İnsanları amelinizle davet edin, dilinizle davet etmeyin. Bihâru’l-Envâr, C. 5, s. 198, 19. rivayet. İmam Cafer-i Sadık (a.s)

İmam Hasan Hazretlerinin Devri

İmam Hasan Hazretlerinin Devri

Hicretin 40. Yılında hz.Hasan imamet makamına geçmiş ve peygamber efendimizin vasiyet ettiği üzere müslümanlara halife olmuştu.

Mümin olan müslümanlar ona hemen beyat etmiş ve onu hz.Ali’nin yerine önder olarak kabullenmişlerdi.Hz.Hasan ilk olarak valileri tayin edip gidecekleri yerlere gönderir.(1)

Hz.Hasan halkı , Muaviye’ye karşı savaşmak için çağrıda bulunur.Hz.Hasan’ın bütün çağrılarına ve haberlerine rağmen çok az sayıdaasker toplanır.Kufe ehli hz.Ali’ye vefa göstermediği gibi hz.Hasan’a da vefasız davranmıştı.Hz.Hasan toplumun bu durumundan dolayı müteessir olur.

Toplumun içinde bazıları yalnız dilleri ile hz.Hasan’ı destekliyorlardı.Hz.Hasan toplumun çoğunluk olarak samimi olmadığını ve Muaviye’nin vaad ettiği mal ve mülke rağbet gösterdiklerini biliyordu.Hz.Hasan kurmuş olduğu ordu merkez çadırında iken eşyaları yağmalanır ve hatta üzerinde oturduğu halı bile altından alınır.

Hz.Hasan bu durum karşısında tek çekindiği nokta samimi olan şiasının (taraftarlarının) sonu ne olacağıydı.Hz.Hasan ona sadık kalan samimi taraftarlarını Muaviye’ye karşı koruyabilmek için bir girisimde bulunmasını düsünmüstü.

Hz.Hasan , samimi olmayan taratar olarak görünen insanların hemen Muaviye’nin tarafına geçeceklerini ve bu durumda ancak ona samimi kalan taraftarlarının tehlike altında kalacaklarını iyi biliyordu.

Durum içler acısıydı , Hz.Hasan ve Ehli Beyt hariç hiç kimse Muaviye’nin onların üzerine galip gelmesi ile onun ne yapmayı tasarladığınım düşünemiyordu.(2) Toplum bu kadar vefasızlık ile yetinmedi , bazıları Muaviye’nin casusları tarafından tesvik edilerek hz.Hasan’ı öldürmeye kalkıştılar.

Hz.Hasan topluma namaz kıldırmak için çıktığında üzerine zırh giyerek çıkıyordu.Bir münafık kişi hz.Hasan’ı bacağından bıcaklamıştı.Durumburaya kadar varmıştı.(3)

Hz.Hasan,Muaviye’nin İrak’a geçmemesi için onu durduracak öncü bir ordu göndermişti.Bu ordunun başında öz akrabası Abbas’ın oğlu Ubeydullah vardı.

Muaviye,Ubeydullah’a bol para vaad ederek onu tarafına çekmeyi başarır.Ubeydullah ordunun komutanı olarak askerlerin haberi olmadan geceleyin akrabaları ve yakın adamları ile Muaviye’nin tarafına geçer.

Irak’ta belli basla kabileler de Muaviye’ye haber gönderip kendilerinin onun tarafından olduklarını beyan ederler.Hz.Hasan olanları bildiğinde bu ihanetin neticesini hemen düşünmüştü.Hz.Hasan’a sadık kalanların başında hz.Kays ibin Sa’d vardı.(4)

 

Muaviye’nin Ehli Beyt dostlarına eziyeti , zulmü ve düşmanlığı tehlikeli bir boyut aldığında hz.Hasan onunla barış anlasması yapmaya karar verir.Hz.Hasan bu anlaşma ile samimi olan taraftarlarını (şiasını) korumayı amaçlamıştı.Nitekim Sıffin savaşına hz.Ali ile katılan kabileleri ve insanların isimlerini Muaviye yazdırmıştı.Böylece Muaviye kimi cezalandıracağını iyi biliyordu.Hz.Hasan ,Muaviye’nin listesinde olan insanların kanlarını dökülmekten korumak için bu anlaşmaya girmişti.(5)

Hz.Hasan , Muaviye ile şartlı bir anlaşma yapmıştı.Anlaşmanın şartları şunlardı :

– Muaviye ve adamları hz.Ali’yi , Ehli Beytin geri kalan efradını ve onların şialarını (taraftarlarını) camilerde sövmeyecek ve lanet etmiyecek.

