“İnsanın görüşü aklının ölçüsüdür.” Gurer’ul-Hikem, 5422 İmam Ali (a.s)

Muharrem Ayının Amelleri

Muharrem Ayının Amelleri

Muharrem, Ehl-i Beyt (a.s) Şiilerinin keder ve üzüntü ayıdır. İmam Rıza'dan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: "Muharrem ayı girince hiç kimse babamın güldüğünü göremez, keder ve üzüntü yüzünden eksik olmazdı; Aşura gününe kadar hep böyle olurdu. Aşura günü ise babamın musibet, hüzün ve ağlama günüydü; o gün babam, 'Bugün Hüseyin'in (a.s) şahadet günüdür' diyordu."

Birinci Gece:

Seyyid İbn Tavus "İkbal" adlı kitabında bu gece için birkaç namaz kaydetmiştir:

1- Yüz rekat namaz; her rekatta Fatiha ve İhlas sureleri okunur.

2- İki rekat namaz; birinci rekatta Fatiha ve En'am suresi, ikinci rekatta Fatiha ve Yâsîn suresi okunur.

3- İki rekat; her rekatta bir Fatiha ve on bir defa İhlas suresi okunur.

Resulullah'tan (s.a.a) nakledilen bir rivayette şöyle geçmektedir: "Kim bu gecede bu iki rekat namazı kılar da yılın ilk günü olan gündüzünde oruç tutarsa, bütün yıl boyu hayır işler yapan bir kimse gibi olur ve o yıl boyunca korunur; ölecek olsa da cennete girer."

Yine Seyyid İbn Tavus bu ayın hilalini görmek için uzun bir dua nakletmiştir.

'Mümkün olursa bu geceyi ihya etmek, dua okumak, namaz kılmak ve Kur'an okuyarak geçirmek gerekir.'

Birinci Gün:

Muharrem ayının ilk günü yıl başıdır ve bugünde iki amel yapılır:

1- Oruç tutmak.

Reyyan b. Şebib İmam Rıza'dan (a.s) şöyle rivayet etmiştir: "Kim bugünde oruç tutar ve Allah'a dua ederse, Allah Teala Zekeriyya'nın duasını kabul ettiği gibi onun duasını kabul eder."

2- İmam Rıza'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: Resulullah (s.a.a) Muharrem ayının ilk günü iki rekat namaz kılar, namazdan sonra ellerini kaldırarak üç defa şu duayı okurdu:

 

اَللّـهُمَّ اَنْتَ الاِْلهُ الْقَديمُ وَهذِهِ سَنَةٌ جَديدَةٌ فَاَسْئَلُكَ فيهَا الْعِصْمَةَ مِنَ الشَّيْطانِ وَالْقُوَّةَ عَلى هذِهِ النَّفْسِ الأَمّارَةِ بِالسّوءِ وَالاِشْتِغالَ بِما يُقَرِّبُني اِلَيْكَ يا كَريمُ يا ذَا الْجَلالِ وَالاِكْرامِ يا عِمادَ مَنْ لا عِمادَ لَهُ يا ذَخيرَةَ مَنْ لا ذَخيرَةَ لَهُ يا حِرْزَ مَنْ لا حِرْزَ لَهُ يا غِياثَ مَنْ لا غِياثَ لَهُ يا سَنَدَ مَنْ لا سَنَدَ لَهُ يا كَنْزَ مَنْ لا كَنْزَ لَهُ يا حَسَنَ الْبَلاءِ يا عَظيمَ الرَّجاءِ يا عِزَّ الضُّعَفاءِ يا مُنْقِذَ الْغَرْقى يا مُنْجِيَ الْهَلْكى يا مُنْعِمُ يا مُجْمِلُ يا مُفْضِلُ يا مُحْسِنُ اَنْتَ الَّذي سَجَدَ لَكَ سَوادُ اللَّيْلِ وَنُورُ النَّهارِ وَضَوْءُ الْقَمَرِ وَشُعاعُ الشَّمْسِ وَدَوِيُّ الْماءِ وَحَفيفُ الشَّجَرِ يا اَللهُ لا شَريكَ لَكَ.

