İsrafta bir hayır yoktur, hayırlı işlerde ise israf yoktur. el-Bihar, 77/165/2 Hz. Muhammed (s.a.a)

İyi Ve Kötü Kadınlar

İyi Ve Kötü Kadınlar

 

İyi Kadınlar ve Özellikleri

Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor:İnsanların mutluluklarından birisi de kendine uygun, iyi huylu bir eşinin olmasıdır. [1]

Her erkek evlenmeyi arzu ettiğinde, hayatta mutlu olabilmek için, aile yuvası kurup, hayatın temel taşını atarken, kendini mesut edecek hayırlı ve uğurlu bir eş ararken çok dikkatli olması, İslâmî esaslara ve dinî ölçülere göre hareket etmesi, kendi mizacına, tabiatına, ahlâkına ve yaşayışına uygun olanı seçmesi lazımdır.

Allah'a tüm kalbiyle inanmış mümin bir genç, şüphesiz evlenmek istediği vakit, kendine iyi ve mümin bir kadın arayacaktır. Zira erkek, iyi ve aynı zamanda itaatkâr bir kadına muhtaçtır. Ancak hayatında ilk defa kız beğeneceğinden bazen nasıl bir yol izleyeceğini ve evlilik öncesi ve sonrası onlarda hangi özellikleri araması gerekeceğini bilemez. Evlenme çağındaki gençlere yardımcı olması gayesiyle bu konuda Resul-i Ekrem (s.a.a)'in çeşitli hadislerinden aldığımız, kadında olması gereken özellikleri sıralamağa çalışacağız:

1- Çocuk doğurabilen (kısır olmayan) kadınlar.

2- Muhabbetli, sıcak kanlı kadınlar.

3- Haysiyet ve şeref sahibi kadınlar.

4- Namuslu ve şahsiyetli kadınlar.

5- Kendi ailesi içerisinde sevilen, saygıdeğer.

6- Eşinin karşısında mütevazı ve yalnız onun için süslenen kadınlar.

7- Namusunu aziz bilip başkalarına karşı koruyan kadınlar.

8- Kocasına karşı itaatkâr olan kadınlar.

9- Dindar, iyi ahlâklı, takva sahibi olanlar.

Resul-i Ekrem (s.a.a) bu mevzuda yine şöyle buyurmaktadır:

Kadınlarınızın en iyileri seyyideler (imamların mübarek soylarından olan kadınlar) ve Kureyş'ten olanlardır. Çünkü onlar kocalarına karşı ağırbaşlı, hoş davranışlı ve çocuklarına karşı ise pek şefkatlidirler. (Ve yine) evlilik hayatında kocalarına itaatkâr ve yabancılara karşı namuslarına düşkün olurlar. [2]

Merhum Şeyh Hürr-i Amilî (r.a) mezkur hadisle birlikte daha birçok hadise dayanarak; "Kureyş kadınları ve seyyidelerle evlenmek müstehaptır." şeklinde buyuruyor.

Güzel sıfatlı kadınların en iyi özelliklerinden biri de kocalarına karşı anlayışlı olmakla birlikte dünyevi olsun, uhrevi olsun maddî ve manevî açılardan onlara destek olmaları, yanında yer almalarıdır.Başka bir deyişle, koca için gölge olanlar en iyi özelliklere sahiptirler. Şöyle ki, güneşin kavurucu sıcağı altında çalışmakta olan bir çiftçiyi düşününüz. Hararetin ve işin verdiği yorgunlukla bir müddet sonra dinlenmek üzere kendine bir gölgelik arayacaktır. Amaç, o gölge sayesinde rahatlamak, yorgunluğunu gidermek ve böylece işe kaldığı yerden dinamik bir şekilde tekrar devam etmektir. İşte kadınlar da kocaları için böyle bir özelliğe sahip olmalıdırlar. Yorgun eşleri için bir gölgelik, üzgünken ferahlatıcı, dertliyken tam bir dert ortağı olmalıdırlar.