– Cemel ve Sıffin savaşlarında hz.Ali’nin tarafından savaşa katılıp şehid düşen kişilerin evlatlarına geçim için aylık bağlanacak.

– Hz.Ali’nin şiası (taraftarları) takibe uğrayıp öldürülmeyecek.

– Muaviye’nin ölümünden sonra hz.Hasan tekrar halifelik makamına geçecek.

– Hz.Hasan , Muaviye’yi ”müminlerin emiri ” (iman edenlerin başkanı) olarak kabul etmeyecek…

Bu ana şartlar üzere anlaşma yapılır.Hz.Hasan’ın bu anlaşmayı yapmasından dolayı onu kötüleyen insanlar çıkar.Hz.Hasan bu insanlara hitaben şöyle buyurur: ” Allah’ın yaratmış olduğu insanların üzerine benim O’nun hucceti ve zikri olduğumu bilmiyor musunuz ?! Babam dan sonra bütün müslümanların üzerine onların imamları olduğumu bilmiyor musunuz ?! Allah’ın elçisinin hakkında : Hasan ve Hüseyin iki imamdır , ayakta olsalar veya otursalar ikisi de imamdır ! diye buyurduğu kisi ben değil miyim ?!”‌

Hz.Hasan’ı dinleyenler dediler ki : ” Evet , sensin !”‌ Hz.Hasan bunun üzerine şöyle devam buyurdu : ” Bu durumda otursam da ayakta olsam da imam benim ! Muaviye ile anlaşma yapmamın sebebi tıpkı Peygamberin (saa) Mekke ehli ve geri kalan müşrik kabileler ile Hudeybiye anlaşmasını yapmasının sebebi gibidir.Peygamberin zamanında ona karşı duranların durumu kafir olmaları ile sabitti.Şimdi onunla anlaşma yaptığım Muaviye ise Kuran’ın tevil hükmü ile kafir olduğu sabittir.Ben, şanı yüce olan Allah tarafından tayin edilen imamım , Muaviye ile anlaşmaya girmiş olmam beni esas makamım olan imamlıktan aşağı almaz ! Benim bu anlaşma ile kasdettiğim hikmet gizli kalmıştır ! Hani Hızır aleyhisselam gemiyi batırdığında, çocuğu öldürdüğünde ve duvarı ördüğünde bu yaptıkları Musa aleyhisselamı kızdırmıştı.Çünkü Hızır aleyhisselamın yaptıklarının hikmeti Musa aleyhisselama gizli kalmıştı.Ta ki Hızır aleyhisselam yaptıklarının hikmetini Musa aleyhisselama anlatana kadar !Musa aleyhisselam , Hızır aleyhisselamın yaptıklarının hikmetini anladığında rıza göstermişti.

Sizlerde cehaletinizden dolayı Muaviye ile yapmış olduğum anlaşmanın hikmetini bilmiyorsunuz ! Sayet bu anlaşmayı Muaviye ile yapmamış olsaydım yer yüzünde hiç bir şiamız (taraftarımız) kalmazdı !!!”‌ (6)