 

"Allah'ım! Sen kadim olan ilâhsın; bu ise yeni bir yıldır. O halde bu yeni yılda senden şeytandan korunmayı, sürekli kötülüğü emreden bu nefsime karşı güçlü olmayı ve beni sana yakınlaştıracak şeyle meşgul olmayı diliyorum; ey Kerim, ey yücelik ve ikram sahibi, ey desteği olmayanların desteği, ey zahiresi olmayanın zahiresi, ey koruması olmayanların koruması, ey sığınağı olmayanların sığınağı, ey dayanağı olmayanların dayanağı, ey birikimi olmayanların birikimi, ey güzel imtihan -eden-, ey büyük ümit, ey zayıfların izzeti, ey boğulanları kurtaran, ey helak olanları necat veren, ey nimet veren, ey güzel yapan, ey bağışta bulunan, ey ihsanda bulunan! Sen öyle bir ilâhsın ki gecenin karanlığı, gündüzün aydınlığı, ayın nuru, güneşin ışıltısı, suyun gürültüsü, ağacın -yapraklarının- hışıltısı sana secde eder.

اَللّـهُمَّ اجْعَلْنا خَيْراً مِمّا يَظُنُّونَ وَاغْفِرْ لَنا ما لا يَعْمَلُونَ وَلا تُؤاخِذْنا بِما يَقُولُونَ حِسْبِيَ اللهُ لا اِلـٰهَ اِلاّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظيمِ آمَنّا بِهِ كلٌّ مِنْ عِنْدِ رَبِّنا وَما يَذَّكَّرُ اِلاّ اُولُوا الأَلْبابِ رَبَّنا لا تُزِغْ قُلُوبَنا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنا وَهَبْ لَنا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهّابُ.

Allah'ım! Bizi -insanların- sandıklarından daha hayırlı ve üstün kıl ve -insanların- bilmedikleri -kötülüklerimizi- bağışla ve onların söyledikleri şeyden dolayı bizi cezalandırma. Allah bana yeter. Allah'tan başka ilâh yoktur; O'na tevekkül etti; O yüce arşın Rabbi'dir; O'na iman ettik, her şey Rabbimizin indindendir; akıl sahiplerinden başkası anmazlar. Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağışta bulunansın."

 

Şeyh Tusî şöyle diyor: Muharrem ayının ilk on gününde oruç tutmak müstehaptır. Fakat Aşura günü öğleden sonraya kadar yemek ve içmekten sakınılmalıdır; ikindiden sonra ise çok az bir miktarda türbet yenir.

Seyyid İbn Tavus, bu ay boyunca her gün oruç tutmanın faziletli olduğunu ve bu ayda oruç tutmanın, oruçlu kimseyi bütün günahlar-dan koruyacağını rivayet etmiştir.

Üçüncü Gün:

Bugünde Hz. Yusuf (a.s) zindandan kurtulmuştur; kim bugünde oruç tutarsa, Allah Teala zor işleri onun için kolaylaştırır, ondan üzün-tüyü giderir ve Resulullah'tan (s.a.a) nakledilen bir rivayete göre duası kabul olur.

Dokuzuncu gün:

Tasua günü olan dokuzuncu gün. İmam Sadık'tan (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: "Tasua, İmam Hüseyin'le (a.s) yarenlerinin Kerbe-la'da kuşatıldığı, Şam ordusunun o hazreti öldürmek için bir araya toplandığı gündür. O gün İbn Mercane'yle Ömer-i Sa'd etraflarında toplanan ordunun çokluğu nedeniyle sevinip İmam Hüseyin'le (a.s) yarenlerini zayıf saydılar, kimsenin İmam Hüseyin'e (a.s) yardım etmek için gelmeyeceğine ve Iraklıların o hazreti yalnız bırakacağına emin oldular." İmam (a.s) sonra, "Babam feda olsun o zayıf garibe" buyurdu.

Onuncu Gece:

Onuncu gece Aşura gecesidir; Seyyid İbn Tavus "İkbal" adlı ese-rinde bu gece için çok sayıda ve çok faziletli dua ve namazlar rivayet etmiştir. Bunlardan biri yüz rekatlık namazdır; bu namazların her rekatında Fatiha suresinden sonra üç defa İhlas suresi okunur ve namazları bitirdikten sonra da yetmiş defa şu zikir söylenir.

سُبْحانَ اللهِ وَالْحَمْدُ للهِ وَلا اِلـٰهَ اِلاَّ اللهُ وَاللهُ اَكْبَرُ وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ اِلاّ بِاللهِ الْعَليِّ الْعَظيمِ.

