Ümmetimin yaşlılarına saygı göstermek bana saygı göstermektir. Kenz’ul Ummal, 6013 Hz. Muhammed (s.a.a)

Şia İnançlarını Takviye Eden Etkenler

Şia İnançlarını Takviye Eden Etkenler

Soru

Şii inançlarını takviye eden etkenler nelerdir?

Kısa Cevap

Şii inançlarını takviye etmek için ilmî olarak bu inançları kanıtlamak, inançları hurafe eksenli meselelerden ayıklamak ve ihtimal dâhilindeki tüm inançla ilgili şüphelere uygun yanıtlar vermek gerekmektedir. Pratik alanda da şer’î ibadetleri yerine getirmek ve nefis tezkiyesi özel bir öneme sahiptir. Zira temiz amel, imanı takviye eder. Nitekim kötü ve çirkin amel de insanın imanını gevşetir. Aynı şekilde duygusal boyutta da bilgi eksenli duygu ve sevgileri pekiştirmek lazımdır. Zira dinî öğretiler açısından din sevgiyle eşit addedilmiştir. Doğru iman temellerini takviye etmesi için bu üç alan koordineli ve birbirini dengeleyecek şekilde ilerlemelidir.

Ayrıntılı Cevap

İnsan fıtrî olarak kemal talibidir ve sürekli noksanlık ve kemalden çıkmaya çabalamakta ve her yönden kemale ulaşmak istemektedir. Elbette kemali teşhis etmede yanlışlığa duçar olması ve sapması da muhtemeldir. Ama kemal talebi Allah’ın her insanın benliğine yerleştirdiği fıtrî esaslardandır. İman, insan kemalinin öğelerinden birisidir, değişik mertebelere sahip en önemli kemaldir. Her müminin her gün imanını artırması ve onu takviye etmesi için çalışması gerekmektedir. Doğru imanı takviye etmek için ilmî, amelî ve duygusal üç alanda çabalamak gerekir.

1. İlmî Cihet

Tüm Şia fakihleri dinin usullerinde taklit etmenin caiz olmadığını belirtmiştir. İnsan düşünce, araştırma ve delil ile bu usulleri kabul etmeli ve onlara yönelik kesin bilgi elde etmelidir. Bundan dolayı her Şia fert inanç ve itikatlarını kanıtlamalı, başta inançsal meseleler olmak üzere dinsel meseleleri günlük programları arasına koymalı, günbegün dinî ve Şia bilgilerini derinleştirip çoğaltmalı, böylece garazlı ve bilgisiz bireyler tarafından üretilip din ve kutsallar adıyla sunulan hurafelerden inançları temizlemeli ve de hak On iki İmam mezhebinden ibaret Muhammedî İslam’ı diğer insanlara sunmalıdır. Eğer insan delil ile bir konuya inandığında en küçük bir şüpheyle imanı gevşemez. İslam ve Kur’an’ın ilim ve düşünceye yönelik tüm tavsiyeleri bu doğrultuda değerlendirilmektedir.

Her Şii birey Şia’nın inançlarını araştırarak bu inançların diğer mezheplerin inançlarından daha üstün olduğunu görecek ve bu üstünlükleri idrak ederek imanı güçlenecektir. Her Şii fert dinini kimlerden aldığına ve kimleri örnek edindiğine dikkat edilmelidir. Şia, Allah’ın pisliklerden temizlediği ve kendilerini bilgi madeni ve ilim sahibi olarak tanıttığı kimseleri imam edinmekle kıvanç duymaktadır.[1]

Aynı şekilde zihinlerde muhtemelen uyanabilecek şüphelere karşı hassas olunmalı ve de araştırarak ve derin bir incelemede bulunarak doğru ve ikna edici cevaplar verilmelidir. Çünkü şüphe salgın bir hastalık mesabesinde olup doğru ve çabuk tedavi edilmediği takdirde hem yakalanmış bireyi müptela etmesi, hem de başkalarına geçmesi ve onları da hasta kılması muhtemeldir. Dinî şüpheler doğru ve mantıklı bir şekilde bertaraf edilmediği takdirde tedricen birey ve toplumun iman ve inanç temellerini viran edecektir.

2. Amelî Cihet

Dinî kaynaklarımızda “büyük cihat” sıfatıyla anılan nefis tezkiyesi, imanı mükemmelleştiren ve takviye eden en önemli etkendir. Aynı şekilde şart ve adaplarına riayet ederek ibadetleri doğru şekilde yerine getirmek insanın inançları üzerinde müspet bir etki bırakır ve bu inançları güçlendirir. Kur’an ve rivayet açısından insan, ameli dinî inançların güçlenmesi veya zayıflamasında çok etkilidir. Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

“Yakin sana gelinceye dek Rabbine ibadet et.”[2]

Öte taraftan beğenilmeyen davranışlar ve günah tedricen insanın imanını gevşetir ve hatta küfre yönlendirir. Kur’an-ı Kerim bu hususta şöyle buyuruyor:

“Sonra, Allah’ın âyetlerini yalanladıkları ve onlarla alay etmekte oldukları için, kötülük işleyenin sonu daha da kötü oldu.”[3]
3. Duygusal Cihet

Duygusallık insanın önemli boyutlarından biridir ve insan inançlarındaki rolü çok etkilidir. Bazı hadislerde din sevgi olarak tefsir edilmiştir. İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Din sevgiden başka bir şey değildir.” [4]

Gerçek sevgi, insanı sevgiliye itaat etmeye sevk eder ve sevgili ondan ne isterse en güzel şekilde yerine getirmesini sağlar. Bu yüzden İmam Sâdık (a.s) belirtilen hadisin devamında şu âyeti okumuştur:

“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”[5]

Bu esas uyarınca doğru bilgi ve marifet üzerine bina edilmiş duyguları güçlendirmek Şii inançlarını takviye eden diğer etkenlerden biridir.

–—


[1]     Hz. İmam Humeynî (r.a) vasiyetnamesinde şöyle yazmaktadır: “Ali bin Ebi Talib’ten kadir olan Allah’ın gücüyle diri ve işleri gözetleyen evrenin kurtarıcısı Hz. Mehdi’ye (a.s) kadar tüm masum imamların bizden olmasından övünç duyuyoruz. Tarihin en büyük şahsiyeti olan ve Yüce Allah, Peygamber (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) dışında hiç kimsenin makamını idrak etmediği ve idrak edemeyeceği Bâkıru’l-Ulum’un (İmam Bâkır) bizden olmasından kıvanç duyuyoruz.” İmam Humeynî, Nigereş-i Mevzu-i ber Vasiyetname-i Siyasi İlahi İmam Humeynî, s. 6, 8. baskı, Müessese-i Tanzim ve Neşr-i Âsar-ı İmam Humeynî, Tahran, h.ş. 1383.

[2]     Hicr, 99.

[3]     Rum, 10.

[4]     Şeyh Saduk, el-Hisal, s. 21, Cemaatu’l-Müderrisin fi’l-Havzati’l-İlmiye, Kum, h.ş. 1362.

[5]     Âl-i İmran, 31.