Hz.Hasan bu anlaşmasını Muaviye ile yaparak kendisinin samimi taraftarlarını (şiasını) Muaviye’nin takibinden korumuştu.Hz.Hasan , Muaviye ile anlaşmayı yaptıktan sonra halka hitaben şöyle buyurdu : ” Ey insanlar ! Muaviye , benim kendisini halifelik makamına uygun gördüğümü iddia ederek sizleri aldatmak istiyor ! Muaviye aynı zamanda benim halifelik makamının ehli olmadığımı iddia ederek sizleri çelmek istiyor ! Muaviye yalan söylüyor ! Allah’ın kitabında ve peygamberin buyurmuş olduğu kelamında sabit olduğu gibi şu anda insanların üzerine emir sahibi olabilecek tek kişi benim !!! Allah’a yemin ederim ki şayet toplum bana beyat edip ve gerektiği gibi yardımcı olsaydı gökten ve yerden bütün mevcut olan nimetlere nail olacaklardı !!! Sen de ey Muaviye , toplum bana itaat etmiş olsaydın asla bu makama rağbet gösteremezdin !!! Allah’ın elçisi , Allah’ın hayır duası onun ve Ehli Beytinin üzerine olsun , şöyle buyurmuştu: Bir ümmet , içinde en bilgini olana değilde başkasına beyat ederse o ümmet aşağı düsmeye mahkum olur ve buzağa ibadet eden ümmetin durumuna düşer !!! Bildiğiniz gibi zamanında İsrail oğulları Harun aleyhisselamı terk edip buzağa yönlenmişlerdi.İsrail oğulları Harun’un Musa’nın halifesi olduğunu iyi biliyorlardı.Bu ümmette , Allah’ın elçisinin Ali hakkında : Sen benden Harun’un Musa’ya olan menzilindesin ancak benden sonra peygamber yoktur ! buyurduğunu iyi bildiği halde Ali’yi terkedip baskalarına uymuştu.Allah’ın elçisi Mekke’den Medine’ye göçene kadar kavmini ancak Allah’a ibadet etmeleri için çağırıda bulunmuştu ! Şayet Allah’ın elçisi Mekke’de ona yardımcı olabilecek bir toplum bulsaydı asla Medine’ye hicret etmezdi ! Bende bana yardımcı olabilecek bir toplum bulmuş olsaydım asla Muaviye ile anlaşmaya girmezdim !!! Harun aleyhisselam kendi ümmeti tarafından zamanında terk edildiğinde kendisini koruyabilmek için Allah’a sığınmıştı ! Aksi takdirde Harun ve Ehli Beytini yok ederlerdi.Ben ve babam da aynı duruma geldik ! Ümmet bizi terk edip baskalarına uyduğunda yardımcı bulamadığımız için bizlerde kendimizi Allah’ın koruması altına verdik ! Bu durum tarihte bir biri ardında takip edilmiş ve bir sünnet haline gelmiştir.Her vasiyet edilen imama (halifeye) itaat edilmemiştir !!! Ey insanlar , dünyanın her tarafına bakıp arastırsanız benden ve kardeşim Hüseyin’den başka peygamber evladı (zürriyeti) bulamazsınız !!!”‌ (7)

Muaviye bütün bu sözleri dinledikten sonra hz.Hasan’ı halkın huzurunda küçük düşürmek için girişimde bulunur.Muaviye , hz.Hasan’ın kendisini toplumun huzurunda medhetmesini ister.Hz.Hasan , Muaviye’nin bu isteğine karsı Allah’ı hamd ettikten sonra şöyle söze başlar : ” Beni tanıyan tanır, beni tanımıyana kendimi tanıtmak istiyorum ! Ben , Rasulallah’ın oğlu Hasan’ım !Ben, müjdeleyenin ve Allah’ın azabıyla korkutanın (peygamberin) oğluyum ! Ben, peygamberlik vazifesi ile seçilmişin oğluyum ! Ben, meleklerin duaları ile zikettiği kişinin oğluyum ! Ben, ümmetin onunla şereflendiği kişinin oğluyum ! Ben, Cebrail aleyhisselamın Allah tarafından ona elçi olarak gönderilmiş olduğunun oğluyum ! Ben, bütün insanlara rahmet olarak gönderilenin oğluyum !!!”‌ … Muaviye bunları duyduğunda içindeki hasedi ve düşmanlığını gizleyemeden şöyle dedi : ” Ey Hasan ! Sen bize hurmanın nasıl olgunlaştığını anlat !!!”‌

 