Diğer bir rivayette "el-aliyyu'l-azim"den sonra "istiğfar ederek bağışlanma dileyin" geçmiştir.

Yine gecenin son vakitlerinde dört rekat namaz kılmak, her rekat-ta Fatiha suresinden sora ayete'l-kursi, İhlas, Felak ve Nass surelerinin her birini on defa okumak ve selamdan sonra yüz defa İhlas suresini okumak bu gecenin müstehap amellerindendir.

Ayrıca bu gecede dört rekat namaz kılmak, her rekatta Fatiha suresinden sonra elli defa İhlas suresini okumak da müstehaptır; bu namaz çok büyük bir fazileti olan Emirulmüminin Ali'nin (a.s) nama-zına uygundur. Namazdan sonra Allah Teala çok zikredilir, Resululla-h'a (s.a.a) çok salavat gönderilir ve mümkün olduğu kadar o hazretin düşmanlarına lanet edilir.

Bu gecede ihya etmenin fazileti hakkında ise şöyle rivayet etmiştir: Bütün meleklerin yaptığı ibadet kadar ibadet etmiş olur; o gecede ibadet etmek yetmiş yılın ibadetine bedeldir. Kim bu gecede Kerbele'da olup İmam Hüseyin'i (a.s) ziyaret etmeye ve geceyi o hazretin yanıbaşında geçirmeye muvaffak olursa Allah Teala, şehitler arasında İmam Hüseyin'in (a.s) kanına bulanmış olduğu halde o hazretle birlikte mahşere çıkarır.

Aşura Günü:

Bugün şehitler serveri İmam Hüseyin'in (a.s) şehadet günü olup Ehl-i Beyt İmamlarıyla (a.s) Şiilerinin hüzün ve yas günüdür. Müslümanların bugünde dünya işleriyle uğraşmayı bırakıp evlerine bir şey biriktirmemeleri, ağlayıp feryad-u figan etmeleri, en aziz evlat ve akrabalarına yas tuttukları gibi yas tutmaları, İmam Hüseyin (a.s) için matem ve taziye merasimleri düzenlemeleri, ileride değineceğimiz Aşura ziyaretiyle o hazreti ziyaret etmeleri, o hazretin katillerini lanetleyip onlara karşı nefretlerini dile getirmeleri, o hazretin musibe-tinden dolayı birbirlerine şu şekilde başsağlığı dilemeleri gerekir:

اَعْظَمَ اللهُ اُجُورَنا بِمُصابِنا بِالْحُسَيْنِ عَلَيْهَ السَّلامُ وَجَعَلَنا وَاِيّاكُمْ مِنَ الطّالِبينَ بِثارِهِ مَعَ وَلِيِّهِ الاِمامِ الْمَهْديِّ مِنْ آلِ مُحَمَّدٍ عَلَيْهِمُ السَّلامُ.

"Allah -İmam- Hüseyin'in -selam olsun ona- musitebinden dolayı ecir ve mükafatımızı artırsın, bizi ve sizi, Allah'ın velisi Hz. Muhammed'in evlatlarından İmam Mehdi ile birlikte -Allah'ın selamı onların üzerine olsun- onun kanını talep edenlerden kılsın."

Bugünde maktel ve mersiye okuyup birbirini ağlatmak da yakışır amellerdendir. Bu konuda şöyle rivayet edilmiştir:

Hz. Musa (a.s) Hz. Hızır'la görüşüp ondan ilim almakla görevlen-dirilince görüşmelerinde Hz. Hızır ilk olarak Hz. Muhammed'in (a.s) Ehl-i Beyt'inin (a.s) başına gelecek bela ve musibetleri anlattı ve her ikisi şiddetli bir şekilde ağladılar.

İbn Abbas'tan şöyle rivayet edilmiştir: "Zi-Kar"da Hz. Emirulmü-minin Ali'nin (a.s) huzuruna çıktım. Resulullah'ın (s.a.a) imlası ve kendi hattıyla yazılmış olan bir sayfayı çıkarıp ondan bir miktarını bana okudu. O sayfada İmam Hüseyin'in (a.s) makteli ve o hazretin nasıl şehit edileceği, kimin şehid edeceği, kimin ona yardım edeceği ve kimlerin onunla birlikte öldürülecekleri yazılmıştı. Bunun üzerine Hz. Emirulmüminin Ali (a.s) çok şiddetli bir şekilde ağladı ve beni de ağlattı.

