Mümin için ölüm, güzel kokulu bir demet gül gibidir. Kenz’ul Ummal, 42136 Hz. Muhammed (s.a.a)

Kur’an’da Hz. Mehdİ (a.s)

Kur’an’da Hz. Mehdİ (a.s)

 

Muhsin Arslan

Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde, yeryüzünde geniş çaplı bir ıslah hareketinin başlayacağı, Allah Teala’nın şeytanın hakimiyetine son verip, onu izleyenlerin iktidarını yıkacağı ve salih kullarını bütün yeryüzüne egemen kılıp, dünyanın yönetimini kendilerine vereceği açıkça bildirilmiştir.

Böylece salih kullar, İslam’ın kanun ve hükümlerini bütün boyutlarıyla eksiksiz olarak uygulayacak, insanoğlunun saadet ve mutluluğunu temin edip yaşamın ana hedefinin gerçekleşmesini sağlayacaklardır.

Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih’in sünnetini ihtiva eden muhtelif mezheplere ait kaynak eserlere müracaat edildiğinde, “Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih’in soyundan olan büyük bir zatın ahir zamanda zuhur edip ortaya çıkacağı, baştan başa zulüm ve kötülükle dolmuş bulunan dünyayı adalet ve iyilikle dolduracağına” dair pek çok sahih ve müte-vatir hadislerin rivayet edilmiş olduğu görülür.

Buna ilaveten, yine İslam alimleri tarafından kaleme alınmış olan yüzlerce eserde de Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih’in mutahhar soyundan gelen büyük bir insanın ahir zamanda zuhur edip ortaya çıkacağını ve o sırada zulümle dolmuş olan yeryüzüne adaleti hakim kılacağı kaydedilmiştir.

Bizzat Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih’en ulaşan sahih ve mütevatir hadislerde onun nesebi ve hasebi, bütün vasıfları, hatta fiziki özellik ve nişaneleri bütün ayrıntılarıyla belirtilmiştir. Bunların en meşhurlarından biri Sünen-i Ebu Davud’da[1] yeralan Ebu Said-i Hudri’nin rivayetidir:

Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurdular: “Mehdi bendendir. Açık alınlı, ince burunludur. Zulüm ve kötülükle dolan yeryüzünü ada-letle dolduracaktır.”

Bu hadisi tanınmış hadisçilerin tamamı rivayet etmiş ve sahih oldu-ğunda ittifak etmişlerdir. Şii Müslümanların kaynak kitapları da aynı hususta Ehl-i Beyt aleyhum’us-selâm imamlarının Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih’ten aktardığı sahih hadislerle doludur. Bunlarda işlenen ortak konu şudur: “O hayattadır, herkes gibi yemek yer, su içer, fakat insanlar onu görmezler, ama o insanları görür, insanların işlerini yoluna koyar, insanlarla Rableri arasında feyz vasıtasıdır o. Eğer o hayatta olmasaydı yeryüzü üzerindeki her şeyi yutuverirdi. Yerle gök, onun sayesinde bakidir.”

İmam Mehdi (a.s) ve Kur’an

Kur’an-ı Kerim ile aşina olan her araştırmacı, Kur’an’ın ilahî hüküm ve esaslarını açıklarken kendine özgü bir yöntem izlediğini, birtakım değişmez prensiplere dayandığını bilir. Bunlardan birkaçını aktarıyoruz.

1-  Bu kitap (Kur’an) belli konularda bir dizi bilgiler içeren salt ilmî ve kanunî bir eser olmayıp, başlı başına hidayet ve yol gösterici bir kitaptır.

2-  Bu kitap, Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih’in bütün zaman ve mekânlar için geçerli olan sürekli bir mucizesidir. Hangi çağda ve hangi düzeyde olursa olsunlar, bu kitap tüm insanlara hitap edici niteliktedir.