Hz.Hasan sonra sözüne şöyle devam eder : ” Ben, duası kabul edilenin oğluyum ! Ben, Mi’raç’ta Rabbine karşı yüz yüze gelenin oğluyum ! Ben, itaat edilen şefaatçinin oğluyum ! Ben, Mekke ve Mina’nın oğluyum ! Ben, Kureyş’in kerhende olsa ona boyun ediği kişinin oğluyum ! Ben, ona uyanları mutlu edenin oğluyum ! Ben, ona karşı çıkanları küçük düşüren kişinin oğluyum ! Ben, ona yeryüzünün mescit ve teharet kılınan kişinin oğluyum ! Ben, ona göklerin haberlerinin getirildiği kişinin oğluyum ! Ben, Allah’ın onlardan her türlü pisliği giderdiği ve tertemiz kıldığı kişinin oğluyum !!!”‌ Muaviye bunları duyduğunda dayanmayıp dedi ki : ” Ey Hasan ! Zanederim ki , nefsin seni halifelik makamına çekiyor !!! ” Hz.Hasan buyurdu ki : ” Vay haline olsun ey Muaviye ! Allah’ın elçisinin yolunda giden ve Allah’ın istediğine itaat eden kişi hak halifedir ! Ömrüme yemin olsun ki biz Ehli Beyt , hidayetin bayrağı ve takvanın mesalesiyiz ! Sen ise ey Muaviye , sünneti yok eden, sapıklığı dine getiren ve Allah’ın dinini oyuncak haline çeviren kişisin ..!”‌(8)

Muaviye, hz.Hasan ile barış anlaşmasını yaptıktan sonra Kufe şehrine girip orada halktan kendisi için beyat alır.Muaviye Kufe’de bir kaç gün içinde kendisine beyati alıp itaat edildiğini gördüğünde halkı mescitte topladı.Hz.Hasan’ın hazır olduğu halde Muaviye minbere çıkıp hz.Ali’yi ve hz.Hasan’ı söver.Hz.Hüseyin’de orada hazır idi.Hz.Hüseyin , Muaviye’nin sözlerini duyduğunda ayağa kalkıp ona cevap vermek istediğinde hz.Hasan ona mani olur.

Hz.Hasan kendisi ayağa kalkarak şöyle buyurdu : ” Ey Ali’yi zikreden kişi ! Ben Hasan’ım , Ali’de babamdır.Sen ise Muaviye’sin baban da Sahr’dır (Ebu Sufyan’dır) !Benim annem Fatime’dir , senin annen ise Hindtir !Benim dedem Rasulallah’tır (saa.) senin deden ise Harb’tır ! Benim ninem Hadice’dir , senin ninen ise Kuteyle’dir ! İkimizin geçmişleri arasında iyilik ile anılmayanların ve ikimizin geçmişleri arasında küfre ve nifakta önde olanların üzerine Allah’ın laneti olsun !!!”‌ Mescidin içinde

bulunan bazı kişiler yüksek sesle şöyle nida ettiler : ” Amin , amin !!!”‌ (9) Hz.Hasan’ın bu laneti elbette Muaviye ve geçmişlerine samil olmuştur. Muaviye bir müddet sonra Medine’ye gider.Hz.Hasan ve Ehli Beyti’de Medine’ye geri dönmüşlerdi.Muaviye orada hz.Ebu Talib’in oğlu hz.Cafer et- Tayyar’ın oğlu Abdullah’ı görür.Muaviye Abdullah’a hitaben şöyle konuşur :

” Senin , Hasan ve Hüseyin’e karşı gösterdiğin hürmet ve tazime karşı şaşıyorum ! Halbuki onlar senden daha değerli değillerdir ! Onların babası Ali senin baban Cafer’den daha değerli değildir !Onların annesi Fatime Rasulallah’ın kızı olmasaydı senin annen Esma bint ‘Umeys’in ondan geri durmadığını söylerdim !”‌ Hz.Abdullah Muaviye’nin söylediklerine kızarak şöyle cevap verir : ” Ey Muaviye ! Sen , Hasan’ı , Hüseyin’i annelireni ve babalarını iyi tanırsın ! Allah’a yemin olsun ki Hasan ve Hüseyin benden

daha hayırlıdırlar ! Onların babaları benim babamdan ve anneleri benim annemden daha hayırlıdırlar ! Rasulallah’ın (saa) onların hakkında buyurmuş olduklarını ben iyice aklımda tutmuşumdur !!!”‌

 