Uygun olsaydı İmam Hüseyin'in (a.s) maktelinden bir kısmını burada anlatırdım; fakat kitabımızın kapasitesi buna uygun olmadığın-dan bu konuda bilgi edinmek isteyenler maktel kitabımıza müracaat etsinler.

Kısacası; kim bugünde İmam Hüseyin'in (a.s) türbesinin yanıba-şında olur da halka su verirse, o hazretle birlikte Kerbela'da bulunmuş ve İmam'ın (a.s) ordusuna su vermiş gibi olur. Bugünde bin defa İhlas suresini okumak çok faziletlidir. Bir rivayette "Rahman Allah ona rahmetle bakar" diye geçmiştir.

Seyyid İbn Tavus bugün için Aşerat duasına benzer bir dua riva-yet etmiştir; hatta bazı rivayetlerden bu duanın aynısı olduğu anlaşıl-maktadır. 

Şeyh Tusî, Abdullah b. Sinan kanalıyla İmam Sadık'tan (a.s) bugünde, kuşluk vaktinde dört rekat namaz kılınmasını ve bir de dua okunmasını rivayet etmiştir. Biz uzamaması için onları burada kaydetmedik. (İsteyenler "Zadu'l-Mead" kitabına müracaat edebilir-ler). Ve yine bugünde Şiilerin oruç niyeti etmeden yemek ve içmekten sakınmaları ve ikindi vaktinden sonra günün sonunda yoğurt ve süt gibi musibete uğramış kimselerin yedikleri yemekten biraz yemeleri, lezzetli yemekler yemekten sakınmaları, temiz elbiseler giymeleri ve elbiselerin bağlarını açmaları, musibete uğramışlar gibi kollarını çemremeleri yakışır.

Allame Meclisî "Zadu'l-Mead" kitabında şöyle demiştir: Muhar-rem ayının dokuzuncu ve onuncu gününde oruç tutmamak daha uygundur; çünkü bu iki günde Emeviler İmam Hüseyin'i (a.s) öldür-melerinden dolayı mübarek bir gündür diye oruç tutuyorlardı. İşte bu nedenle bugünün ve bugünlerde oruç tutmanın fazileti konusunda Resulullah'ın (s.a.a) dilinden bir çok hadis uydurmuşlardır. Halbuki Ehl-i Beyt (a.s) kanalından bu iki günde, özellikle Aşura gününde oruç tutmayı kınayan bir çok hadisler rivayet edilmiştir.

Yine Ümeyye oğulları -Allah onlara lanet etsin- bereket için yıllık azıklarını Aşura gününde evlerinde biriktirirlerdi; işte bu nedenle İmam Rıza'dan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir:

"Kim Aşura günü kendi ihtiyaçlarını gidermek için çalışmaz ve işe gitmezse, Allah Teala onun dünya ve ahiret ihtiyaçlarını giderir. Aşura günü her kimin, matem, keder ve ağlamak günü olursa, Allah Teala kıyamet gününü onun için sevinç ve kurtuluş günü kılar, cennette gözleri bizimle aydınlanır; kim de Aşura gününü bereket günü sayar, o günde kendisi için bir şey biriktirirse, Allah Teala, biriktirdiği o şeyi onun için bereketli kılmaz ve kıyamet gününde Yezid, Ubeydullah b. Ziyad ve Ömer b. Sa'd'la birlikte mahşere çıkar."

O halde Aşura gününde dünya işleriyle uğraşmamak, o günü ağlamak, yas tutmak ve mersiye okumakla geçirmek, ev halkından en azizinin evlat ve akrabalarına matem tutuyormuş gibi İmam Hüseyin (a.s) için taziye ve matem tutmalarını emretmek, adak vb. bir şeyle illa da o günde tutulması farz olan bir orucu yoksa, o günde oruç niyeti etmeksizin yemek ve içmekten sakınmak, ikindiden sonra günün son vaktinde bir yudum suyla da olsa iftar etmek ve günü oruçlu olarak geçirmemek, o günde evde azık biriktirmemek, gülmemek, boş ve beyhude işlerle uğraşmamak, bin defa, "Ellahummel'an katalete'l-Hü-seyni aleyhisselam (Allah'ım! Hüseyin aleyhisselamın katiline lanet et) diyerek o hazretin katillerine lanet etmek gerekir.