3-  Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih’ten ulaşan sahih hadisler ve sünnetinin ortaya koyduğu üzere Hz. Resul-i Ekrem sallâ’llâhu aleyhi ve alih, ilahî hikmetin gerektirdiği üzere insanların Kur’an’ı anlayabilme husu-sunda Ehl-i Beyt aleyhum’us-selâm’a müracaat etmelerini istemiş ve bu hu-susta kimsenin kendisini müstağni görmesini caiz bulmamıştır. Bu nedenledir ki, Kur’an bazı dinî hükümleri genel çerçevesiyle belirt-mekle yetinmiş ve bunlarla ilgili teferruat ve gerekli açıklamaları Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih ve onun Ehl-i Beytine aleyhum’us-selâm bırakmak suretiyle ümmetin Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih ve onun Ehl-i Beytine aleyhum’us-selâm yönelmesini istemiştir. Zira böylece insanlar sapmayacak, şaşkınlık ve gaflet içinde bocalamaktan kurtulacaklardır.

Nitekim Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih şu hadisiyle mezkur gerçeği açıkça beyan etmişlerdir: “Benden sonra aranızda iki değerli ve ağır emanet bırakıyorum; biri Allah’ın kitabı, diğeri de benim soyum olan Ehl-i Beyt’im! Bu ikisine sarılırsanız asla sapmaz, yolunuzu şaşırmazsınız!”

Binaenaleyh, sahih İslamî akidelerin tamamının kökünü Kur’an-ı Kerim’de bulmak mümkündür. Şüphesiz, bu temel İslamî inançlardan biri de, Kur’an-ı Kerim’de birçok ayetde beyan edilmiş bulunan “Meh-deviyet” akidesi, yani Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm’a iman olayıdır.

Bu noktaları göz önünde bulundurarak şimdi Hz. İmam Mehdi aleyhi’s-selâm ve ashabıyla ilgili bazı ayetleri, Hz. Resulullah ve Ehl-i Beyt İmamlarından gelen tefsirleriyle birlikte zikrediyoruz:

1- “Müşrikler istemese de dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak dinle gönderen O’dur.[2]

Şeyh Saduk, Ebu Basir’den şu hadisi rivayet eder:

Hz. İmam Sadık aleyhi’s-selâm bu ayetle ilgili olarak şöyle buyurmuşlardır: “Allah’a andolsun ki, bu ayette zikredilen vaad henüz gerçekleşmiş değildir; Kaim aleyhi’s-selâm zuhur edinceye kadar da bu gerçekleşmeyecektir. Kaim aleyhi’s-selâm zuhur ettiğinde onun kıyam ve zuhurundan rahatsızlık duymayacak olan tek bir kâfir ve müşrik kalmayacaktır. Kâfir veya müşrik olan bir kimse, taşın içine de girecek olsa, o taş dile gelecek ve “Ey mü’min! İçimde bir kâfir var, beni kır ve onu öldür!” diyecektir.”[3]

2- “Müşrikler istemese de dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak dinle gönderen O’dur.[4]

Büyük Şafii alimlerinden Allame Ebu Abdullah Muhammed bin Yusuf Genci “el-Beyan fi-Ahbari Sahib-iz Zaman” adlı kitabının 103. sayfasında şöyle yazıyor: “Said bin Cubeyr, bu ayetten Fatımat-üz Zehra selâm’ullahi aleyha’nın neslinden olan Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm’ın kastedildiğini söylemiştir.”[5]

Yine diğer bir Ehl-i Sünnet alimi de bu ayeti tefsir ederken şöyle demiştir:

Mehdi aleyhi’s-selâm zuhur edince bütün yeryüzünde yaşayanlar ya İslam dinine girecek, ya da cizye vermeyi kabul edecekler.”[6]

3- “Ey İman edenler! İçinizden kim dinden dönerse, Allah (onun yerine), kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı alçakgönüllü, kâfirlere karşıysa güçlü ve onurlu, Allah’ın yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir…[7]

İbn-i Ebi Zeyneb-i Nu’mani olarak tanınan Muhammed bin İbrahim “Gaybet” adlı eserinde Süleyman bin Harun İcli’den şu hadisi rivayet eder:

İmam Sadık aleyhi’s-selâm bu ayetle ilgili olarak şöyle buyurdular: “Şüphesiz, Hz. Mehdi’nin bunu yapacak olan yardımcıları vardır; bütün insanlar ortadan kalkmış olsa bile, Allah Teala onun yardımcılarını getirecektir. Bu ayette sözü edilen topluluk işte onlardır.”