Muaviye bu konuşmayı yaptığında hz.Hasan, hz.Hüseyin ve Abdullah ibin Abbas’ın kardeşi Fadl ibin Abbas ordaydılar..Muaviye hz.Abdullah’ın söylediklerini duyduğunda şöyle dedi : ” Hasan ve Hüseyin hakkında peygamberden duyduklarını anlatta biz de duyalım ! Allah’a yemin olsun ki sen bu hususta yalancı değilsin!”‌ Hz.Abdullah ibin Cafer bunun üzerine şöyle buyurdu : ” Ey Muaviye ! Benim sana anlatacaklarım senin bildiklerinden daha ağırdır !!!”‌ Muaviye dedi ki : ” Senin anlatacakların Uhud ve Hira dağlarından daha ağır olsada ne olacak !? Meclisimizde Şam ehlinden biri olmadığı müddetçe senin anlatıkların bana zarar veremez ! Allah sizin basınız olan Ali’yi öldürdükten sonra etrafınızdakiler sizlerden ayrılıp dağılmışlardır. Aynı zamanda emir sahipliği elimize geçtiğine göre sizin söyleyecekleriniz bana asla zarar veremez !!!”‌

Bunun üzerine hz.Abdullah ibin Cafer şöyle buyurdu : ”Ben , Rasulallah’ın şöyle buyurduğunu duydum : Ben bütün müminlerin üzerine emir sahibiyim ! Ben her kimin üzerine emir sahibi isem bu hazır olan kardeşim Ali’de o kişinin üzerine emir sahibidir !!! Rasulallah bunu buyurduğunda evin içinde Hasan, Hüseyin , Umm Seleme’nin oğlu Ömer , Zeyd’in oğlu Usame , Fatime, Umm Eymen , Ebu Zerr , Mikdad ve Zubeyr ibin ‘Avvam bulunuyordu ! Rasullallah bunları buyurduğunda elini Ali’nin üzerine koyarak üç kere tekrarlamıştı ! Daha sonra Rasulallah bizlere kendisinden sonra gelecek Ehli Beytinden olan oniki imamın isimlerini birer birer saydı ! Rasulallah bizlere Ehli Beytinden gelecek oniki imamı tanıttıktan sonra bize hitaben şöyle buyurdu : Benden sonra ümmetimin basına benim saydıklarımdan baska imamlar gelecektir ki hepsi sapıklık içinde olacak ve ümmeti sapıklığa götüreceklerdir ! Bu sapık imamlardan onu Emevi ve geri kalan ikisi de Kureyş’ten dir !!! Rasulallah bizlere bu sapık olan imamların yapacakları bütün kötülükleri birer birer anlattı.Rasulallah bizlere doğru yoldan şaşacak olan bu oniki imamın isimlerini birer birer saydı ve bildirdi, kendileri bu kisilerdir : Ebu Bekr ibin Ebi Kuhafe , Ömer ibin Hattab , Osman ibin ‘Affan , Muaviye , Muaviye’nin oğlu Yezid, ‘As ın oğlu Hakem ve Hakem’in zürriyetinden gelen altı kişi daha !”‌ Muaviye , hz Abdullah’ın dediklerini duyduğunda şöyle konuştu : ” Senin dediğin hak ise o zaman ben ve benden önceki üçü (Ebu Bekr, Ömer ve Osman) hepimiz mahvolduk demektir !!! Onları ve beni kabul eden ümmetin bütün fertleride mahvolmuştur ! Siz Ehli Beyt ve şianız (taraftarlarınız) hariç bütün eshab, muhacir, ansar ve onlardan sonra gelen tabiinlerde mahvolmuşlardır !!!”‌

Hz.Abdullah ibin Cafer dedi ki : ”Allah’a yemin olsun ki sana anlattıklarım benim Rasulallah’tan duymuş olduğum hak sözlerinden başka bir şey değildir !!!”‌ Orada hazır olanların hepsi hz.Abdullah’ın doğruyu söylediğine dair sahidlik ederler.Muaviye Umm Seleme’nin oğlunu ve Usame’yi yanına çağırtarak Abdullah’ın anlatıklarının doğru olup olmadığını sorduğunda onlarda bunu kendilerinnide Rasulallah’tan duyduklarını ve hak olduğunu sahidlik ederler.(10)

 