Yine kocalarını kırmayanlar, ona karşı duydukları sevgi ve muhabbeti sözde ve harekette açıkça gösterenler, ister cinsel istek açıdan olsun, ister başka açıdan olsun kocasının tüm isteklerini yerine getirenler övgüyle söz edilmesi gereken güzel sıfatlı kadınlardandır. İmam Ali (a.s) iyi sıfatlı kadınları şu hadisiyle açıklamaktadır:

1- Mehiri az olan.

2- İyi davranışlı.

3- Her an kocası için hazır bulunan.

4- Eşi rahatsız olduğunda onun rızasını kazanmadan uyumayan.

5- Kocasının gıyabında kendini (namusunu) koruyan kadınlar, en iyi kadınlardır… [3]

 Yine Resul-i Ekrem (s.a.a) bir başka hadisinde şöyle buyurmuştur:

Kime dört haslet verilmişse, dünya ve ahiret hayrı ona verilmiş, dünya ve ahiretten nasibini almıştır: Onu yüce Allah'ın haram kıldığı şeylerden koruyacak takva, halkla iyi geçinebileceğini sağlayacak güzel ahlâk, cahilin bilgisizliğini giderebilecek yumuşaklık ve hilim, dünyevî ve uhrevî işlerde kocasına yardımcı olan salih bir eşin olması. [4]

 İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle nakletmiştir:

Birisi Peygamber'den evlenmek için izin istedi. Peygamber, eğer dindar kadınla evleneceksen olur… diye cevap verdi. [5]

 Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) da; "Lâyık bir eş, erkeğin huzura ve gönül rahatlığına kavuşmasında yardımcı olan önemli vesilelerden biridir." diye buyurmuştur. [6]

 Urvet'ul-Vuska kitabında şöyle geçer:İslâm dininde asil, esmer, kumral, iri gözlü, hoş kokulu, güler yüzlü, uzun saçlı, salih ve aynı zamanda anne ve babası toplumda iyi tanınan kızlarla evlenmek müstehaptır. Soysuz (zinadan doğan, zina zade) ve asil olmayanlarla evlenmek mekruhtur. [7]

Yine vasıflar hususunda Vesail'uş-Şia kitabının sahibi merhum şeyh Hürr-i Amili şöyle demişlerdir:(İslâm dinince) Güler yüzlü ve uzun saçlı kızlarla evlenmek önerilmiştir. [8]

 Peygamber efendimiz de vasıflar hususunda; "Yeşil ve açık mavi gözlülerle evleniniz, zira onlar hayırlı ve bereketlidirler" şeklinde buyurmuştur. [9]

Cabir b. Abdullah Ensarî Resul-i Ekrem (s.a.a)'den naklen şöyle der: Resul-i Ekrem, "İyi kadınlar, şöyle olmalıdır." diye buyurdu:

1- Kendini iyi evlâtlar doğurmaya hazırlamalı.

2- Şefkatli olmalı.

3- Namus ve iffetini korumalı.

4- Akrabaları arasında saygıdeğer, muhterem bir zat olmalı.

5- Kocasına karşı alçak gönüllü olmalı.

6- Kendini (yalnız) kocası için süsleyip (yalnız) ona sunmalı.

7- Kendini namahremlere karşı korumalı ve giyimine dikkat etmeli.

8- Kocasının sözüne itaatsizlik etmemeli.

9- Cinsel ilişkilerde kocasının isteğini yerine getirmeli.

10- Kocasına aşırı derecede (taparcasına) bağlı olmamalıdır. (Yani İslâmî ölçüler dahilinde itaat etmelidir. İslâm'ın hilâfına olan davranışları da red etmesini bilmelidir). [10]

İmam Cafer Sadık (a.s) İbrahim Korhi'ye hitaben şöyle buyurmuşlardı:

Evlenmeye mecbur olduğunda seçeceğin kızın özellikleri şöyle olmalıdır:

1- Asil bir aileden.

2- İyi ahlâklı.

3- Çocuk sahibi olmaya hazırlıklı.