4- “….ve şüphesiz o (Hz. Mehdi’nin kıyamı) kıyametin yaklaştığını bildirir.[8]

Allame Hamzavi “Meşarik-ul Envar fi-Fevzi Ehl-il İtibar” adlı kitabında şöyle yazıyor:

“Mukatil bin Süleyman ve tefsir hususunda ona tabi olan bir grup tefsir yazarları, bu ayetten ahir zamanda zuhur edecek olan Mehdi aleyhi’s-selâm’ın kastedildiği inancındadırlar.”

Yine Ehl-i Sünnet’in geçmiş ve günümüz ulemasından kalabalık bir grup, bu ayet-i kerimenin Hz. İmam Mehdi aleyhi's-selâm hakkında olduğunu belirtmişlerdir. Bu cümleden aşağıda adı geçenleri sayabiliriz.

Kadı Beyzavi (H. 585-691) “Envar-üt Tenzil” adlı kitabında, Şafiî mezhebinden olan Ali bin Burhan-ı Halebi “Siret-ül Halebiyye” adlı kitabının birinci cildinin 226. sayfasında (Mısır bas.), Muhammed b. Ali Sabban “İs’af-ür Rağibin” adlı kitabının 156. sayfasında ve İbn-i Hacer “es-Savaik-ul Muhrika” adlı kitabının 96. sayfasında bu ayetin Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm’a işaret ettiğini belirtmişlerdir. Yine, Zimahşeri “el-Keşşaf” adlı tefsirinde ve “Ruh-ul Beyan” tefsirinin yazarı, mezkur tefsirinde bu ayeti tefsir ederken Hz. İsa aleyhi’s-selâm’ın, İmam’ın (Hz. Mehdi’nin) arkasında namaz kılacağını belirtmişlerdir. Alusi “Ruh-ul Meani” adlı tefsirinin 25. cildinin 95. sayfasında bu ayeti tefsir ederken şöyle diyor: “Meşhur görüşe göre, İsa aleyhi’s-selâm Şam şehrinde halk sabah namazını kılmak isterken inecektir. Bu arada İmam Mehdi aleyhi's-selâm geri çekilecek, fakat İsa aleyhi’s-selâm onu öne geçirip arkasında namaz kılacaktır ve, senin için kamet getirilmiştir, diyecektir.”

5- “….onlar için dünyada aşağılanma ve zillet vardır…[9]

Hafız Muhammed bin Cerir-i Taberi “Cami-ül Beyan” adlı tefsirinin 1. cildinin 501. sayfasında bu ayetin tefsiri ile ilgili olarak aşağıdaki hadisi nakletmiştir:

“Onların (Mesihilerin) aşağılanma ve zilleti, Mehdi aleyhi’s-selâm’ın zuhur ettiği zaman olacaktır. O, Konstantiniye’yi fethedecek ve onları katledecektir. İşte onların dünyadaki aşağılanma ve zilleti budur.”[10]

6- “…Göklerde ve yerde ne varsa, isteyerek ve istemeyerek O’ na teslim olmuştur.[11]

Ayyaşi, kendi senediyle Rifaa bin Musa’dan şöyle aktarır: İmam Sadık aleyhi’s-selâm bu ayete istinad ederek şöyle buyurdular: “Hz. Kaim aleyhi’s-selâm kıyam ve zuhur ettiğinde, “La ilahe illellah, Muhammed’un Resulullah” sesinin yükselmediği bir tek belde kalmayacaktır.”[12]