Hazretin sözlerinden, Aşura gününün fazileti ile ilgili Resulullah'a (s.a.a) isnat edilen hadislerin uydurma oldukları anlaşılmaktadır. "Şifau's-Sudur" kitabının sahibi Aşura ziyaretinin, "Ellahumme inne haza yevmun teberreket bihi benu umeyye" (Allah'ım! Bugün Ümmeyye oğullarının mübarek saydığı gündür) cümlesinin şerhinde geniş bir açıklama yapmıştır; özeti şöyledir:

Ümeyye oğulları bu uğursuz günü birkaç şekilde bereketli saymışlardır: Birincisi; bugünde azık biriktirmeyi sünnet sayıp o azığı gelecek seneye kadar saadet ve mutluluğa, rızkın artmasına ve hoş bir hayat sürmeye sebep bilmişlerdir. Nitekim Ehl-i Beyt (a.s) rivayet-lerinde onlara karşılık olarak defalarca bu amellerden sakındırılmıştır. İkincisi; yeni elbiseler giyip ailelerine yiyecek alarak, saç-sakallarını kısaltıp tırnaklarını alarak ve birbirleriyle görüşüp tebrik ederek bayram etmişlerdir. Üçüncüsü; bugünde oruç tutmaya özen göstermiş, bugünde oruç tutmanın fazileti hakkında birçok hadisler uydurmuşlar-dır. Dördüncüsü; bugünde dua etmeyi ve Allah'tan hacet dilemeyi müstehap bilmiş, bugün için fazilet ve menkıbeler uydurmuş, işin anlaşılmaması için birkaç dua düzenleyip günahkâr kişilere öğretmiş-lerdir; öyle ki kendi diyarlarında bugünde okudukları hutbelerde Nemrud'un ateşinin sönmesi, Nuh'un geminsin karaya oturması, Fira-vun'un ordusunun suda boğulması, İsa'nın Yahudiler tarafından dara çekmekten kurtulması gibi her peygamber için bir şeref ve üstülük vesilesi sayarak bunların tümünün bugünde gerçekleştirdiğini uydur-muşlardır.

Nitekim Şeyh Saduk, Cebele-i Mekkiyye'den şöyle nakletmiştir: Meysem-i Temmar'ın (r.a) şöyle dediğini duydum: "Vallahi bu ümmet kendi peygamberlerinin oğlunu Muharrem ayının onuncu gününde öldürecek ve Allah düşmanları bugünü hayır ve bereket günü sayacak-lardır; bu iş olacaktır; Allah'ın ilminde bu haber daha vuku bulmadan önce vardır. Ben bunu efendim Hz. Emirulmüminin Ali'den (a.s) bana ulaşan bir ahitten biliyorum." Cebele, "Hüseyin'in (a.s) öldürüldüğü günü nasıl bereket günü edecekler?" diye sorunca, Meysem ağlayarak şöyle dedi: "Bir hadis uydurarak "Allah bugünde Hz. Adem'in tövbe-sini kabul etti" diyecekler. Oysa Allah Teala Adem'in tövbesini Zilhic-ce ayında kabul etmiştir. Allah Teala'nın bugünde Hz. Yunus'u balığın karnından kurtardığını sanacaklar, oysa Allah Teala Yunus'u Zilkade ayında balığın karnından kurtarmıştır. Hz. Nuh'un gemisinin bugünde Cudi dağının başına oturduğunu sanacaklar, oysa Nuh'un gemisi Zilhicce ayının on sekizinci gününde karaya oturmuştur. Allah Teala-'nın bugünde denizi Hz. Musa'ya (a.s) yardığını sanacaklar, oysa bu iş Rebiulevvel ayında gerçekleşmiştir."

Meysem'in rivayetindeki bu kadar tekit ve vurgular ve gayptan verilen haberler, gerçekte nübüvvet ve imametin belirtileri ve Şia'nın yolunun doğruluğunun göstergesidir. Bu rivayetin içeriğinin gerçekle tamamen örtüştüğü gözler önündedir; bu yalanlara uygun olarak bir duanın düzenlenip bazı gafillerin kitaplarında yer alıp avam halka aktarılması gerçekten şaşırtıcıdır. Elbette ki bu duayı okumak bidat ve haramdır; dua şöyledir:

بِسمِ اللهِ الرَّحمنِ الرَّحِيمِ. سُبْحانَ اللهَ مِلأَ الْمِيزانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضا وَزِنَةَ الْعَرْشِ.