4- Eşine dünya ve ahiret işlerinde yardımcı olabilecek özellikte olmasına dikkat et. Öyleyse güzelliği olmayan, kocasına yardım etmeyen, kısır (çocuk doğuramayan), sesini yükselten, başkalarının ayıbını gözetleyen, eşinden beklentisi çok olup zor işleri kocasına yükleyen kadınlardan sakın (onlarla evlenme). [11]

Bazı rivayetlere göre de kadının güzel kokması ve güzel yemekler pişirebilmesi iyi sıfatlardan sayılmıştır.

Şimdiye kadar hadislerden, ayetlerden ve Ehlibeyt mektebinde pek yüce yeri olan değerli ulemaların sözlerinden iktibas yapacak olursak, kadında olması ve aranması gereken özellik ve sıfatları şöyle sıralamak mümkündür:

1- Dindar

2- İyi ahlâklı

3- Güzel

4- (Gerekmediği müddetçe) evden fazla dışarıya çıkmayan, evdeki vazifeleriyle ilgilenen.

5- Çok konuşmayan (dedikodu, gevezelik, gıybet vb. şeylerden beri olan).

6- Kocasına (Allah'a itaat ettiği müddetçe) bağlı olup onun mutluluğu için çaba gösterenler.

7- Eşinin namusuna (dolayısıyla kendi namusuna) karşı iffetli olanlar.

8- Çarşı, pazar vb. yerler gibi erkeklerin yoğun olduğu kalabalık yerlerden çekinen, böyle yerlerden herhangi bir yere gitmek kastıyla dahi olsa kalabalık yerlerden geçmeyen, namahreme karşı İslâmî tesettüre riayet edenler.

9- Yabancılara sesini duyurmaktan kaçınan, zorunlu olduğu hâlde sesinin tonunu değiştirerek (kalınca) konuşanlar.

10- Kocasının yanında dahi olsa yabancılarla alış veriş etmekten kaçınanlar.

11- Ailesi için edindiği hedef ve fikirleri, kendisi için edinmiş olduğu hedef ve fikirlere mukaddem kılanlar.

12- Temizliğe özen gösterenler.

13- Her an kendisini Allah için kocasına adayanlar, onun için hazır bulunanlar.

14- Kocasına karşı iyi bir eş, çocukları için de örnek bir öğretmen olup, onlara yönelik ağza alınmayacak lâubali söz ve hareketlerden kaçınanlar.

15- Güzellik ve üstünlüklerinden dolayı kibirlenmeyenler.

16- Güzel sıfatları dolayısıyla kocalarına karşı övünmeyenler.

17- Eşinin yokluğunda onun için hasret çekenler, varlığında, yokken duyduğu üzüntüyü dile getirenler ve onun varlığıyla hasret giderenler.

18- Kocasına yük veya başka bir deyimle ayak bağı olmayanlar.

19- Kocasının ölümünden dört ay on gün geçmeden süslenmeyenler.

 Resul-i Ekrem (s.a.a) son hususla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:Kadınların ölen bir kimseye üç günden fazla yas tutmaları caiz değildir. Yalnız kocalarının ölümünde dört ay, on gün yas tutmalıdırlar.  

Kadının güzellik ve iyi sıfatlardan dolayı kocasına karşı övünmemesi ve kendini üstün görmemesi hususunda şu ibret verici hikâyeye dikkat ediniz:

 Arabistan'ın kızgın çöllerinden birinde ilerliyordum. Büyükçe bir çadıra rastladım. İçerisinde çok güzel bir kadın ve pek de çirkin bir erkek vardı. Evli oldukları mâlumdu. Bir ara merak edip kadına; "Böyle çirkin bir erkekle evlenmeyi nasıl kabul ettiniz?" diye sordum. "Sus." dedi. "Çirkin dediğin bu insan, belki Allah katında bizden daha hayırlıdır; belki de yüce Allah, onun sadece imanı ve iyiliğinden ötürü, beni ona hediye etmiştir. Veyahut da ben, manevî yönden Allah katında alçağımdır; dolayısıyla yüce Allah akıbetimin hayırlı olması için beni bu erkeğe nasip etmiş de olabilir. O hâlde, Allah'ın hayrım için rıza gösterdiği bu zatı beğenmemek haddime mi düşmüştür?"