Ayyaşi, yine kendi senediyle İbn-i Bükeyr’den şöyle aktarır: Allah Teala’nın, “Göklerde ve yeryüzünde ne varsa, istese de istemese de O’ na teslim olmuştur.” buyruğu hakkında İmam Musa Kâzım aleyhi’s-selâm’ dan sorduğumda şöyle buyurdular: “Bu ayet Hz. Mehdi aleyhi's-selâm hakkında nazil olmuştur. Kıyam ettiğinde tüm yeryüzündeki Yahudiler, Hıristiyanlar, sabiiler, zındıklar, mürtetler ve kâfirlere İslam’ı sunacak-tır. Kendi rızasıyla Müslüman olanları namaz, zekat gibi bir Müslümana farz olan amelleri işlemeye mükellef kılacaktır; İslam’ı kabul etmeyenleriyse katledecektir. Artık yeryüzünde “Allah birdir!” demeyen kimse kalmayacaktır.”[13]

Hanefi mezhebi ulemasından olan Hace Kelan Kunduzi “Yenabi-ül Meveddet” adlı kitabının 421. sayfasında şöyle yazıyor:

“Rifaa bin Musa, mezkur ayetle ilgili olarak, Hz. İmam Sadık aleyhi’s-selâm’ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Hz. Kaim Mehdi aleyhi's-selâm’ ın kıyam ettiği zamanda yeryüzünde Allah’ın birliğine (La ilahe illellah) ve Hz. Resulullah’ın O’nun Peygamberi olduğuna (Muhammed’un Resulullah) şehadet getirme sesinin yükselmediği hiç bir bölge kalmayacaktır.”[14]

7- “Ey İman edenler! Allah’a, Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin…[15]

Cabir bin Abdullah Ensari şöyle der: “Allah (c.c) Hz. Peygamber Sallâ’llâhu Aleyhi Ve Alih’e, “Ey İman edenler! Allah’a, Peygamber’e ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin” ayetini nazil buyurduğunda: “Ya Resulullah, Allah’ı ve Resulünü tanıyoruz, itaatinin sana itaat demek olduğu o emir sahipleri kimlerdir peki?” diye sordum. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih: “Onlar benim halifelerim, benden sonra Müslü-manların İmamlarıdırlar ey Cabir!” buyurarak şöyle eklediler: “Onların ilki Ali bin Ebu Talib’dir, sonra Hasan ile Hüseyin, ardından da Ali bin Hüseyin ve Tevrat’ta “Bâkır” adıyla tanınan Muhammed bin Ali gelir. Sen de onu göreceksin ey Cabir; onu gördüğün zaman kendisine benim selamımı ilet. Onu, Cafer bin Muhammed Sadık izler; ondan sonra da Musa bin Cafer, Ali bin Musa, Muhammed bin Ali, Ali bin Muham-med, Hasan bin Ali gelir ve onu da adı ve künyesi benim adım ve kün-yem olan, Allah’ın yeryüzündeki hücceti ve kulları arasında bıraktığı Bakıyyetullah’ı Hasan bin Ali’nin oğlu izler. Allah Teala onun eliyle yeryüzünün doğularını ve batılarını fethedecektir. O, dostları ve Şiile-rinden gizlenip gaybete çekilecektir. Onun gaybette bulunduğu dönem-de, kalbi Allah Teala tarafından iman için denenip sınanmış (ve bu sınavı yüz akıyla verebilmiş) olan kimseden başkası onun imametine olan inancını sürdüremeyecektir.”

Cabir hadisin devamını şöyle anlatır: “Ya Resulullah! Şiileri ve dost-ları onun gaybette bulunduğu dönemde kendisinden faydalanabilecekler mi?” diye sordum. Resulullah buyurdular ki: “Beni peygamberlikle görevlendirene yemin olsun ki, evet; güneş bulutun ardında kalınca onun ışığından faydalanıldığı gibi, gaybet çağında da insanlar onun velayetinden faydalanacak ve onun ışığıyla aydınlanacaklardır. Ey Cabir, bu, Allah’ın gizli sırlarından ve saklı ilimlerindendir, ehli olmayandan bu sırrı gizle!”[16]

8- “….ve biz yeryüzünde zayıf kılınanlara lütufta bulunmak, onları önderler ve mirasçılar kılmak istiyoruz…[17]

İbn-i Ebi-l Hadid bu ayetle ilgili şöyle diyor:

“Bizim büyükler, bu ayetin, bütün ülkeleri fethedecek bir İmamın zuhur edeceğinin vaadi olduğu görüşündedirler.”[18]

