On İki İmam
İmamları iki yolla tanımamız mümkündür:
a) Hz. Resuli Ekrem’in (s.a.a), Allah’ın emriyle belli bir kişinin imam olduğunu açıklamasıyla;
b) Önceki imamın, sonraki imamın imametini açıklamasıyla.
Şia’nın on iki imamının imameti her iki yolla ispatlanmıştır. Hem Hz. Resulullah (s.a.a) rivayetlere göre, onların imametini açıklamıştır ve hem de her imam, kendisinden sonraki imamı tanıtmıştır.
Bu konuda, kısaca bir açıklamayla beraber bir hadise değiniyoruz:[1]
Hz. Resuli Ekrem (s.a.a), sadece Ali’yi (a.s) atamakla yetinmeyip, O’ndan sonra da on iki imamın geleceğini; din ve İslâm’ın izzetinin onların vasıtasıyla gerçekleşeceğini vurgulamıştır. Nitekim şöyle buyurmuştur:
On iki halife olduğu müddetçe bu din aziz kalacaktır.
Veya:
On iki halife olduğu müddetçe İslâm aziz kalacaktır.
Şunu da hatırlatmamız gerekir ki, on iki imamın varlığına delâlet eden rivayetler Ehlisünnet’in de en muteber Sahihlerinde geçmiştir.[2]
İslâm’ın izzetinin varlıklarına bağlı sayıldığı bu on iki imam, kesinlikle on iki Ehlibeyt imamından başkaları değildir. Çünkü ne Abbâsî halifeleri dinin izzet kaynağıydılar, ne de Emevî halifeleri. Üstelik 12 sayısı da onlara uygulanamaz.
Ehlibeyt’in 12 İmamı şunlardır:
1- Müminlerin Emiri Ali b. Ebî Tâlib (a.s) (d: Bi’setten on yıl önce, ö: Hicretin 40. yılı); Necefu’l-Eşref’te defnedilmiştir.
2- İmam Hasan b. Ali (a.s); lakabı Mucteba’dır (3-50 hicrî kamerî); Medîne’de, Cennetu’l-Bâki Mezarlığı’nda defnedilmiştir.
3- İmam Hüseyin b. Ali Seyyidu’ş-Şuheda (a.s) (1-4 hicrî kamerî); Kerbela’da defnedilmiştir.
4- İmam Ali b. Hüseyin (a.s); lakabı Zeynülâbidîn’dir (38 -94 hicrî kamerî); Medîne’de, Cennetu’l-Bâki Mezarlığı’nda defnedilmiştir.
5- İmam Muhammed b. Ali (a.s); lakabı Bâkır’dır (57-114 hicrî kamerî); Medîne’de, Cennetu’l-Bâki Mezarlığı’nda defnedilmiştir.
6- İmam Cafer b. Muhammed (a.s); (83-148 hicrî kamerî); Medîne’de, Cennetu’l-Bâki Mezarlığı’nda defnedilmiştir.
7- İmam Musa b. Cafer (a.s); lakabı Kâzım’dır (128-183 hicrî kamerî); Kâzımeyn’de defnedilmiştir.
8- İmam Ali b. Musa (a.s); lakabı Rıza’dır (148-203 hicrî kamerî); Horasan’da defnedilmiştir.
9- İmam Muhammed b. Ali (a.s); Cevad lakabıyla meşhurdur (195-220 hicrî kamerî); Kâzımeyn’de defnedilmiştir.
10- İmam Ali b. Muhammed (a.s); Hâdi lakabıyla meşhurdur (212-254 hicrî kamerî); Samarra’da defnedilmiştir.
11- Hasan b. Ali (a.s); Askerî lakabıyla meşhurdur (232-260 hicrî kamerî); Samarra’da defnedilmiştir.
12- Muhammed b. Hasan (a.f); Hüccet ve Mehdi lakaplarıyla meşhurdur. İmam Mehdi, Şiîlerin on ikinci imamı olup şu anda hayatta ve gaibdir, bir gün Allah’ın emriyle zuhur edecek ve Kur’ânı Kerim’in (Nûr, 54; Tevbe, 33; Fetih, 28 ve Saf, 9) ve mütevatir hadislerin sarih vaadi gereğince, dünyanın dört bir yanında İslâm dinini hâkim kılacaktır.[3]
Şia İmamları’nın hayatı, tarih kitaplarında genişçe açıklanmıştır ve On İkinci İmam günümüzde hayatta olduğu için, Allah’ın izniyle imamet makamını üstlenmiştir; ilerideki ilkelerde o hazret hakkında bazı noktalara değineceğiz.
Resuli Ekrem’in (s.a.a) Ehlibeyt’ini sevmek, Kur’ânı Kerim ve o hazretin sünnetinin vurguladığı konulardandır; nitekim şöyle buyuruyor:
De ki: Ben buna (risaletime) karşılık sizden, yakınlarımı sevmenizden başka bir ücret istemiyorum.[4]
Ayette geçen “kurbâ” kelimesinden maksat da, Hz. Resuli Ekrem’in (s.a.a) yakınlarıdır; çünkü ayette bu talepte bulunan o hazretin kendisidir. (Dolayısıyla Hz. Peygamber’in yakınlarını sevmek kastedilmiştir, herkesin kendi yakınını değil. -Çev.-)
Hz. Resuli Ekrem’in (s.a.a) yakınlarını sevmek başlı başına büyük bir kemal olduğu gibi, insanın onlarla aynı renkte olmasına, faziletleri alıp çirkinliklerden uzaklaşmakta onlara uymasına da neden olur.
Hz. Resuli Ekrem’den (s.a.a) rivayet edilen mütevatir hadislerde, o hazretin Ehlibeyt’ini (a.s) sevmenin imanın belirtisi ve onlara düşmanlık etmenin ise küfür ve nifakın nişanesi olduğu; onları sevenin Allah ve Resulü’nü sevmiş sayılacağı, onlara düşmanlık edenin ise Allah ve Resulü’ne düşmanlık etmiş olacağı belirtilmiştir. Esasen, Hz. Resuli Ekrem’in (s.a.a) Ehlibeyt’ini (a.s) sevmek, kendisinden şek ve şüphe etmenin caiz olmadığı; “Nasıbîler” diye bilinen ve bu nedenle İslâm’ı inkâr edenlerden sayılan az bir grup dışında, tüm Müslümanların ittifak ettiği İslâm dininin zaruriyatındandır.
[1]– Diğer rivayetler için Usûl-ü Kâfî, Kifâyetu’l-Eser, İsbâtu’l-Hudat ve Muntehabu’l-Eser gibi hadis kitaplarına müracaat edebilirsiniz.
[2]– Sahîh-i Buhârî, c.9, s.81; İstihlaf babı, Sahih-i Müslim, c.6, s.3, Kitabu’l-Emare; Müsned-i Ahmed, c.5, s.86 ve 108; Müstedrek-i Hâkim, c.3, s.18.
[3]– Bazı Ehlibeyt İmamları’nın doğum ve şehadet tarihinde görüş ihtilafı vardır; biz bunlardan birini seçtik. Yine bildiğiniz gibi bu imamların tümü şehadetle dünyadan göçmüştür; bu konuda tarih kitaplarında genişçe bilgi verilmiştir.
[4]– Şûrâ, 27