Birbirinizle karşılaştığınızda, selam verin ve musafaha edin, ayrıldığınızda ise birbirinize mağfiret dileyerek ayrılın.Mizan’ul- Hikme, c. 5, s. 354. Hz. Muhammed (s.a.a)

Şia’nın Kaynak Eserlerinden Olan Uyun-u Ahbar’ır-Rıza Kitabından Kırk Hadis

Şia’nın Kaynak Eserlerinden Olan Uyun-u Ahbar’ır-Rıza Kitabından Kırk Hadis

          Fahrettin ALTAN/Erenler4-5

 

1- Ali bin Ahmed, Muhammed bin Ahmed es-Sinanî ve Hüseyin bin İbrahim (r.a), Uyun’daki senetle Mahmud bin Ebi’l-Bilad’dan şöyle dediğini nakletmişlerdir: İmam Rıza (a.s)’dan duydum ki şöyle buyuruyordu:

 

“Kim, bağışta bulunan kimseye teşekkür etmezse, Allah’a şükretmemiştir.”[1]

 

2- Uyun’daki senetle, İbrahim bin Mahmud’dan İmam Rıza (a.s)’ın şöyle buyurduğu naklolunmuştur:

 

“Mümin, iyi iş yaptığında hoşnut olan ve günah işlediğinde de mağfiret dileyen kimsedir. Müslüman da, Müslümanların onun dili ve elinden salim kaldıkları kimsedir. Şer ve zararından güvende kalınmayan kimse ise bizden değildir.”[2]

 

3- Uyun’daki senetle, Ali bin Musa er-Rıza (a.s), babaları vasıtasıyla Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Kıyamet günü ben dört gruba şefaat edeceğim: Zürriyetime (soyuma) ihtiram eden kimseye; onların ihtiyaçlarını karşılayan kimseye; çaresiz kaldıklarında onlara yardım için gayret gösteren kimseye; kalbi ve diliyle onlara yardımda bulunan kimseye.”[3]

 

4- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Altı şey, -üçü vatanda, üçü de yolculukta olmak üzere- yiğitliktendir; vatanda olanlar şunlardır: Allah’ın kitabını (Kur’ân’ı) okumak; Allah’ın mescitlerini (camileri) imar etmek (şenlendirmek) ve Allah için kardeş edinmek. Yolculukta olanlar da şunlardır: Azığı infak etmek (bağışta bulunmak), güzel huylu olmak ve günah dışında mizah ve şaka yapmak.”[4]

 

5- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Allah Tebarek ve Teala buyuruyor ki: Ey Adem oğlu! Bana karşı insaflı davranmıyorsun; ben nimet vermekle seni seviyorum, oysa sen günah işlemekle bana buğz ediyorsun; benim hayrım sana inmektedir, oysa senin şerrin bana doğru yukarı çıkmaktadır; her gece gündüz bir melek sürekli olarak senin çirkin amellerini bana bildirmektedir. Ey Adem oğlu! Eğer kendi vasfını, mevsuf olduğunu bilmediğin hâlde başka birisinden duymuş olsaydın, ona karşı mutlaka nefret ve buğz etmeye koyulurdun.”[5]

 

6- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu söylemiştir:

 

“Mümin, beş vakit namazlarını korudukça, şeytan ondan taraf sürekli olarak korku içerisinde olur; ama onları zayi ederse (onun vakitlerine önem vermezse), cesaret edip onu günaha sokar.”[6]

 

7- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Kim farz olan namazını kılarsa, her namazından sonra bir duası Allah katında kabul olur.”[7]

 

8- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“İlim hazinedir; anahtarları ise soru sormaktır. Öyleyse -Allah size merhamet etsin- soru sorun. Çünkü bu işte dört kimse mükâfatlanır: Soru soran, öğrenen, dinleyen ve cevap veren.”[8]

 

9- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’den şöyle nakletmiştir:

 

