Hz. İmam Cafer Sadık’tan (a.s) nakledilen dua
إِلَـٰهِي كَيْفَ أَدْعُوكَ وَقَدْ عَصَيْتُكَ، وَكَيْفَ لَا أَدْعُوكَ وَقَدْ عَرَفْتُ حُبَّكَ فِئ قَلْبِئ، وَإِنْ كُنْتُ عَاصِياً مَدَدْتُ إِلَيْكَ يَداً بِٱلذُّنُوبِ مَمْلُوئَةً، وَعَيْنَايَ بِٱلرَّجَاءِ مَمْدُودَةً؛ إِلَهِئ أَنْتَ عَظِيمُ ٱلْعُظَمَاءِ، وَأَنَا أَسِيرُ ٱلْأُسَرَاءِ، وَمِنْ كَرَمِ ٱلْعُظَمَاءِ الرِّفْقُ بِٱلْأُسَرَاءِ، إِلَهِئ أَنَا أَسِيرٌ بِذَنْبِئ، مُرْتَهَنٌ بِجُرْمِئ؛ إِلَهِئ مَا أَضْيَقَ ٱلطَّرِيقَ عَليٰ مَنْ لَمْ تَكُنْ أَنْتَ أَنِيسَهُ؛ إِلَهِئ إِنْ طَالَبْتَنِئ بِذُنُوبِئ، لَأُطَالِبَنَّكَ بِعَفْوِكَ، وَلَئِنْ طَالَبْتَنِئ بِجَرِيرَتِئ، لَأُطَالِبَنَّكَ بِكَرَمِكَ، وَلَئِنْ أَدْخَلْتَنِئ ٱلنَّارَ، لَأُخْبِرَنَّ أَهْلَهَا، أَنَّنِي كُنْتُ أَقُولُ؛ لَا إِلَهَ إِلَّا ٱللهُ، وَأَنَّ مُحَمَّداً رَسُولُ ٱللهِ، وَأَنَّ عَلِيّاً أَمِيرُ ٱلْمُؤْمِنِينَ حَقّاً؛ إِلَـٰهِئ إِنَّ ٱلطَّاعَةَ تَسُرُّكَ، وَٱلْمَعْصِيَةَ لَا تَضُرُّكَ، فَهَبْ لِئ مَا يَسُرُّكَ، وَٱغْفِرْ لِئ مَا لَا يَضُرُّكَ، يَا أَرْحَمَ ٱلرَّاحِمِئن؛
اللهُمَّ إِنِّئ أَعُوذُ بِكَ مِنْ ذَنْبٍ يُحْبِطُ ٱلْعَمَلَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ ذَنْبٍ يُعَجِّلُ ٱلنِّقَمَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ ذَنْبٍ يَمْنَعُ ٱلدُّعَاءَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ ذَنْبٍ يَمْنَعُ (يُسَوِّفُ) ٱلتَّوْبَةَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ ذَنْبٍ يَهْتِكُ ٱلْعِصْمَةَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ ذَنْبٍ يُورِثُ ٱلنَّدَمَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ ذَنْبٍ يَحْبِسُ ٱلْقِسَمَ؛ اللٕهُمَّ فَصَلِّ عَليٰ مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّد، وَٱغْفِرْ لِئ ذُنُوبِئ كُلَّهَا جَمِيعاً، فَاِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ كُلَّهَا جَمِيعاً إِلَّا اَنْتَ، بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ ٱلرَّاحِمِينَ
Mabudum, sana karşı geldiğim halde seni nasıl çağırabilirim, senin muhabbetini kalbimde bulduğum halde ise seni nasıl çağırmayabilirim! Her ne kadar günahkâr olsam da, günahla dolu ellerimi sana açıyorum, gözlerimi ümitle sana dikiyorum. Mabudum, sen büyüklerin büyüğüsün, ben ise esirlerin esiriyim, büyüklerin kereminin bir göstergesi de, esirlerle müdara etmektir. Mabudum, ben günahıma esir düşmüşüm, suçumun tutsağı olmuşum. Mabudum, yol, senin eşlik etmediğin kişi için ne kadar da dardır. Mabudum, eğer günahımdan dolayı beni ararsan, ben de affın için senin peşine takılırım; eğer küstahlığımdan dolayı beni ararsan, ben de keremin için seni ararım. Eğer beni cehenneme atacak olursan, ben de; "Allah'tan başka bir mabut olmadığına, Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna ve Ali'nin müminlerin hak önderi olduğuna tanıklık ettiğimi," cehennem ehline bildiririm. Mabudum, itaat etmek seni sevindirir, günah işlemek ise sana bir zarar vermez, o halde, seni sevindireni bana ihsan et, sana zararı olmayan günahımı ise bağışla, ey merhamet edenlerin en merhametlisi.
Allah'ım, (hayır) amelleri yok eden günahtan sana sığınırım. Cezayı çabuklaştıran günahtan sana sığınırım. Duayı engelleyen günahtan sana sığınırım. Tövbeyi önleyen (erteleyen) günahtan sana sığınırım. Perdeyi yırtan günahtan sana sığınıyorum. Pişmanlık doğuran günahtan sana sığınırım. Nasiplerin önünü alan günahtan sana sığınırım. O halde ey Allah'ım, Muhammed ve Ehlibeyti'ne rahmetini indir ve günahlarımın tamamını bağışla; şüphesiz günahların tamamını ancak sen bağışlarsın, kendi rahmetin hürmetine ey merhamet edenlerin en merhametlisi.
.