9- “Ve bunu (imameti) insanlar Allah’a dönsün diye onun (Hz. İbrahim’in) ardında (soyunda) kalıcı bir kelime olarak kılıp bıraktı.[19]

Ebu Hureyre’den şöyle nakledilir: Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih’e “Ve bunu onun soyunda kalıcı bir kelime kıldı” ayeti hakında sordum, şöyle buyurdular: “Allah Teala İmamları Hüseyn’in soyunda bırakmıştır. İmamlardan dokuzu onun soyundan gelecektir; bu ümmetin Mehdi’si de işte bunların arasındadır. Bütün hayatı Kabe’nin rüknüyle Makam-ı İbrahim arasında geçen biri dahi benim soyuma kin duyuyor olarak Allah Teala’nın huzuruna çıkarsa (ölürse), ateşe atılacaktır.”[20]

Sabit-i Sumali’den şöyle nakledilir: İmam Zeynelabidin aleyhi’s-selâm şöyle buyurdular: “Allah’ın kitabında kan bağıyla akraba olanlar yekdiğerlerine nispetle evladırlar” ayeti bizim hakkımızda nazil olmuştur. Aynı şekilde “ Ve bunu (imameti) insanlar Allah’a dönsünler diye onun (Hz. İbrahim’in) ardında (soyunda) kalıcı bir kelime olarak kılıp bıraktı” ayeti de bizim hakkımızda inmiştir. Bu ayette geçen imamet, kıyamet gününe kadar Hz. Hüseyn’in aleyhi’s-selâm soyundadır ve bunlardan biri olan gaybettekinin (Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm) iki gaybeti olacaktır ki, biri diğerinden daha uzun sürecektir. Birincisi kısa süreli olacak; diğeri ise o kadar uzayacaktır ki, buna inananların çoğu bu inançlarından döneceklerdir; yakini güçlü ve bilgisi doğru olan, kalbinde bizim rızamızdan başka hiçbir şey hissetmeyen ve biz Ehl-i Beyt’e tam bir teslimiyetle teslim olanlardan başka, imamete inanan kimse kalmayacaktır.”[21]

10- “… Açık ve gizli nimetlerini size tamamlamıştır…[22]

Şeyh Saduk, Ebu Ahmed Muhammed bin Ezdi’den nakleder: Efendim İmam Musa bin Cafer aleyhi’s-selâm’a: “… açık ve gizli nimetlerini size tamamladı …” ayetinin açıklamasını sordum, şöyle buyurdular: “Zahir ve açık nimet, zahirde olan ve açıkça görebildiğiniz imamdır, gizli nimet de gaybetteki imamdır.” Bunun üzerine kendisine: “İmamlar arasında gaybete çekilecek olanı var mıdır” diye sordum. “Evet,” buyurdular, “kendisi gaybette kalacak ve insanların gözünden gizlenecektir, ama mü’minlerin kalplerinde sürekli anılacaktır, o bizim (Ehl-i Beyt İmamlarının) on ikincimizdir. Allah Teala bütün zorlukları ona kolaylaştıracaktır, yeryüzünün hazinelerini ona aşikar edecektir, her çeşit uzaklığı ona yakın kılacaktır, zorba ve zalim olan herkesi onun eliyle yok edecektir, onun elleriyle, tuğyan eden her şeytanı helak edecektir. Cariyelerin en iyisinin oğludur o, dünyaya gelişi gizlice olacaktır, Allah Te-ala onu aşikâr edinceye kadar adını anmak insanlara helal olmayacaktır, (zuhur edince) zulüm ve kötülükle dolmuş bulunan yeryüzünü, adalet ve doğrulukla dolduracaktır.”