“Ümmetim, birbirlerini sevdikleri, birbirlerine hediye gönderdikleri, emaneti sahibine verdikleri, haramdan kaçındıkları, misafiri ağırladıkları, namaz kıldıkları ve zekat verdikleri sürece hayır üzeredirler; bunu yapmadıkları takdirde kıtlık ve bilenmiş bıçağa (veya kuraklık ve geçim zorluğuna) duçar olurlar.”[9]

 

10- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Allah Tebarek ve Teala Adem oğlunu muhatap kılarak şöyle buyurmuştur: “Ey Adem oğlu! Halkın günahı seni kendi günahından gafil etmesin; halkın sana verdiği nimetler, Allah’ın sana bağışladığı nimetleri unutturmasın; kendine ümit ettiğin hâlde, halkı Allah’ın rahmetinden ümitsiz etme.”[10]

 

11- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

 

“Kim halkla muamele eder de onlara zulmetmez, onlarla konuşur da onlara yalan söylemez ve söz verir de sözünde durursa, yiğitliği (ve insaniyeti) kâmil olan insanlardan olup adaleti aşikâr, kardeşliği gerekli, gıybeti ise haram olur.” [11]

 

12- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s),, Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

 

“Cenneti cehenneme tercih ediniz; amellerinizi batıl etmeyiniz; aksi takdirde ateşe atılır, ebedî olarak onda kalmış olursunuz.”[12]

 

13- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Kim bir mümini, fakir ve yoksulluğundan dolayı küçümseyip tahkir ederse, Allah Teala kıyamet günü onu mahşerdeki insanlara tanıtacak, daha sonra (yaptığı günahından dolayı) onu rezil ve rüsva edecektir.”[13]

 

14- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Kim bir mümin erkek veya kadına iftira ederse veya onda olmayan bir şeyi (onu aşağı düşürmek için) onun aleyhinde söylerse, Allah Teala kıyamet günü onu, dediği sözün cevabını verene dek ateşten olan bir tepede hapseder.”[14]

 

15- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Ehl-i Beyt’ime zulmedenlere, onlarla savaşanlara, onların aleyhinde çalışanlara ve onlara sövenlere cennet haram kılınmıştır; ahirette de onlar için hayırdan hiçbir nasip yoktur. Allah Teala kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara (rahmet gözüyle) bakmayacak, onları günahtan arındırmayacaktır. Ve onlar için elemli bir azap vardır.”[15]

 

16- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Kim bir şeyi bana garanti ederse, ben dört şeyi ona garanti ederim: Kim sıla-i rahim yaparsa (akrabalarına iyilik ederse), Allah’ın onu sevmesini, rızkını çoğaltmasını, ömrünü uzatmasını ve onu vadettiği cennete götürmesini garanti ederim.”[16]

 

17- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Sirke balı bozduğu gibi, kötü ahlâk da (iyi) amelleri bozar.”[17]

 

18- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Kul güzel ahlâkıyla, gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle geçiren kimsenin derecesine ulaşmaktadır.”[18]

 

19- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), İmam Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Resulullah (s.a.a)’e; ‘Cennete girmeye en çok sebep olan şeyler nelerdir?’ diye sorduklarında; ‘Allah’tan çekinmek ve güzel ahlâklı olmaktır.’ buyurdular. ‘İnsanın cehenneme gitmesine en çok sebep olan şeyler nelerdir?’ diye sorduklarında da; ‘Karın ve tenasül organıdır.’[19] buyurdular.”[20]

 

20- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Hz. Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Ebu Cuhayfe (Veheb bin Abdullah-i Süvaî), geğirdiği hâlde Resulullah (s.a.a)’in yanına geldiğinde Hazret şöyle buyurdular: ‘Geğirmenin önünü al (az yemek ye); çünkü dünyada doyunca yemek yiyen insanların çoğu, kıyamet günü aç kalacaklardır.’ Sonra İmam (a.s) buyurdu ki: ‘Ebu Cuhayfe artık ondan sonra, Allah’ın rahmetine kavuşana dek karnını yemekten doldurmadı (doyuncaya dek yemek yemedi).’ ”[21]