Birkaç satır sonra şöyle diyor: On defa salavat gönder ve sonra da şöyle de:

يا قابِلَ تَوْبَةِ آدَمَ يَوْمَ عاشُوراءَ يا رافِعَ اِدْريسَ اِلَى السَّماءِ يَوْمَ عاشُوراءَ يا مُسْكِنَ سَفينَةِ نُوحٍ عَلَى الْجُودِيِّ يَوْمَ عاشُوراءَ يا غِياثَ اِبْرهيمَ مِنَ النّارِ يَوْمَ عاشُوراءَ.

Şüphesiz bu duayı Medine'deki nasibi veya haricilerden biri ya da bunun gibi kişiler uydurarak Ümeyye oğullarının zulmünü devam ettirmişlerdir. –"Şifau's-Sudur" kitabının müellifinin sözünün özeti burada bitiyor.-

Kısacası, Aşura gününün sonunda İmam Hüseyin'in (a.s) haremi-nin, bu zamanda Kerbela'da düşmanların elinde esir olan, üzüntü ve gözyaşlarına gark olan kızlarının, çocuklarının halini hatırlamamız yerinde olacaktır; hiç kimsenin aklından bile geçmeyecek, kalemin yazmaya gücü yetmeyecek musibetler geldi başlarına. Şair bu konuda diyor ki:

 

Öyle bir musibet ki yazmak istesem

Kısaca ansam, insanlara anlatayım desem

Akar da gözyaşlarım engel olurlar

Gözümle sayfalar arasında mani olurlar

Kalbim diyor ki: Merhamet et, acı bana

Sert bir taş değilim andolsun Allah'ıma

Ağladı yer ve sonra gök o faciaya

Ve gökle yer arasındakiler kan yaşlarıyla

 

Bu üzüntüyü yazmaya gücüm yetmez

Ateş verdi tasavvuru, yaktı kalbimi

Seninse dinlemeye gücün yetmez

Duymak görmekle mukayese edilmez.

 

Sonra ayağa kalkarak Resulullah, Ali-i Murtaza, Fatıma-i Zehra, Hasan-i Muctaba ve şehitler efendisi İmam Hüseyin'in (a.s) soyundan gelen diğer imamlara selam vererek bu büyük musibetten dolayı yanık yürek ve ağlar gözlerle onlara baş sağlığı dile ve şu ziyareti oku:

 

اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ آدَمَ صِفْوَةِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ نُوحٍ نَبِيِّ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ اِبْراهيمَ خَليلِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ مُوسى كَليمِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ عيسى رُوحِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ مُحَمَّدٍ حَبيبِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ عَلِيٍّ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ وَلِيِّ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وارِثَ الْحَسَنِ الشَّهيدِ سِبْطِ رَسُولِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ رَسُولِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَا بْنَ الْبَشيرِ النَّذيرِ وَابْنَ سَيِّدِ الْوَصِيِّينَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ فاطِمَةَ سَيِّدَةِ نِساءِ الْعالَمينَ. اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِ اللهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا خِيَرَةَ اللهِ وَابْنَ خِيَرَتِهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا ثارَ اللهِ وَابْنَ ثارِهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الْوِتْرُ الْمَوْتُورُ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الاِْمامُ الْهادِي الزَّكِيُّ وَعَلى اَرْواح حَلَّتْ بِفِنائِكَ وَاَقامَتْ في جِوارِكَ وَوَفَدَتْ مَعَ زُوّارِكَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ مِنِّي ما بَقيتُ وَبَقِيَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ. فَلَقَدْ عَظُمَتِ بِكَ الرَّزِيَّةُ وَجَلَّ الْمُصابُ فِي الْمُؤْمِنينَ وَالْمُسْلِمينَ وَفي اَهْلِ السَّمواتِ اَجْمَعينَ وَفي سُكّانِ الأَرَضينَ فَاِنّا للهِ وَاِنّا اِلَيْهِ راجِعُونَ وَصَلَواتُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ وَتَحِيّاتُهُ عَلَيْكَ وَعَلى آبائِكَ الطّاهِرينَ الطَّيِّبينَ الْمُنْتَجَبَينَ وَعَلى ذَراريهِمُ الْهُداةِ الْمَهْدِيّينَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا مَوْلايَ وَعَلَيْهِمْ وَعَلى رُوحِكَ وَعَلى اَرْواحِهِمْ وَعَلى تُرْبَتِكَ وَعَلى تُرْبَتِهِمْ.

