İmam Bakır (as)”ın Kültürel Mirası
Şianıh fıkhî ve tefsiri kaynaklarını gözden geçirmekle şianın fıkhî, ahlakî ve tefsiri rivayetlerinden büyük bir bölümünün İmam Bakır (a.s.)'dan nakledilmiş olduğu kolaylıkla anlaşıla¬bilir. İmam Bakır (a.s.)'dan rivayet edilen fıkhî meseleleri açıklamak. Kur'an ayetlerini ve onların şa'nı nüzulünü (iniş nedenini) izah etmek hususundaki pek çok hadisler "Vesail-uş şia'da" ve Allame Bahrani'nin yazmış olduğu "el-Bürhan" ve Muhakkik Feyz Kaşani'nin yazdığı "Safi" gibi tefsir kitapla¬rında toplanmıştır.
Bunlara ilaveten Emir-ul Müminin (a.s.) ve Srffin savaşı hakkında fazla bir miktarda tarihî hadisler de İmam Bakır (a.s.)'dan nakledilmiştir[1]. Aynı seki ahlakî konular hususun¬da pek ihtivalı ve inci gibi cümleler de o hazretten nakledil¬miştir. Bu cümleler kısa olmalarına rağmen son derece güzel ve imamın masumluk ruhundan ve batını kemallarından kay¬naklanmıştır. Ebu Zühre bu hususda şöyle yazıyor:
"O hazret. Kur'an müfessiri ve İslam fıkhını açıklayan bi¬riydi. Emirlerin ve nehylerin felsefesini idrak ediyor ve onun nihai hedefini anlıyordu."[2]
Ve imamın düşünceleri ve ahlakî-ictimaî sözleri hususun¬da da şöyle yazıyor:
"İmam nefsani kemallere sahip olduğundan, kalbinin ay¬dınlığından ve anlayış gücünden dolayı Allah onun dilinden çok ilginç ve anlamlı cümleler anlattı. Bireysel ve toplumsal ahlakla ilgili o hazretten öyle sözler rivayet edilmiş ki, eğer onlar tanzim edilir, düzenlenirse ahlak hususunda değerli ve çok yönlü bir metod meydana gelir."
"İmamın ahlaki-ilmî derslerinin bir örneği onun mu¬kaddes görünmekle muhalefet etmesidir. İmam amelen, bü¬tün dünya nimetlerini terketmenin İslamî takva ve zühd ol¬duğunu sanan kimselerin görüşüne karşı çıkıyordu. Hakem b. Üyeyne şöyle diyor:
"Bir gün Ebu Cafer (a.s.)'in huzuruna varıp kendisini süslenmiş bir evde gördüm. Renkli bir gömlek giymiş ve onun üzerine de rengârenk bir melefe çekmişler ve melefe-nin rengi omuzlarına çıkmıştı. Evi ve onun süsleniş tarzını seyrettiğim sırada o hazret bana hitaben şöyle buyurdu: "Bu ev hakkında ne düşünüyorsun?" Ben de siz bu durumda ol¬duğunuza göre ne diyebilirim ki? Ama bizim aramızda bu işi gençler yapar" dedim. İmam "Ey Hakem! Allah'ın halk için izin verdiği süsleri ve helal nzıklannı kim haram etmiştir; bu
gördüklerin Allah'ın halk için helal kıldığı şeylerdendir ve bu gördüğün oda da yeni evlendiğim karımın odasıdır. benim odamı kendin de tanıyorsun" buyurdu."[3]
Bazıları daha iyi,yaşamanın faaliyet nişanesi olan geçin¬mek için telaş etmenin doğru olmadığını sanıyorlardı. İmam Bakır (a.s.)'in dönemindeki Kur'an hafızlarından biri olan Mu¬hammet b. Münkedir o hazreti methederek şöyle diyor:
Ona nasihat etmek istiyordum ama o bana nasihat etti. Bunun nasıl olduğunu sordular. Dedi: Bir gün Medine'den dışarı çıktığımda Muhammed b. Ali b. Hüseyn (a.s)'i, şişman olmasına rağmen iki siyah köleyle birlikte çölde çalıştığını gö¬rünce kendi kendime şöyle dedim:
Subhanellah! Kureyş kabilesinden yaşlı biri bu saatte, böyle bir durumda dünya uğrunda nasıl çalışabilir? Ona nasi¬hat etmeliyim diyerekten yanına gidip şöyle dedim:
Allah korusun seni; olduğun bu durumda ecelin gelecek olursa ne yapacağını hiç düşündün mü? "Olduğum bu du¬rumda ecelim gelirse Allah'a itaat ettiğim halde dünyadan göçmüş olurum.