11- “Onlar ki, eğer onlara yeryüzünde egemenlik verirsek namazı dosdoğru kılarlar, zekat verirler, marufu emreder ve mün-kerden sakındırırlar. İşlerin sonu Allah’a aittir.[23]

Ebu’l Carud, Hz. İmam Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm’ın şöyle buyurduğunu söyler: “Bu ayet Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm ve ashabı hakkında nazil olmuştur. Allah Teala onları yerin doğu ve batısına egemen kılacak, onların eliyle dini aşikâr edecektir. O, zuhur edince, artık zulüm ve sapıklıktan eser kalmayacaktır.”[24]

Bu hadis ayrı bir nakilde Hz. İmam Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm’ dan şöyle nakledilmiştir: “Bu ayet İmam Mehdi aleyhi’s-selâm’a kadar olan Âl-i Muhammed sallâ’llâhu aleyhi ve alih hakkında nazil olmuştur. Allah Teala İmam Mehdi aleyhi’s-selâm ve ashabını yerin doğu ve batısına ege-men kılacaktır; dini kâmil edip onun eliyle batılı, bid’atleri ve yanlışlık-ları giderecektir. Nitekim daha önce cahiller hakkı yok etmişlerdi. O zuhur edince, artık zulümden eser kalmaz. Onun yaranı marufu ve iyi-liği emreder ve münkerlerden nehyederler.”[25]

12- “….de ki, hak geldi ve batıl zail olup gitti….[26]

Bu ayet hususunda Hz. İmam Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm şöyle buyurmuşlardır:

“Kıyam edecek Mehdi aleyhi’s-selâm zuhur ettiği zaman batıl devleti yok olup gidecektir.”[27]

13- “Bilin ki, şüphesiz Allah yeri öldükten sonra diriltir; biz, akledesiniz diye sizlere ayetleri açıkladık.[28]

İbn-i Abbas bu ayetin terfsirinde şöyle demiştir: “Yani, Allah Teala yeri öldükten sonra Âl-i Muhammed’in kıyam edecek olanı ile ıslah edecektir.”

Selam bin Müstenir de, İmam Muhammed Bakır aleyhi’s-selâm’dan bu konuda şu hadisi rivayet etmiştir: “Allah Teala kıyam edecek Mehdi’ nin eliyle yeri diriltecektir. O, adalet üzere halkı yönetecektir. Böylece yeryüzü zulümlerle öldükten sonra, adaletle tekrar dirilecektir.”[29]

14- “De ki: Haber verin, eğer suyunuz yere batacak olursa, bu durumda kim size bir akar su kaynağı getirebilir.[30]

Bu ayetle ilgili olarak Hz. Resulullah Ammar-i Yasir’e şöyle buyurmuştur:

Ey Ammar, Allah Hüseyin aleyhi’s-selâm’ın neslinden dokuz İmam getireceğini ahdetmiştir. Onun dokuzuncu çocuğu gaybete çekilecektir. İşte Allah’ın buyruğu budur.” Sonra da anılan ayeti okudu. “Onun uzun bir gaybeti olacaktır ki, birtakım insanlar bu dönemde imanlarını kaybedecek, diğer bir grubu ise imanlarını koruyacaklardır. O, ahir zamanda çıkıp yeryüzünü adaletle dolduracaktır. O, Allah’ın kelamının tevili (yorumu) için savaşacak, nitekim ben Allah’ın kelamının tenzili (nazil oluşu) için savaştım. Ey Ammar, o benim ismimi taşıyacak ve halkın bana en çok benzeyeni olacaktır.[31]

Ebu Basir diyor ki: Hz. İmam Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm bu ayetle ilgili olarak şöyle buyurdular: “Bu ayet, Mehdi hakkında nazil olmuştur; Allah Teala şöyle buyuruyor: Eğer imamınız gaybete çekilir ve onun nerede olduğunu bilmezseniz, o zaman kim, size göğün ve yerin haberini getiren ve Allah’ın helal ve haramını açıklayan aşikâr bir imam getirir.” Sonra da: “Henüz bu ayetin tevili gelmemiştir, kesinlikle gelecektir.” dedi.[32]

15- “Allah içinizden iman edip salih amellerde bulunanlara vaad etmiştir ki; şüphesiz onlardan öncekileri nasıl güç ve iktidar sahibi kıldıysa, onları da yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir…[33]

Ebu Basir, Hz. İmam Sadık aleyhi’s-selâm’ın bu ayetle ilgili olarak şöyle buyurduğunu nakleder: “Bu ayette İmam Mehdi ve ashabı kastedilmiştir.”[34]