"Selam olsun sana ey Allah'ın seçkin kulu Adem'in varisi. Selam olsun sana ey Allah'ın Peygamberi Nuh'un varisi. Selam olsun sana ey İbrahim Halilullah'ın varisi. Selam olsun sana ey Musa Kelimullah'ın varisi. Selam olsun sana ey İsa Ruhullah'ın varisi. Selam olsun sana ey Muhammed Habibullah'ın varisi. Selam olsun sana ey Emirulmüminin Ali Veliyyullah'ın varisi. Selam olsun sana ey Resulullah'ın torunu Hasan-ı şehidin varisi. Selam olsun sana ey Resulullah'ın oğlu. Selam olsun sana ey müjdeleyici ve korkutucu kişinin oğlu ve ey vasilerin efendisinin oğlu. Selam olsun sana ey alemdeki kadınların en üstünü Fatıma'nın oğlu. Selam olsun sana ey Eba Abdullah. Selam olsun sana ey Allah'ın seçtiği ve seçtiği kişinin oğlu. Selam olsun sana ey intikamını Allah'ın alacağı ve ey intikamı alınacağın oğlu ve ey zulme uğrayıp yalnız kalan. Selam olsun sana ey tertemiz hidayet imamı ve selam olsun sana ve yanına inen, civarında kalan ve ziyaretçilerinle birlikte sana gelen ruhlara (Kerbela şehitlerine). Selam olsun sana benden taraf yaşadığım sürece, gece ve gündüz devam ettiği müddetçe.

* -Ey Eba Abdullah Hüseyin!- Senin musibetin ve sana yapılan şiddetli zulüm bütün müminlere ve Müslümanlara ve yine bütün gök ehline ve yerde yaşayanlara çok büyük geldi. Gerçekten biz Allah içiniz ve Allah'a dönücüleriz; Allah'ın salavatı, bereketleri ve selamları senin ve tertemiz kılınmış, tahir ve seçkin babalarının ve onların hidayet eden ve hidayet bulan evlatlarının üzerine olsun. Selam olsun sana ey mevlam; onlara, senin ruhuna, onların ruhuna, senin türbetine ve onların türbetine -selam- olsun.

اَللّـهُمَّ لَقِّهِمْ رَحْمَةً وَرِضْواناً وَرَوْحاً وَرَيْحاناً، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا مَوْلايَ يا اَبا عَبْدِاللهِ يَا بْنَ خاتَمِ النَّبِيّينَ وَيَا بْنَ سَيِّدِ الْوَصِيّينَ وَيَابْنَ سَيِّدَةِ نِساءِ الْعالَمينَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا شَهيدُ يَا بْنَ الشَّهيدِ يا اَخَ الشَّهيدِ يا اَبَا الشُّهَداءِ.اَللّـهُمَّ بَلِّغْهُ عَنّي في هذِهِ السّاعَةِ وَفي هذَا الْيَوْمِ وَفي هذَا الْوَقْتِ وَفي كُلِّ وَقْت تَحِيَّةً كَثيرَةً وَسَلاماً، سَلامُ اللهِ عَلَيْكَ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ يَا بْنَ سَيِّدِ الْعالَمينَ وَعَلَى الْمُسْتَشْهَدينَ مَعَكَ سَلاماً مُتَّصِلاً مَا اتَّصَلَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ، السَّلامُ عَلَى الْحُسَيْنِ بْنِ عَلِيِّ الشَّهيدِ السَّلامُ عَلى عَلِيِّ بْنِ الْحُسَيْنِ الشَّهيدِ، اَلسَّلامُ عَلَى الْعَبّاسِ بْنِ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ الشَّهيدِ، السَّلامُ عَلَى الشُّهَداءِ مِنْ وُلْدِ اَمِيرِ الْمُؤْمِنينَ، اَلسَّلامُ عَلَى الشُّهَداءِ مِنْ وُلْدِ الْحَسَنِ، اَلسَّلامُ عَلَى الشُّهَداءِ مِنْ وُلْدِ الْحُسَيْنِ، السَّلامُ عَلَى الشُّهَداءِ مِنْ وُلْدِ جَعْفَرٍ وَعَقِيلٍ، اَلسَّلامُ عَلى كُلِّ مُسْتَشْهَدٍ مَعَهُمْ مِنَ الْمُؤْمِنينَ.