Muaviye, hz.Hasan’dan kurtulabilmek için onu öldürmeye karar verir.Muaviye hz.Hasan ile yapmış olduğu barış anlaşmasını dışarıya karşı zedelemeden onu öldürtmek istiyordu.Bu işi yapabilmesi için yardımcı olabilecek kişileri aramıştı.Muaviye yapmak istediği bu iş için hz.Hasan’ın hanımı Cu’de nin elverişli olduğunu görmüş ve onu kandırmayı başarmıştı.Muaviye Cu’de ye vaatlerde bulunarak hz.Hasan’ı zehirleyerek öldürmesi için ikna eder.Cu’de hz.Hasan’a içeceğine zehir katarak şehit düşmesine sebep olur.İmam-ı Hasan hazretleri hicretin 49. Yılında Muaviye’nin isteği üzere şehit edilir.(11)

Muaviye hz.Hasan ile yapmış olduğu anlaşmaya göre kendisinin ölümünden sonra halifelik makamının resmiyetini hz.Hasan’a bırakacaktı.Muaviye bu şarttan kurtulabilmek için hz.Hasan’ı ortadan kaldırmanın kendisi için en uygunu olacağını düşünmüştü.Nitekim Muaviye hayatında oğlu Yezid için halktan halifelik için beyat almıştı.Muaviye halifelik makamını bir saltanat olarak kendi zürriyetine ve toplumuna bırakmak istedi.Muaviye hz.Hasan’I zehirlemesi için Cu’de ye mükafat vaadinde bulunmuştu.Tarihçilerin zikrettiklerine göre Cu’de nin hz.Hasan’ı zehirlemesi için üç noktadan etkilenmişti :

– Muaviye , hz.Hasan’ı zehirlemesi için Cu’de ye para ve mülk vaad etti.

– Cu’de hz.Hasan’ı zehirletip öldürürse Muaviye onu oğlu Yezid ile evlendireceğini vaad etmesi.

– Cu’de nin babası Es’as ibin Kays hz.Ali’ye düşmanlık besleyen kişilerdendi.Kızı Cu’de babasının düşmanlığını hz.Hasan’a göstererek intikam almıştı. Gerçektende Sıffin savaşında Es’as ibin Kays hz.Ali’ye en büyük ihaneti yapanlardan biriydi.Muaviye bu düşmanlığı bilip onun kızı olan Cu’de yi bu şeytani işi yapmaya ikna etmiş olabilir.(12)

Muaviye hz.Hasan’ın ölüm haberini aldığında şükür secdesi ederek etrafındakiler ile tekbir getirir.(13)

Muaviye hz.Hasan’ın ölümüne çok sevinmiş ve oğlu Yezid’in halifelik makamına çıkabilmesi için hiç bir engelin kalmadığını düşünmüştü.Hz.Hasan vefat etmeden önce cenazesinin nerede defnedileciği hususunda kardeşi hz.Hüseyin’e vasiyet etmişti. Hz.Hasan vefat etmeden önce Ehli Beytini ve en yakın eshabını etrafına toplayarak kendisinden sonra imam ve halife olarak hz.Hüseyin’i onlara vasiyet eder.Hz.Hasan cenazesinin dedesi peygamber efendimizin mezarı yanında defnedilmesini istemişti. Hz.Hasan olabilecekleri göz önünde bulundurmuş gibi hz.Hüseyin’e şöyle buyurmuştu : “ Cenazemin dedimin kabri yanında defnedilmesine karşı çıkılırsa sakın zor kullanarak bunu yapmaya kalkışmayın !!!”‌

 


 

(1) Ebu Mihnef Lut ibin Yahya ” Tarih ”

İbin Sehraasub ” Menakib ”

Seyh Sa’id Ali el-Kummi ” El-Kifaye ”

Ravendi ” El-Haraic ”

Mecliysi ” Bihar ” …

(2) Seyyid el-Murtada ” Tenzih’ul-Enbiya ”

İbin Cevziy ” Tezkire ”

İbin Sa’d ” Tabakaat ”

Ebul-Ferec el-İsfahani ” Maktel et-Talibiyyin ”

İbin Ebil-Hadid ” Serh ”

Seyh Mufid ” El-İrsaad ”

İbin Sehraasub ” Menakib ”

Ravendi ” El-Haraic ”

Mecliysi ” Bihar ”

(3) İbin Ebil-Hadid ” Serh ”

Seyh Mufid ” El-İrsaad ”

Ravendi ” El-Haraic ”

Seyh Saduk ” ‘Allel es-Serai’ ”

Mecliysi ” Bihar ” …

(4) Ebu Ferec el-İsfahani ” Makatil et-Talibiyyin ”

