İmam Ali (as)”in Velayeti
1-İnzar ayetinin[1] nüzulü şifasında söylenilen "Dar" hadisi:
Bisetin 3. yılında Peygamber (s.a.a) efendimiz İnzar ayetinin emri gereğince akrabalarına İslam dinini kabul etmeleri ve din uğrunda beraber çalışmaları için bir teklifi götürmekle görevlendirildi.
Bu münasebetle, akrabalarının ileri gelenlerinden oluşan bir toplantı düzenlediler. İlk celese de konunun açıklanması için uygun bir ortam oluşmadı.
Bir sonra ki oturumda hazret konuşmasına başlayarak bir giriş yaptı ve ardından şöyle buyurdular; " Bu din üzere, aranızda bana kardeş, vezir ve halife olmak isteyeniniz yok mu?" Bu cümleyi yüksek sesle 3 defa tekrarladılar.
Fakat her defasında Ali (a.s)'den başkası bu soruya olumlu bir cevap vermedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular; "Şüphesiz sizin aranızda kardeşim, vekil ve halifeni budur”[2]
2- Menzilet hadisi: Resullullah (s.a.a) son gazvelerine çıktıklarında İmam Ali (a.s)'i münafıkların fitnesini önlesin diye Medine'de kendi yerlerine vekil bıraktılar. Ken
dileriyle beraber gazveye gidemediğinden ötürü İmamın üzgün olduğunu gözleyen Hz. peygamber (s.a.a) imama hitaben şöyle buyurdular: " Sen bana Harun'un Musa'ya olduğu gibisin. Ancak benden sonra Peygamber olmayacaktır."[3]
3- Gadiri hum hadisi: Resulullah (s.a.a)hicretin 10. yılında veda haccından döndükleri bir sırada yapmış oldukları konuşmanın hemen akabinde şöyle buyurmuşlardır:
" Ben kimin mevlası isem Ali de onun Mevlalısıdır." (özellikle Ali (a.s)'in ismini, üzerine basarak söylemiş ve mübarek elleriyle de onu göstermişlerdir ki. bu konuda herhangi bir şüphe yaşanmasın.)[4]
4- Velayet ayeti: " Sizin veliniz ancak Allah, Resulü ve iman edip namaz kılarken rüku halinde zekat veren müminlerdir." (Maide/55)
Ayette rüku halindeyken zekat veren (sadaka olarak yüzük) müminlerden kastın Ali (a.s)'nin olduğu bilinmektedir. Çünkü: Tarihçilerinde itiraf ettiği gibi veliniz,
rüku halinde zekat vereniniz diye adlandırılan ibareler, Ali (a.s) velayetini ve Hz. Peygamber (s.a.a) den sonra onun halifesi olduğunu kanıtlar niteliktedir.[5] Zaten ayetin zahiride oldukça açıktır.
5- Varis ve vasiyet hadisi: Peygamber (s.a.a) buyurdular ki; "Her nebinin varis ve vasisi vardır. Benim varis ve vasim Ali İbn-i Ebu Talip 'tir. "[6]
6- Tebliğ ayeti:
7- Seele Sailun ayeti: "İsteyen biri, olacak bir azabı istedi. Kâfirlerden onu engelleyecek olan yoktur." (Mearic/1-2)
8- İlim Şehri Hadisi: "Ben ilimden bir şehirim Ali ise onun kapısıdır. Öyleyse şehre kapısından giriniz.”[7]
9- Allah Resul (s.a.a)ü buyurdular ki; "Nefsim elinde olan Allah 'a yemin ederim ki; bu ve şiası kıyamet gününde kurtulmuş olacaklardır”[8]
10- "İman edip yararlı işler yapanlar ise bütün insanların en hayırlılarıdır." (Beyyine/7)
Bu ayete ilişkin olarak yapılan tefsir ve yorumların rivayet edilmiş olanları.
11- İmam Ali (a.s) Ehlibeyt'tendir. Ve Ahzab süresinin 33. ayeti bu aileyi temiz ve başkalanna karşı üstün kılmıştır. "… Ey Ehlibeyt! Şüphesiz Allah sizden her türlü pisliği giderip, sizleri tertemiz kılmak ister."
12- Sakaleyn hadisi: Zeyd bin Erkam Peygamber (s.a.a) den şöyle rivayet ediyor: "Haberiniz olsun ki, ben sizin aranızda iki ağır emanet bıraktım. Biri Allah'ın kitabı diğeri üretim olan Ehl-ibeyt'imdir." Ehl-i beyt'ten kasıt hanımlarınız mıdır? diye sorduk.
O cevaben şöyle dedi: "Hayır! Allah'a yemin ederim ki; kadın, bir ömür boyu kocasıyla yaşarsa dahi talak ve boşanma suretinde baba ocağına dönmeye mahkûmdur.
Kişinin Ehlibeyt'i onun aslı ve ailesidir. (çocuklarıdır). Onlar öyle bir ailedir ki sadaka, üzerlerine haram kılınmıştır."[9]
13- Mübahele ayeti: "Deki; gelin, çocuklarımızı… nefislerimizi.." (Ali İmran/ 61)
14- Ali, Fatıma ve Hüseyin'e işaretle: "Allah'ım şahit ol ki benim Ehl-i beyt'im bunlardır”.[10]
[1]- Şura/214 "En yakın hısımlarını uyar…"
[2]- Taberi tarihi, c/2, s/62, Tarihi Kamil. İbni Kesir, c/2, s/4, el-Müracaat 20-22. mektuplar.
[3]- Sireyi ibni Hişam, c/2, s/520, el İsabe "Ali"yi açıklaması Sevaik, 9. bab, s/121, El- Müracaat, 28-31. mektuplar.
[4]- Gadir, c/l. Bu hadisi 110 sahabeden ve Ehl-i sünnet'in sahih kitaplarından nakletmiştir. Bu olay hakkında hiç kimse, hatta iki şah¬sın dahi ihtilaf etmediğini söylemiştir
[5]- el Mizan, Numune, Durrul mensur, ve Taberi tefsirlerindeki bu ayetin açıklanmasına müracaat edilebilir. el-Müracaat kitabında 39-43. mektuplar
[6]- İbn-i Esakir tarihi c/3, s/42. 205. menakıb Harezmi
[7]- Müstedrek-i Hakim, c/3, s/126.
[8]- Durrul mensur c/6, s/589
[9]- Sahihi Müslim, c/7, s/123.
[10]- Sahihi Müslim, c/5, s/268.