Çünkü ben, çalışmakla kendimi ye ailemi sana ve halka muhtaç olmaktan koruyorum. Allah'a isyan et¬tiğim bir halde ecelimin gelmesinden korkarım" buyurdu 'Ey Rasulullah (s.a.a.)'ın evladı doğru buyurdun, ben sana nasi¬hat etmek istiyordum ama sen bana nasihat ettin" dedim.[4]
İmam Bakır, (a.s.) bilhassa tefsir hususunda çok meşhurdur. Ehl-i sünnet arasında da o hazretten tefsir hak¬kında pek çok hadisler rivayet etmişler. Bu nedenle onun ilmî şahsiyeti hakkında şöyle demişler:
İmam Hasan ve Hüseyin (a:s.)'in evlatlarından hiç biri onun kadar tefsir, kelam, fetva, ahkam, helal ve haram husu¬sunda hadis buyurmamıştır.
Malik b. A'yan Cahani bir şiirinde İmam Bâkır'ı şöyle metheylemiştir:
"Eğer halk Kur'an Kimlerini öğrenmeyi istiyorlarsa Kureyş’in buna sahip olduklarını bilmelidirler. Eğer Rasulullah (s.a.a)'ın kızının oğlu (İmam Bakır (a.s.) Kur'an ilimleri hakkında konuşmaya baslarsa bir çok ilim dallarını ortaya çıkarır.[5]
İmam Bakır (a.s.) "Kelam" ilmi konuları hakkında da Emir-ül Müminin (a.s.)'in Tevhit ve -Allah'ın sıfatlanyla[6] ilgili hutbelerini rivayet etmiştir. Aynı şekilde şia ile Ehl-i beyt arasındaki ihtilaflı olan bir çok zarif "kelam" ilmi konu-açıklamıştır. Bu rivayetlerin büyük bir bölümü "Usul-u fi"de görülmektedir.
İbn-ün Nadim "el-Fihrist" kitabında bir tefsir kitabını îm Bakır (a.s.)'a isnat etmiş ve onu Eb-ul Çarûd Ziyad b. Münzir’in, imamdan naklettiğini söylemiştir[7]
İmam Bakır (a.s.)'ın yılmak bilmeyen fâaliyetleri ve on¬an sonra da İmam Sadık (a.s.)'ın telaşları, şia fıkhınırr Ra-sululullah (s.a.a.)'ın hadislerine. Ethar imamtarın kalplerine olan gaybî ilham ve yardımlara dayanarak ehl-i sünnetten ve.. daha çabuk tedvin devresine girmesine neden oldu. Öyle ki mustafa Abdur Razzak bu hususda şöyle yazıyor:
"Şia fıkhının diğer islami fırkalardan daha çabuk tedvin Uyunduğunu kabul etmek akla daha uygundur. Çünkü onların, darının masum olmalarına veya masumluğa benzer bir anaya inanmaları, onların hüküm ve fetvalarının izleyicileri 'tarafından tedvin edilmesini gerektiriyor."[8]
Peygamberin fıkhî mirası masum ehl-i beyt yoluyla doğ¬rudan doğruya bize ulaşmıştır. Ehl-i sünnet, genelde imam Bakır (a. s.)'dan naklettiği hadislerin senedini babasından, o da babasından diyerek Rasulullah (s.a.a)'le sonuçlandırıyor¬lar ama şia, o hazretin ve diğer imamların imamet ve isme¬tine inandığından dolayı, hadisin senedini zikretmeye gerek görmüyor.
İmam Bakır (a.s.)'m kendisinden, senet zikretmeden peygamberden naklettiği hadisler hakkında sorulunca söyle buyurdu:
"Naklettiğim ama senedini söylemediğim hadislerin sene¬di babam Zeyn-ül Abidin (a.s.)'den o da babası Şehid Hüseyn (a.s.)'den p da babası Ali b; Ebi Talib (a.s.)'ten o da Rasulullah (s.a.a.)'tan. o da Cebrail'den ve o da Allah'tandır."[9]
İmam Bakır da (a.s.) diğer şia imamları gibi dini açıdan, ehl-i beytin durumunun önemini açıklamak için tebliği girişim¬lerde bulunuyordu. Bu hususda o hazretten şöyle bir hadis nakledilmiş.