Büyük Şia ulema ve tefsir yazarlarından olan Merhum Şeyh Ebu Ali Fazl bin Hasan Tabersi, ünlü Mecma-ul Beyan adlı tefsirinde bu ayeti tefsir ederken Mikdad bin Esved’den şu hadisi aktarır: Resulullah şöyle buyurdu: “Yeryüzünde hiçbir çadır veya ev kalmaz, illa ki Allah izzetle veya zilletle İslam kelimesini (Kelime-i Şehadeti) ona sokar.”[35]

Yine aynı tefsirde şöyle geçer:

“İbn-i Abbas, Mücahid ve Ehl-i Beyt’ten gelen rivayatlerde bu ayetin Âl-i Muhammed’in Mehdi’si hakkında nazil olduğu belirtilmiştir. Ayyaşi, kendi senediyle Hz. İmam Ali bin Hüseyin -Zey-nelabidin- aleyhi’s-selâm’ın bu ayeti okuyup şöyle buyurduğunu nakleder:

“Allah’a andolsun ki, onlar biz Ehl-i Beyt’in Şiileridir. Allah onlara bu imkanı bizden olan biri eliyle -ki o bu ümmetin vaad edilen Mehdi’ sidir- sağlayacaktır. İşte onun hakkında Resulullah da şöyle buyurmuş-tur: “Eğer dünyanın ömründen yalnızca bir gün kalmış olsa bile, Allah, o günü benim itretimden birinin hakimiyete kavuşmasi için uzatacaktır. Onun ismi benim ismim olacak, yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla doldu-ğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır.” Bunun benzeri rivayetler, Hz. İmam Muhammed Bâkır ve İmam Cafer Sadık aleyhi’s-selâm’dan da riva-yet edilmiştir.”[36]

16- “Andolsun, Kitap ehlinden, ölmeden önce ona (Hz. İsa’ya) inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü o da onların aleyhine şahid olacaktır.[37]

Ali bin İbrahim, Şehr bin Havşeb’den şu hadisi rivayet eder:

“Haccac bana (Şehr bin Havşeb’e) “Ey Şehr”, “Kur’an’da anlaya-madığım bir ayet var” dedi. Hangi ayet olduğunu sorduğumda Nisa su-resinin 159. ayeti (yukarıdaki ayet) olduğunu söyledi ve: “Vallahi ben, Yahudiler ve Hıristiyanların kellelerini vurduruyorum ve bu sırada on-lara dikkatle bakıyorum, ama onların dudaklarının kıpırdadığını (Hz. İsa’ya iman ettiklerini) görmüyorum! Bu nasıl iştir ?!” dedi. Ben “Allah Teala sizi ıslah etsin, o ayet sizin tevil ettiğiniz şekilde değildir” dedim. Nasıl olduğunu sorması üzerine, şöyle açıkladım: “Hz. İsa aleyhi’s-selâm kıyametten önce dünyaya inecektir. Böylece Yahudi ve Nasranilerden, ölmeden önce[38] ona inanmayan kimse kalmayacaktır. Hz. İsa aleyhi’s-selâm Hz. Mehdi aleyhi’s-selâm’ın arkasında namaz kılacaktır. Haccac: “Neler söylüyorsun sen?! Bunu nereden biliyorsun ki?!” diye sorunca; “Bu hadistir.” dedim, “Ben bu hadisi Muhammed bin Ali bin Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib’den duydum!” Bunun üzerine: “Vallahi tam kaynağından duymuşsun!” dedi.[39]

17- “Andolsun biz Zikir’den (bütün sevamî kitaplar veya Tevrat) sonra Zebur’da da “Hiç şüphesiz, salih kullarım yeryüzüne mirasçı olacaklardır” diye yazdık.[40]

Mecma’ul Beyan tefsirinde bu ayetle ilgili olarak şöyle geçer:

