İmam Cafer Sadık’ın (as) İlmi
Ehl-i Beyt mektebinin önde gelen kelâmcılarından olan Şeyh Müfit (r.a) diyor ki: İmam Bâkır (a.s)"ın vefatından sonra, çocukları arasından İmam Sadık (a.s) imamet makamına ulaştı. İmam Sadık (a.s), ister Şia, ister Sünnî toplumu nezdinde kardeşleri arasında fazilet ve ilim bakımından en iyi, en tanınmış ve en seçkin olanıydı. İmam Sadık (a.s)"dan naklen bütün İslâm âlemine yayılan ilim ve irfan, İmam"ın kardeşlerinin hiçbirinden nakledilmemiştir. Çeşitli görüş ve meşreplere sahip olan hadis bilginleri, İmam"dan ilim istifade eden kimselerin isimlerini kaydederken aşağı yukarı dört bin kişinin adını kendi kitaplarında nakletmişlerdir.
İmam Sadık’ın (as) yüceliğine dair çok sayıda kanıt mevcuttur. Tüm şia ve sünni alimleri bunu kabul etmektedir. Büyük alimler ve fakihler Hazretlerinin ilmi azameti karşısında saygıyla eğilerek ilmi üstünlüğünü övmüşlerdir.
Hanefi mezhebinin ünlü lideri “Ebu Hanife”: Ben Cafer b. Muhammed (İmam Sadık)’den daha bilginini görmedim, diyordu.[1]
Yine diyordu ki: “Mansur” (Devaneki); “Cafer b. Muhammed”(İmam Sadık)’i ihzar ettiğinde beni çağırıp: Halk Cafer b. Muhammed’e hayrandır, onu altetmek için bir takım zor meseleler düşün, dedi. Ben kırk tane zor mesele hazırladım. Mansur “Hayre-Hıyre”de olduğu bir gün beni ihzar etti. Meclisine girdiğimde Cafer b. Muhammed’in Mansur’un sağında oturduğunu gördüm. Onu gördüğümde azamet ve ululuğu beni öyle etkiledi ki, Mansur’u gördüğüm de hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştım. Selam verdim, Mansur’un işaretiyle oturdum. Mansur, (İmam) Cafer’e dönerek: Bu Ebu Hanife ‘dir, dedi. Onu tanıyorum, diye cevapladı (İmam Sadık). Sonra Mansur bana dönerek: Ey Ebu Hanife! Meselelerini Ebu Abdullah (Cafer b. Muhammed) ‘a sorabilirsin, dedi. Ben meselelerimi birer birer sormaya başladım. Sorduğum her mesele hakkında: Bu konuda sizin inancınız şudur, Medinelilerin inancı şöyledir ve bizim inancımız böyledir, buyuruyordu. Bazı konularda bizimle, bazı konularda Medinelilerle aynı görüş sergiliyordu. Böylece kırk meselenin tamamını sordum hepsini de yanıtladı. Konuşmasının bu noktasında Ebu Hanife, İmam Sadık (a.s)’ı işaret ederek: O; halkın en bilgini, fetvalarda ve fıkhi meselelerde halkın ihtilafını en iyi bilen kişidir, dedi.[2] >>>>
Maliki Mezhebi’nin lideri “Malik” diyor ki: Bir süre Cafer b. Muhammed’in yanına gidip geliyordum. Yanına her gittiğimde; onu ya namaz kılıyor, ya oruç tutuyor veya Kurân okuyor, görüyordum. Abdestsiz hadis söylediğini hiç görmedim.[3] İlim, ibadet ve takvada Cafer b. Muhammed’den daha üstününü hiç bir göz görmemiş, hiç bir kulak duymamıştır. Ve hiç bir beşer böyle birisini hatırlayamaz.[4]
“Şeyh Müfid”bu konuda şöyle yazıyor: Ondan o kadar çok ilim nakledilmiştir ki, bütün halkın dilinde söylenir olmuş, ünü her yere yayılmıştır. Aile efradının hiç birisinden ondan nakledildiği kadar ilim ve bilgi nakledilmemiştir.[5]