İbin Ebil-Hadid ” Serh ”

Seyh et-Tusi ” Amaal ”

Tabressi ” El-İhticaac ”

İrbili ” Kesf el-Ğumme ”

Kessi ” Rical ” ; Mecliysi ” Bihar ” …

(5) Tabressi ” El-İhticaac ”Seyh Saduk ” ‘Alel es-Serai’ ”Deylemi ” A’lam ed-Din İbin Esir ” Usud’ul-Ğaabe ” İbin Cevziy ” Tezkire ” Seyh Mufid ” El-İhtisaas ” ” El-İrsaad”‌ Kessi ” Ricaal ” Kuleyni ” El-Kaafi ” Ebi Nu’aym el-İsfahani ” Hilyet’ul-Evliya”‌ İbin Ebil-Hadid ” Serh ” Seyyid Murtada ” Tenzih el-Enbiya ” Ebu Ferec el-İsfahani ” Makatil et-Talibiyyin ” İbin Sehraasub ” Menakib ” Ravendi ” El-Haraic ”

Seyh Saduk ” İkmal ed-Din ” Mecliysi ” Bihar ” …

(6) Muhammed ibin Bahr es-Seybani ”El-Furuk”‌ Tabaressi ”El-İhticaac”‌ Seyh Saduk ”İkmal ed-Din”‌ Mecliysi ”Bihar”‌ …

(7) Suleym ibin Kays ” Kitabı Suleym ” ; Radiyeddin el-Hilli ” ‘Aded el-Kaviy ” ;Tabressi ” El-İhticaac ” ; Seyyid Murtada ” Tenziyh el-Enbiya ” ; Seyh Mufid” El-İrsaad ” (kısmen) ; İbin Sehraasub ” Menakib ” (kısmen) ; Seyh et-Tusi” Amaal ” (kısmen) ; İrbili ” Kesf el-Ğumme ” (kısmen) ; Mecliysi ” Bihar ”

(8) Harrani ” Tuhaf-ul ‘Ukul ” Ravendi ” El-Haraic ” Mecliysi ” Bihar ” …

(9) Şeyh Mufid ” El-İrsaad ” ; Ebul-Ferec el-İsfahani ” Makatil et-Talibiyyin ” ;

Seyyid Murtada ” Tenzih’ul-Enbiya ” ; İbin Ebil-Hadid ” Şerh ” ; Tabressi ” Elİhticaac

” ; Mecliysi ” Bihar ” …

(10) Suleym ibin Kays ”Kitabu Suleym ” Kuleyni ”Kaafi ”œ Tabressi ”İhticaac ” Mecliysi ”œ Bihar ”œ …

(11) Şeyh et-Tusi “ Tehziyb “ İbin Sehraasub “ Menakib “ İbn’ul-Esir “ Usud’ul-Ğaabe “ Ebu Nu’aym el-İsfahani “ Hilyet’ul-Evliya “ (kısmen) Şeyh Sa’id Ali el-Kummi “ El-Kifaya “ Huseyn ibin ‘Abdelvahhab “ ‘Uyun el-Mu’cizaat “ Kuleyni “ Kaafi “ İbun Ebil-Hadid “ Serh “ Ebu Ferec “ Makatil et-Talibiyyin “ Tabressi “ El-İhticaac “ İbin ‘Abdel-Berr “ El-İstiy’aab “ Mes’udi “ Muruc ez-Zeheb “ (kısmen) Şeyh Saduk “ Amaal “ Mecliysi “ Bihar “ …

(12) Ebul-Ferec el-İsfahani “ Makatil et-Talibiyyin “ ; Huseyn ibin ‘Abdelvehhab

“ ‘Uyun el-Mu’cizaat “ ; Kuleyni “ Kaafi “ ; Tabressi “ El-İhticaac “ ; İbin

 ‘Abdelbirr “ El-İstiy’aab “ ; Ravendi “ Haraic “ ; Seyh Mufid “ El-İrsaad “ ;

İbin Sehraasub “ Menakib “ ; Mecliysi “ Bihar “ …

(13) Zamahseri “ Rebi’ul-Ebraar “ İbin ‘Abdrabbih “ ‘Akd el-Feriyd “ İbin Sehraasub “ Menakib “ Mecliysi “ Bihar “ …