 

Allah'ım! Onlarla rahmet, rızvan, merhamet ve şefkatle karşılaş. Selam olsun sana ey Eba Abdullah, ey peygamberlerin sonuncusunun oğlu, ey vasilerin en üstününün oğlu, ey alemdeki kadınların en üstünü-nün oğlu! Selam olsun sana ey şehid ve şehidin oğlu, ey şehidin kardeşi ve ey şehitlerin babası!

Allah'ım! Bu saatte, bugünde, bu zaman diliminde ve her zaman benden taraf ona çok selam ve tahiyyet ulaştır. Ey alemdeki varlıkların efendisi! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin ve seninle birlikte şahadete kavuşanların üzerine olsun; öyle bir selam ki gece ve gündü-zün sürekliliği devam ettikçe sürekli olsun. Selam olsun şehid olan Hüseyin b. Ali'ye. Selam olsun şehid olan Ali b. Hüseyin'e. Selam olsun şehid olan Abbas b. Emirulmüminin'e. Selam olsun Emirulmüminin'in şehid olan evlatlarına. Selam olsun -İmam- Hasan'ın evlatlarından şehid olanlara. Selam olsun -İmam- Hüseyin'in evlatlarından şehid olanlara. Selam olsun Cafer ve Akil'in evlatlarından şehid olanlara. Selam olsun onlarla birlikte şehid olan bütün müminlere.

 

اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ وَبَلِّغْهُمْ عَنّي تَحِيَّةً كَثيرَةً وَسَلاماً اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا رَسُولَ اللهِ، اَحْسَنَ اللهُ لَكَ الْعَزاءَ في وَلَدِكَ الْحُسَيْنِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكِ يا فاطِمَةُ، اَحْسَنَ اللهُ لَكِ الْعَزاءَ في وَلَدِكِ الْحُسَيْنِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَميرَ الْمُؤْمِنينَ، اَحْسَنَ اللهُ لَكَ الْعَزاءَ فِي وَلَدِكَ الْحُسَيْنِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا مُحَمَّدٍ الْحَسَنَ، اَحْسَنَ اللهُ لَكَ الْعَزاءَ في اَخيكَ الْحُسَيْنِ، يا مَوْلايَ يا اَبا عَبْدِاللهِ اَنَا ضَيْفُ اِللهِ وَضَيْفُكَ وَجارُ اللهِ وَجارُكَ وَلِكُلِّ ضَيْفٍ وَجارٍ قِرىً وَقِرايَ في هذَا الْوَقْتِ اَنْ تَسْئَلَ اللهَ سُبْحانَهُ وَتَعالى اَنْ يَرْزُقَني فَكاكَ رَقَبَتي مِنَ النّارِ اِنَّهُ سَميعُ الدُّعاءِ قَريبُ مُجيبُ.

Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine salat eyle. Onlara benden taraf çok tahiyyet ve selam ilet. Selam olsun sana ya Resulellah! Oğlun Hüseyin için Allah sana güzel sabır versin. Selam olsun sana ya Fatıma! Oğlun Hüseyin için Allah sana güzel sabır versin. Selam olsun sana ya Emirelmüminin Ali! Oğlun Hüseyin için Allah sana güzel sabır versin. Selam olsun sana ya Eba Muhammed Hasan! Kardeşin Hüseyin için Allah sana güzel sabır versin. Selam olsun sana ya Eba Abdullah! Ben Allah'ın ve senin misafirinim, Allah'a ve sana sığınmış bir kimseyim. Her misafir ve sığınanı ise ağırlamak gerekir. Şu anda benim ağırlanmam, Allah Teâlâ'dan beni cehennem ateşinden kurtarmasını istemendir; ger-çekten O, duayı duyan, yakın ve duayı kabul edendir.

Yirmi Beşinci Gün:

Ulemadan bir grubunun dediğine göre, "Fakihler Yılı" denilen hicri 94 yılında bugünde veya 95 yılının 12'sinde İmam Zeynulabidin (a.s) dünya-dan göçmüştür.