz. Fatıma (a.s) gibi Allah’ın velilerinin isimlerine gelince, bu ismin özel bir anlamı içermesi ve sahibinin bir takım özelliklerini bildirmesi doğaldır.

Fatıma sözcüğü “fe-ta-me” kökünden türemiştir. Fateme kopmak ve ayrılmak anlamındadır. Bu konuda elimize ulaşan hadisler, bu değerli kadının her türlü kötülük ve pislikten uzak olduğunu ve yine onun ve gerçek dostlarının cehennem ateşinden uzak olduklarını bildirmek için bu ismin ona verildiğini bildirmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruyu iki yönden incelemek mümkündür:

1- Çeşitli kişiler için seçilen isimler, peygamberler ve önderlerin çocuklarının ismi bile olsa her zaman o isimleri taşıyanların kişiliğini gösterecek bir yapıya sahip olması veya en azından belli bir sebepten dolayı seçilmiş olması mı gerekir?

2- Resulullah’ın kızı Fatıma’nın isminin Fatıma oluşunun özel bir sebebi var mı? Bu isim neye işarettir?

Birinci soruyla ilgili olarak şunu hatırlatmak gerekir ki din önderlerinden gelen emirlere göre çocuk için güzel bir isim seçmek ona yapılan ilk iyiliktir.[1] Açıktır ki çeşitli istek ve eğilimlere sahip olan baba ve anneler farklı isimler seçerler. İslâm dini bu konuda çeşitli tavsiyelere sahip olsa da bunlar yükümlülük getirici zorunlu emirler türünden değildir. Kişiler, şirki andıran ve değerlere ters düşen bir içeriği olmaması kaydıyla istedikleri ismi kendi çocuklarına ad olarak seçebilirler.[2] Nitekim İslâm Peygamberi, İslâm’ın yayılmasını müteakip İslâm’ı kabul eden bütün dostlarının ismini değiştirme ve onların imanlarını gösteren yeni isimler koyma siyasetine sahip değildi. Peygamber’in yarenleri arasında Ammar, Musab ve Mikdad gibi dinî bir içeriğe sahip olmayan isimleri taşıyanların olması bu gerçeği teyit etmektedir. Elbette Peygamber’in şirke delalet eden veya kötü bir anlam taşıyan isimleri değiştirdiğine dair birçok rivayet vardır.[3] Ancak kişilerin bu konuda serbest olmalarına rağmen güzel manaları içeren uygun isimler koymaları ve din önderlerinin bu konuyla ilgili tavsiyelerine dikkat etmeleri iyi ve beğenilir bir tutumdur. Bu konuyla ilgili bir tavsiyeyi aşağıda aktarıyoruz:

İmam Muhammed Bâkır’ın (a.s) şöyle dediği nakledilmiştir:

“En doğru isim kulluğu bildiren isimlerdir ve bunların en güzeli de peygamberlerin isimleridir.” [4]

Yapılan açıklama, ad koyma konusunda kısa ve genel bir açıklama idi. Ama sizin de değindiğiniz gibi Allah Teâlâ tarafından seçilen ve Peygamber’e ilham edilen hadislerde yer alan “Fatıma” ve buna benzer isimlerin özel bir konumunun olması gerekir. Bu tür isimler bir yönden sahibinin şahsiyetinin önemli bir boyutunu gösterecek şekilde olmalıdır. Elbette bu, o ismin sadece o kişiye ait olmasını ve başkalarının o ismi kullanmalarının yasak olmasını gerektirmez.

Fatıma ismi “fe-ta-me” kökünden türemiştir ve sözcük anlamı kopan ve ayrılandır.[5]

Peygamber’in kızının bu isimle isimlendirilmesinin sebebine gelince, bu konuda çeşitli hadisler rivayet edilmiştir. Onlardan her biri bunun delillerinin bir boyutunu ele almıştır. Bunların arasında bir çelişki de söz konusu değildir. Bilginiz için bu konuyla ilgili rivayetlerden bazılarını aktarıyoruz:

a) Yunus b. Zebyan nakleder: İmam Cafer Sâdık (a.s) bana “Fatıma’nın tefsiri nedir?” diye sordu. Ben “Kendiniz tefsir edin” dedim. Şöyle buyurdu:

“Fatıma her türlü kötülük ve pislikten koparılmıştır. (Futimet mineşşer) Eğer Hz. Ali onunla evlenmeseydi yaratılışın başlangıcından o güne kadar var olan insanlar arasında onunla eş değere sahip olan ve onunla evlenmeye layık olacak bir kimse bulunmazdı.” [6]

b) İmam Rıza’nın (a.s) babaları vasıtasıyla Resulullah’tan (s.a.a) şöyle aktardığı nakledilir:

“Kızımın ismini Fatıma koydum çünkü Allah onu ve dostlarını cehennem ateşinden koparmıştır. (uzaklaştırmıştır.)”[7]

c) İmam Muhammed Bâkır’ın (a.s) şöyle dediği nakledilmiştir:

“Fatıma dünyaya geldiğinde Allah bir meleğe Fatıma ismini Peygamber’in dilene salıver, diye vahyetti. Sonra Yüce Allah Fatıma’ya hitap ederek şöyle buyurdu: “Ben seni ilimle eğittim ve her türlü kötülükten kopardım.” [8]

Son olarak Resulullah’ın (s.a.a) kızı Fatıma (a.s), hem Ehl-i Sünnet, hem de Şia’nın aktardığı delillere göre Peygamber’in vücudunun bir parçasıdır ve ona eziyet Resulullah’a eziyet sayılır.[9] Böyle bir makama sahip olan Fatıma’nın, onun manevî şahsiyetini gösteren bir isme layık olduğu, bu isimle kişiliği insanlar tarafından daha iyi anlaşılacağı için, bu ismin Yüce Allah tarafından seçilip ona verildiğine inanıyoruz.

–—


[1]     Hürr Âmulî, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş-Şia, c. 21, s. 288-289, Alu’l-Beyt kurumu yayınları, Kum, h.k. 1409.

[2]     a.g.e.

[3]     a.g.e, s. 390,27379. Hadis.

[4]     a.g.e, s. 391, 27381. Hadis.

[5]     İbn Manzur, Lisanu’l-Arab, c. 12, s. 454.

[6]     Meclisî, Muhammed Bâkır, Biharu’l-Envar, c. 43, s. 10, el-Vefa yayınları, Beyrut, h.k. 1404.

[7]     a.g.e, s. 12,4. Hadis.

[8]     a.g.e, s. 13,9. Hadis.

[9]     Sahih-i Buharî, c. 4, s. 219, Daru’l-Fikr, Beyrut, h.k. 1401.