İbni Hacer Haytemi yazıyor ki: Ondan o kadar çok ilim nakledilmiştir ki; bütün herkesin virdi olmuş ünü herkese yayılmıştı. Yahya b. Saîd, ibni Carih, Malik, Süfyan-ı Sevrî, Süfyan b. Uyayne, Ebu Hanife, Şo’be ve Eyyüb Sicistani gibi meşhur (Hadis ve fıkıh) alimleri ondan (İmam Sadıktan) bir çok rivayet nakletmişlerdir.[6]
Üçüncü asrın ünlü alimlerinden “Ebu Behr Cahiz” diyor ki: Cafer b. Muhammed’in ilmi ve bilgisi bütün dünyayı doldurmuştur. Ebu Hanife ve Süfyan-ı Sevri’nin onun öğrencisi oldukları söyleniyor ve bu ikisinin onun öğrencilerinden olması ilmi yüceliğini isbat etme hususunda yeterlidir.[7]
“Seyyid Emir Ali”, Emevi hilafeti döneminde ortaya çıkan mezhebi fırkalar ve felsefi eğilimlere değinerek şöyle yazıyor:
Dini görüşler ve fetvalar sadece seyyidler ve Fatimi şahsiyetler nezdinde felsefi renk edinmişti. O dönemde ilim yayılmaya başlamış, tartışma ve araştırma ruhu harekete geçirmiş, tüm toplantılarda felsefi konuşmalar, tartışmalar revaç kazanmıştı. İtiraf etmek gerekir ki; bu fikir hareketinin öncülüğünüde Medine’de çiçek açmaya başlayan ilmi havza üstlenmişti. Bu havzayı Ebu Talib oğlu Ali torunlarından “Sadık” lakabıyla anılan İmam Cafer kurmuştu. O, faal bir araştırmacı ve büyük bir düşünürdü. O dönemin tüm bilimlerini en iyi bilen biriydi ve İslam’da temel felsefi okullarını ilk kuran odur.
Onun ders toplantılarına, sadece; sonraları fıkhi mezhepler kuran kimseler katılmıyordu, uzak illerden, filozoflar ve felsefe öğrencileri de bu derslere katılıyordu. “Basra” felsefe okulunun kurucusu “Hasan Basri”, Mu’tezile mezhebi kurucusu “Vasıl b. Âta”da İmam Sadık (a.s)’ın öğrencilerinden olup onun ilmi pınarlardan, kana kana sîrab olmuşlardır.[8
Ünlü tarihçi “İbni Hallikan” da şöyle yazıyor:
O (İmam Sadık), İmamiye mezhebinin on iki imamından biri olup Peygamber (s.a.a) ailesinin büyüklerindendir. Sözlerinin dürüstlüğü, doğruluğu sebebiyle kendisine “Sadık”diyorlardı. Onun fazilet ve ululuğu açıklamaya gerek duyulmayacak kadar meşhurdur. Ebu Musa, Cabir b. Hayyan Tarsusî onun talebesiydi: Cabir, bin yapraktan (iki bin sahife) ve beş yüz risaleden oluşan ve tümüyle Cafer Sadık’ın öğrettiklerini içeren bir kitap yazmıştır.[9]
—————————————————————————————-
[1] Tezkiretü’l-Hifaz, Muhammed Şemseddin Zehebi, Beyrut Baskısı, C.1, S.166.
[2] Beharü’l-Envar, Meclisi, C.47, S.217 – el-İmamü’s-Sadık ve’l-Mezahibü’l-Erbaa Esed Haydar, Beyrut 2. Baskısı, C.4, S.335.
[3] Tehzib et-Tehzib, İbni Hacer Askalani, Beyrut 1. Baskı, C.1, S.88.
[4] Esed Haydar, aynı kaynak, C.1, S.53.
[5] el-İrşad, orijinal metni, S. 270, Türkçe Tercümesi, S.323.
[6] es-Sevaikü’l-Muhrika, Kahire 2. Baskı, S.201.
[7] Esed Haydar, aynı kaynak, C.1, S.55.
[8] Muhtasari-l Tarihi’l-Arab, Âfif el-Baalbekki, Beyrut 2. Baskı, 1967, S.193.
[9] Vefiyatü’l-A’yan, Tahkik; Dr. İhsan Abbas, C.1, S.327.
12 İmam (Sire-i Pişvayan) / Mehdi Pişvai