“İmam Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm şöyle buyurdular: “Bunlar, ahir zamanda zuhur edecek olan Mehdi aleyhi's-selâm’ın ashaplarıdır.”[41] Mec-ma-ul Beyan tefsirinin yazarı sonra şöyle devam ediyor: “Şia ve Ehl-i Sünnet’in Hz. Resulullah’tan naklettikleri: “Eğer dünyanın ömründen bir gün kalsa bile, Allah onu, benim Ehl-i Beyt’imden salih bir kişiyi göndererek, yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve eşitlikle doldurmak üzere uzatır.” şeklindeki hadisler de buna delalet et-mektedir.”[42]

Tefsir-ul Kummi ve Tefsir-i Ali bin İbrahim’de de, bu ayette sözü geçen yeryüzüne mirasçı olacak olan salih kullardan, Hz. İmam Mehdi aleyhi's-selâm ve ashabının kastedilmiş olduğu rivayet edilmiştir.[43]

 


[1]Sünen-i Ebu Davud, c.4, s.154.

[2] – Tevbe/33.

[3]Kemal-ud Din ve Tamam-un Nime, c.2, s.670.

[4] – Saf/9.

[5]İhkak-ul Hak, c. 12, s. 175, 178, 179.

[6] – a.g.e.

[7] – Maide/54.

[8] – Zuhruf/61.

[9] – Bakara/114, Maide/41.

[10]İhkak-ul Hak, s. 378.

[11] – Âl-i İmran/83.

[12]Tefsir-i Ayyaşi, c.1, s.283.

[13]Ayyaşi Tefsir, c.1, s.283.

[14] – Duhayyil, -in El-İmam-ul Mehdi, s. 34.

[15] – Nisa/59.

[16]Kemal-ud Din ve Temamu’n Ni’me, c.1, s.253. Ayrıca İmam Bâkır’dan şöyle rivayet edilir: “Kastedilen, özellikle biziz; Allah Teala insanların kıyamete kadar bize itaat etmesini emretmiştir.” Bu hususta çok rivayet vardır; bkz: Usul-i Kafi, c.1, İmamlara itaatin farz oluşu babı; Ayyaşi Tefsiri, c.1, s.249, Safi Tefsiri, s.123 ve diğer eserler. Allah Teala’nın kendisi ve Resulüyle birlikte itaatini farz kıldığı kimselerin alelade insanlar olmayacağı ve masumiyetle korunmuş olmaları gerektiği şartı apaçık ortadadır.

[17] – Kasas/5

[18]İhkak-ul Hak, s. 378

[19] – Zuhruf/28.

[20]el-Burhan, c.4, bu ayetin tefsirinde.

[21]Kemal-ud Din ve Temam’un Ni’me c:2 s:323.

[22] – Lokman/20.

[23] – Hac/41.

[24] – Züheyri, el-Mehdi, s. 163; Yenabi-ül Meveddet, s. 425; Duhayyil, el Mehdi, s. 46-47.

[25]Bihar-ul Envar, c. 51; İlzam-un Nasib, s. 56.

[26] – İsra/81.

[27]Bihar-ul Envar’dan naklen Duhayyil, el-Mehdi, s. 44.

[28] – Hadid/17.

[29] – Şeyh Tusi, “Gaybet”, s.120; Duhayyil, “el-Mehdi”, s.57.

[30] – Mülk/30.

[31]Kifayet’ül Eser, İlzam-ün Nasib, c.1, s. 98.

[32]Bihar-ul Envar, c. 51, s. 52, Hadis 27.

[33] – Nur/55.

[34]Bihar-ul Envar, c. 51, s. 58, Hadis 50.

[35]Mecma-ul Beyan, c. 4, s. 152.

[36]Mecma-ul Beyan, c. 4, s. 152.

[37] – Nisa/159.

[38] – Yani Hz. İsa (a.s) ölmeden önce veya Yahudi ve Hıristiyanlardan herhangi biri ölmeden önce.

[39]Kummi Tefsiri, c.1, s.158.

[40] – Enbiya/105.

[41] – a.g.e. s. 66.

[42] – a.g.e. s. 66-67.

[43]Biahr-ul Envar, c. 51, s. 47 ve El-Mizan, c. 14, s. 337.