 Kötü Sıfatlı Kadınlar

 Ahlaklı ve dindar olmayıp ama zahirde çok güzel olan kadın veya kızlar, genelde kendilerini beğenen, mağrur, eşinin sözünü kulak ardı eden, kocasına hükmetmek isteyen ve her istediğini elde etmeyi amaçlayan, anlaşılması güç kimselerdir. Bu gibi tipler, aile içerisindeki kendi davranış ve hareketlerini beğenir, diğer aile fertlerininkileriyse küçümser ve onları aşağılar. İşin kötü tarafıysa böyle kadınların, her türlü nefsani isteklere karşı boyun eğen, eğlence düşkünü kimseler oluşudur. Güzelliklerinin verdiği gurur ve kibirle kocalarının yokluğunda, akla gelmeyecek şeyler yapmaları mümkündür. Kocalarında bulamadıkları özellikleri onlara kazandırmak yerine bunu, başka erkeklerde ararlar. Kendileri gibi dünyayı sadece eğlence merkezi olarak bilen birini bulunca da iş pek kötü sonuçlar doğuracak kadar ciddiyet kazanır.

Resul-i Ekrem (s.a.a) bu konuda şöyle buyuruyor:

Kötü kadınlar, kendi ailesi içinde sevilip sayılmayan, kocasına karşı alçak gönüllü olmayan, kısır olup çocuk doğuramayan (kabilelerden olan), kin güden, günahlara aldırış etmeyen, kocasından kaçan, eşinin gıyabında kendisini süsleyen ve kocasına karşı itaatsizlik gösteren ve kocasından hiçbir mazereti kabul etmeyen kadınlardır. [12]

 Dinî çerçeve dahilinde ahlâk üstadları kadınların altı özelliği üzerinde durmuşlar ve bu özelliklere sahip kadınlarla evlenmenin iyi ve hayırlı olmayacağı kanısına varmışlardır. Buna göre sıralanan altı özellik şunlardır.

1- Ennane, yani hasta olmadığı hâlde hasta hareketleri yaparak iş yapmayan kadınlar.

2- Mennane, yani kocasını ev işlerinde minnet edecek dereceye getiren kadınlar.

3- Hennane, yani dul olup ta yeni kocasının yanında eski kocasını daha çok anan, ona ve ondan olan çocuğuna daha fazla ilgi gösteren kadınlar.

4- Heddake, yani her gördüğüne sahip olmak isteyip de eşini zor durumda bırakan kadınlar.

5- Berrake, yani bol süslenip bol yemek yiyen ve yalnızlıktan hoşlanan kadınlar.

6- Şeddake, yani çok konuşan, geveze kadınlar.

 Yüce Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de buyurduğu ayet gereğince, kötü kadınlar iyi erkeklere ve kötü erkeklerde iyi kadınlara layık değillerdir. Zira, toplum içerisinde kötü şahsiyetler dışlandığı gibi, iyi bir toplumu en üst düzeylere getirebilecek iyi fertlerin yanında bulunan şahıslar, ya onları kendi gibi edip kendilerine çekecekler ya da böylelikle toplumun gitgide gerilemesine ve hatta düzensiz, yıkık bir ortamın meydana gelmesine vesile olacaklardır. Bu da hem toplum hem de toplumu oluşturan fertler için pek büyük bir afet demektir. Hüseyin b. Beşşar-i Vasitî İmam Rıza (a.s)'dan şöyle nakleder:

 Bir mektup aracılığıyla İmam'a; "Ailem akrabalarımızdan kötü ahlâklı birisiyle beni evlendirmek istiyor, bu konuda sizin fikriniz nedir?" diye sordum. Hazret; "Eğer kötü ahlâklıysa onunla evlenme." diye cevap gönderdi. [13

      Araplarca meşhur Esmeî adlı şair bu konuda gördüğü bir olayı şöyle anlatır:

Mekke'de, sırtında yaşlı bir adam yüklü, yabancı bir çehreyle karşılaştım. Ona; "Sırtındaki senin baban mıdır yoksa büyük baban mı?" diye sordum. Derin bir ah çekerek şöyle cevap verdi: "Ne babam, ne de büyük babamdır. Sırtımda gördüğün şu zavallı benim oğlumdur." dedi. Şaşırdım, böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini sordum. "Oğlum, kötü huylu ve rezil karısı yüzünden bu duruma düştü." diye cevap verdi. [14]

Yukarıdaki olay her ne kadar inanılmaz görülse de gerçektir. Zira gerçekten de dert ve keder insanın yaşlanmasında yer alan en önemli etkenlerdendir.

