Kim gözünü (günaha-namahreme) kapatırsa, gönlünü rahatlatmış olur. (Ğurerü’l-Hikem, Hadis: 9122) İmam Ali (a.s)

Kur’an Okumanın Önemi

Kur’an Okumanın Önemi

 

 Zikrin canlı örneklerinden biri olan Kur’an okuma, büyük bir öneme sahiptir. Zikir ve Kur’an, insana öyle bir güç verir ki, insan bu güç sayesinde günaha düşmez. İnsanın kemal ve olgunluk yönünde ilerleyebilmesi için erdemleri kuşanması gerektiği gibi, ruhunu kötü huylardan arındırması da kaçınılmazdır. İşte bu bağlamda zikir ve Kur’an çok uygun bir etkendir.Yüce İslam Peygamberi (s.a.a), Ebuzer-i Gifari’ye hitab ettiği bir hadisinde, Kur’an okumayı ve yüce Allah’ı anmayı tavsiye ederek şöyle buyurmaktadır:Ebuzer şöyle rivayet etmektedir: “Allah Resulünden (s.a.a), bana tavsiyede bulunmasını istedim. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a) buyurdu: "Allah’tan sakınmayı sana tavsiye ederim; çünkü Allah’tan sakınma, her şeyin başıdır."Daha fazla tavsiyede bulunmasını istedim. Allah Resulü (s.a.a) buyurdu: Çokca Kur’an oku ve Allah’ı zikret.Yine tavsiye etmesini istedim; ve Allah Resulü (s.a.a) buyurdu: "Uzun süreli susmaları seçmelisin."Başka tavsiyelerini istedim ve buyurdu: "Çok gülmekten sakın."Yine tavsiye istedim ve buyurdu: "Yoksulları sevmeli ve onlarla haşır-neşir olmalısın.Yine tavsiye etmesini istedim ve buyurdu: "Hakkı söyle, her ne kadar acı da olsa."Yine tavsiyede bulunmasını isteyince Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: "Allah yolunda (olduğun sürece) hiçbir kınayıcının kınamasından korkma.” Allah Resulü (s.a.a) bu yüce irfani reçetede bazı kilit noktaları Ebuzer’e tavsiye etmektedir:
1-Takva edinme (Allah’tan sakınma)
2-Kur’an okuma ve Allah’ı zikretme
3-Uzun süreli suskunluk
4-Gülmeyi azaltma
5-Yoksulları sevme ve onlarla birlikte olma
6-Hakkı söylemek ve hakka uymak
7-Allah yolunda, düşüncesiz insanların kınmasından korkmamak [Bildiğiniz üzere bu reçetenin her bir maddesi, hacimli bir kitap konusunu teşkil etmektedir.]
   Kur’an okumanın öneminden dolayı namaz farz kılınmıştır. Gerçekte namazın farz oluş nedenlerinden biri, Kur’an’ın korunması ve okunmasıdır; Kur’an okumanın faydaları da namazın kılınmasıyla gerçekleşmiş olur.Bu bağlamda İmam Rıza’dan (a.s) rivayet edilen bir hadis şöyledir:  “İnsanların namazda Kur’an okumaya emrolunmalarının nedeni Kur’an’ın terkedilmemesi, unutulmaması, zayi edilmemesi, korunması ve meçhul kalmamasıdır. Namazın sadece Hamd (Fatiha) sûresiyle başlamasının nedeni de Hamd (Fatiha) sûresindeki hayır ve hikmetin hiçbir sûrede ve hiçbir sözde mevcut olmayışıdır. Çünkü yüce Allah’ın ‘el-hamdu lillah’ buyruğu, kulları üzerine farz kıldığı şükrün yerine getirilişini ifade etmektedir. ‘Rabb’il alemîn’; Allah’ı birleme ve övgüdür ve O’ndan başka yaratıcı ve malik olmadığını ikrardır.‘Er-Rahman’ir Rahîm’; yüce Allah’ın bütün varlıklara (bahşettiği) nimetleri hatırlatmaktadır.‘Malik-i yevm’id din’; yeniden dirilişi, hesaba çekilişi ve yüce Allah’ın hem dünya ve hem de ahiretin maliki olduğunu kabullenmedir.‘İyyake ne’budu’; hem Allah’a rağbet ve yakınlığı, hem de amellerin sadece Allah için olması gerektiğini ifade etmektedir.‘İyyake nesteîn’; ibadette başarıyı, ilahi nimet ve yardımların idamesini talep etmektir.‘İhdine’s sirat’el musteqim’; dinî hidayet, ilahi halata tutunma ve alemlerin Rabbini daha çok tanıma dileğidir.‘Sirat’ellezine en’amte aleyhim’; hem istek ve dileğe vurgudur, hem de yüce Allah tarafından evliyalara verilen nimetlerin anılışıdır ve aynı zamanda da o nimetlere duyulan rağbeti gösterir.‘Ğayr’il meğdubi aleyhim’; Allah’ı, emir ve yasaklarını hafifseyen inatçı kafirler zümresinde olmaktan Allah’a sığınmaktır.‘Ve le’d dâllîn’; bilinçsizce Allah’ın yolundan sapan ve iyi iş yaptığını zannedenlerden olmamak üzre Allah’a dayanmak ve tevekkül etmektir.Böylece Hamd (Fatiha) sûresi, hiçbir sûre ve kelamın içermediği dünya ve ahiret hayır ve hikmetlerini içermektedir.” Bu hadis-i şerif üzerinde yoğunlaşmak ve bazı noktalara değinmek gerekir:
   1-İmam Rıza’nın (a.s) ‘Bismillahirrahmanirrahim’ hakkında her hangi bir şey buyurmamasının nedeni, ‘Bismillahirrahmanirrahim’ cümlesinin her sûrede var oluşudur; her ne kadar her sûredeki ‘Bismillahirrahmanirrahim’ başlı başına bir ayettir ve kendine has bir manası vardır.
   2-Bu hadisin Hamd (Fatiha) sûresine getirdiği yorum itibariyle bu sûre, şu konuları içermektedir: Şükür, tevhid inancı, Allah’ın rab oluşu ve malikiyeti, yüce Allah’ın Rahmanî ve Rahimî nimetinin anılışı, ölüm sonrası dirilişe ve hesaba ikrar, yüce Allah’a yakın olma istek ve rağbeti, yalnız Allah için amel etme, ibadette başarıyı ve dinî hidayeti yüce Allah’tan dileme, Allah katından evliyalara verilen nimetlerin anılışı ve bu nimetlere duyulan meyil ve rağbet, sapıkların yol-yordamından sakınma.
   3-İmam Cafer-i Sadık (a.s), Hamd (Fatiha) sûresinin fazileti hakkında şöyle buyurmuştur: “Hamd sûresi yetmiş defa bir ölüye okunsa ve ölü de ruhunun geri gelmesiyle dirilecek olsa, buna şaşırmamak gerek.” Mufazzal b. Ömer şöyle rivayet etmektedir:
  “İmam Cafer-i Sadık’ın (a.s) huzuruna hasta birini getirdiler. İmam (a.s), hastaya hitapla buyurdu: Rengin neden böyle kaçmış, perişansın?Hasta dedi: Bir aydan beridir ki ateşim var.
İmam (a.s) buyurdu: Gömleğinin düğmelerini aç ve gömleğini başına geçir; ezan ve ikame oku ve yedi defa da Hamd (Fatiha) sûresini oku!Hasta şahıs, İmamın (a.s) buyurduklarını yerine getirdi ve şifa buldu.”
   Amaca ulaşmak ve belaları defetmek için Cumartesi 70, Pazar 60, Pazartesi 50, Salı 40, Çarşamba 30, Perşembe 20 ve Cuma günü ise 10 defa Hamd (Fatiha) sûresi okunur.Hamd (Fatiha) sûresini hatmetmenin bir diğer yolu da şöyledir:
   Cuma gününden başlayarak 41 gün boyunca her gün 41 defa Hamd (Fatiha) sûresi okunur. Hamd sûresinin bitiminden sonra da 13 defa şu dua okunur: “Ya mufettihu fettih, ya muferricu ferric, ya musebbibu sebbib, ya museyyiru yessir, ya musehhilu sehhil, ya mutemmimu temmim.”
   Yüce Peygamberimiz (s.a.a) hem şefaat edicidir ve hem de şikayetçi. Peygamberimiz (s.a.a), Kur’an’ı terkedenlerden ve itina göstermeyenlerden şikayetçi olacaktır. Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “Ve Peygamber, yâ Rabbi dedi, bu kavmim, şu Kur'ân'ı ihmâl etti, terkedilmiş bir hale getirdi.”Ayette geçen “resul” kelimesi ile kastedilen şahıs, yine ayetteki Kur’an kelimesinin varlığı hasebiyle yüce İslam Peygamberidir (s.a.a). Ayet hakkında değinmem gereken bir diğer nokta da, kıyametin gerçekleşmesinin kesin olduğundan dolayı gelecek zaman kipi (yegulu) yerine, geçmiş zaman kipinin (gale) ayette kullanılmış olmasıdır. Bir başka hadis şöyle buyurmaktadır:
   “Kıyamet günü üç grup şikayetçi olacaktır: Bir toplumun içinde yaşayan, ancak ilminden ve amelinden faydalanılmayan alimler; layıkıyla kullanılmayan ve terkedilen camiiler; tilavet edilmeyen Kur’an-ı Kerim.” Aslında bu hadis, çok yüce bir irfanî noktaya temas etmektedir. Bahsi edilen nokta şöyle izah edilebilir:
  Din görüngesinde zaman, mekan ve Kur’an da dahil olmak üzere bütün varlıklar, insanların çoğunda mevcut olmayan masumâne bilinç, algı ve anlama gücüne sahiptirler.
   Bu esas doğrultusunda kıyamet günü zaman, mekan ve Kur’an’ın şahitliği geçerli ve makbuldür. Varlıkların tanıklığının Allah katından kabul edilişi ise, bu varlıkların dünyada olup biten olayları masumâne (hataya düşmeksizin) algıladıklarını kanıtlamaktadır.
   Hem yerde hem gökte olan her zerre
   Seninle konuşur her gün her gece
   Biz duyar, görürüz ve algılarız
   Namahrem sizlerle biz konuşmayız
   Cansızlığa doğru gidecekseniz
   Cansız cana mahrem olamazsınız
   Cansızlıktan cana doğru can olun
   Her zerrenin zikir sesini duyun