'Rasulullah (s.a.a.)'ın evlatları, ilahî ilimlerin kapıları, Al¬lah'ın rızasına kavuşmanın yolu, cennete davet eden ve halkı ona yönelten kimselerdirler. [10]Yine o hazretten şöyle nakledilmiştir:
Bu evden kaynaklanmayan bir şey iyi bir son bulmaz."[11] Makhul[12] gibi kimseler, Emir-ül Müminin (a.s.)'den bir hadis rivayet ettiklerinde korkularından o hazreti Ebu Zeyneb lakabıyla söyledikleri bir durumda, o imam peygamberin ilim¬lerini, Ali (a.s.)'yi,senet göstererek halka aktarıyorlardı. Buna göre Rasulullah (s.a.a.)'ın hadislerinin tek varisinin şia ol¬duğunu görüyoruz. Bunun nedeni de bu mirasın her birinin Kur'ana dayanmasıdır, fiyle ki İmam Bakır (a.s.) bu hu¬susda şöyle buyurdu:
"Size bir hadis naklettiğimde onun Allah'ın kitabıyla nasıl bağdaştığını benden sorun."[13]
İmam Bakır (a.s.)'ın bu mirası, hadisi yazmamaktan veya diğer nedenlerden dolayı din imha edilmek ve saptırıl¬mak istenirken şianın Kur'an hakkında tahrifata duçar olma¬masına neden oldu.
İmam Bakır (a.s.), çeşitli yollarla Rasu¬lullah (s.a.a.)'ın kendisinden nakledilen "aranızda en iyi ve en doğru hükmeden Ali'dir" hadisine istinat ederek ehl-i sünnet alimlerinden birine Ali (a.s.)'nin adlî hükümlerini kabul ettir¬meye ve onun, başkalarının adlî hükümlerine amel etmenin caiz olduğuna dair olan inancını iptal etmeye çalışıyordu[14].
Aynı şekil de o hazret bazı yerlerde sahabe yoluyla nakledi¬len ilimlerin batıl olduğunu açıkça duyuruyordu. Hatta bir de¬fa ahkamı, islamî ve cahili diye ikiye böldükten sonra şöyle buyurdu:
"Zeyd b. Sabit'in miras hisseleri hakkında cahiliyet ahka¬mına uygun olarak hükmettiğine sizi şahit tutuyorum.'"[15]
————————————————————————————————————————
1) Bakınız: Şeftı-u ftehc-ul Balağa (İbn-i Ebil HadM). c: 2. s: 212-213-229-234-286. c: 3. s: 324. c: 4. s: 106-108-109-110. c: 6. s: 13/Taberi. c: 3. s: 37. c: 5. s: 176-197. izıuddin Batımı.
2) tl-imam-us Sadık (a.s.) (Ebu Zulw«). t. 24.
3) Kafi. c: 6. s: 446/Bihar-ul Envar. c: 46. s: 292.
4) Kafi. C: 5. s: 73. C: 6. s: 446/Tahzib. C: 6. s: 325/el-Fusûl-ul Mu-himme. s 213/Bihar-ul Envar. c: 46. s: 292/Tahzib-ut Tahzib. c: 9. s: 352.
5) el-İthaf bi-Hubb-il Eşraf, s: 144/Keşf-ul Gumme. c: 2. s: 123/Undet-ul Metalib (ibn-i Anbet), s195: el-Fuzûlül Muhimme. s: 210-211/Siyer-ul, Nubela. c: 4, s: 404/Nut-ul absar (Şablenci). s: 143
6) el-imam-ul Bakır (el-kuraşi), c: 1. s: 190.
7) Bakınız: Ta'sis-uş şia li-ulum-il İslam s327/eb-il carüd’un Kumminin tefsirinde yazılı olan tefsiri Ancak Eb-il Carud’in tefsir yöntemi araştırmacılar tarafından eleştirilmiştir. Ez-Zariet Eb-il Carüd’un tefsiri isminin altında
8) Tamhid-un li-Tarih- il Fıkh-il İslamı s. 203.
9) el-Emali (Şeyh Müfid), s: 42/A'lam-ul Vera (Tabersi), s: 264.
10) Tefsir-i Ayyaşı, c: 1. s: 86/Vesail-u» Şia. c: 18. t: 9.
11) İhtisas, s: 31.
12) İbn-i Ebil Hadid onun Emir-ül Müminin (a.s.) e buğzedenlerden olduğunu söylemiştir. "el-İhtisas"ın dipnotu, s: 128.
13) el-Mizan. c: 3. s: 176 "Kafi'den naklen.
14) Tahzib (Tûsi). c: 6. s: 220-221/Furû'-u Kafi (Küleyni) c: 7. 408/Vesail-uş-Şia. c: 18, s: 8-9.
15) Furfi'-u Kafi (Kuleyni) c: 7.«: 407/Tahzib. c: 6. s: 217.