Resul-i Ekrem (s.a.a) bu konuda şöyle buyurmuştur:Hüzün ve keder yaşlılığın yarısını doğurur.

 İşte bu vesileyle gençlere hitaben şunu söylememiz gerekecektir ki: Şüphesiz insan hayatında pek mühim yeri olan eşi seçerken, bunları da göz önüne getiriniz. Aksi tak-dirde bu duruma düşmemek insanın kendi elinde değildir.

İmam Sadık (a.s); "Müminin en şiddetli ve vurucu düşmanı kötü eştir."  diye buyurmuştur.[15]

İmam Ali (a.s) da bu konuda şöyle buyurmuştur:En kötü kadınlar, kocalarının cinsel isteklerine karşı itaatsizlik gösterenlerdir. [16]

Resul-i Ekrem (s.a.a) de bir keresinde halka yönelik şöyle buyurdu:"Ey halk, çöplüğe benzer yerlerde yeşeren kimselerden uzak durun." Sonra halk, "Çöplükte yeşeren kimlerdir?" diye sorunca da; "Onlar kötü ailelerde yetiştirilen güzel kızlardır." şeklinde cevap verdiler. [17]

 Ehlibeyt'ten elimize ulaşan hadislerden, cahil kadınlarla evlenmenin iyi olmadığı anlaşılmaktadır. Bu konuda İmam Cafer Sadık (a.s) Hz. Ali (a.s)'dan şöyle nakletmiştir:Cahil eşlerle evlenmeyiniz. Zira onunla edilen sohbet bela, ondan olan çocuksa hayırsızdır." [18]

 Şimdiye kadar okuduğunuz tüm bu sıfatlar, kadının ruhuna yerleşen sıfatlardan kaynaklanır. İnsanların bu tür hareket ve eylemlerinin kaynağı, ruhsal niteliklerdir.

 Kötü ruhî sıfatlardan biri de aşırı kıskançlıktır. Kıskançlık duygusu her insanda vardır. Yani doğaldır. Ancak bir de her insanda olmayan, haset ve kin cinsine kaçan bir tür kıskançlık vardır. İşte insanda olmaması gerekende bu tür kıskançlıktır. Bir yuvanın huzur ve rahatlığı için huzur bozucu bu özelliğin orada doğuşu bir nevi afet veya beladır. Bu özellik, insanı büyük günahlara iten etkenlerin başında gelir.

——————————————————————————————————————-

[1]- Furu-u Kafi, c.5, s.327.

 [2]- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl: 1, b:8, h:.3.

 [3]- Furu-u Kafi, c.5, s.385.

 [4]- Bihar'ul-Envar, c.100, Ebvab'un-Nikâh,b:2, h:38, s.237.

 [5]- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl:1, b:9, h:1.

 [6]- Müstedrek'ul-Vesail'uş-Şia, c.14, s.172.

 [7]- Urvet'ul-Vuska, c.2, s.199, tercemesi.

 [8]- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl: 1, b:21.

 [9]- Furu-u Kâfi: c.5, s.335.

 [10]- Furu-u Kâfi: c.5, s.324 ve Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl: 1, b: 6, h: 2.

 [11]- Furu-u Kâfi, c.5, s.323.

[12]- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl:1, b:7, h:1.

 [13]- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl:1, b: 30, h: 1.

 [14]- Gülzar-ı Necefî, s.23.

 [15]- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl:1, b: 4, h:4.

 [16]- Gurar'ul-Hikem, s. 433.

 [17]- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl: 1, b:7, h: 7.

 [18]- Urvet'ul-Vuska, c.2, s.799.