 

21- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Hz. Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Eğer kul, ecelini ve onun kendisine doğru hızla yaklaştığını görmüş olsaydı, arzusuna düşman kesilir ve dünya talebini terk ederdi.”[22]

 

22- Uyun’daki senetle Hz. Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Beş şey vardır ki, onlar gibisini elde etmek için bineklere binip yolculuğa çıksanız da bulamazsınız: 1- Kulun, günahından başka hiçbir şeyden korkmaması; 2- Kulun, Allah’tan başka hiçbir kimseye ümit etmemesi; 3- Kulun, kendisinden bilmediği bir şey sorulduğunda, ‘Bilmiyorum’ demekten utanmaması; 4- Kulun, bilmediği bir şeyi öğrenmekten hayâ etmemesi; 5- Sabrın imana olan nispeti başın bedene olan nispeti gibidir; öyleyse sabrı olmayanın imanı olmaz.”[23]

 

 23- Uyun’daki senetle İmam Seccad (a.s)’dan, o da babasından ve o da Hz. Ali (a.s)’dan Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Kime Allah Teala bir nimet verirse, o nimetin şükrünü yerine getirmelidir. Kim çok zorla rızk kazanırsa, tövbe etmelidir. Kim de bir şeyden dolayı üzülürse, “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” demeye sarılmalıdır.”[24]

 

24- Uyun’daki senetle Hz. Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Ya Ali! Allah seni, aileni, Şiîlerini sevenleri ve Şiîlerinin dostlarının dostlarını, bağışlanmışlar topluluğundan saymıştır. Ya Ali! Sana müjdeler olsun! Sen şirkten uzaksın ve kalbin ilimle doludur.”[25]

 

25- Hüseyin bin Ahmed bin İdris, Uyun’da adı geçen fertler vasıtasıyla Hasan bin Cehm’den şöyle dediğini naklediyor:

 

İmam Rıza (a.s)’a dedim ki: “Canım sana feda olsun! Allah’a tevekkül etmenin sınırı nedir?”

Buyurdular ki: “Sınırı şudur ki, Allah’la olup hiç kimseden korkmayasın.”

Arz ettim ki: “Tevazuun sınırı nedir?”

Buyurdular ki: “Halkın sana ikramda bulunmasını istediğin gibi, senin de halka ikramda bulunmandır.”

Arz ettim ki: “Canım size feda olsun! Sizin yanınızda ne kadar değerim olduğunu öğrenebilir miyim?”

Buyurdular ki: “Benim senin yanında ne kadar değerli olduğuma bak.”[26]

 

26- Muhammed bin Hasan, Uyun’da zikredilen senetle Hüseyin bin Halid’den İmam Rıza (a.s)’ın şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Bizim soyumuzdan olanların yüzüne bakmak ibadettir.”

Oradakiler dediler ki: “Ey Resulullah’ın torunu! Bu soydan kastınız Masum İmamlar mıdır, yoksa Resulullah’ın soyundan gelen herkes mi?”

İmam (a.s) cevaben buyurdular ki: “Resulullah’ın soyundan gelen herkesin yüzüne bakmak, doğru yoldan sapmayıp günaha düşmedikleri müddetçe ibadettir.”[27]

 

27- Müfessir Corcanî, Uyun’da zikredilen senetle İmam Rıza (a.s)’dan, o da babası Musa bin Cafer (a.s)’dan şöyle naklediyor:

 

“İmam Sadık (a.s)’dan; ‘Bu dünyada zahid kimdir?’ diye sorduklarında şöyle buyurdular: ‘Dünyanın helâllerini, kıyamette vereceği hesabından dolayı ve haramlarınıysa kıyamette duçar olacağı azabından dolayı terk eden kimsedir.’ ”[28]

 

28- Hüseyin bin Ahmed bin İdris, Uyun’daki senetle İmam (a.s)’ın şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Kim fakir bir Müslümana zengin birisine verdiği selâm gibi selâm vermezse, kıyamet günü Allah Teala’nın huzuruna çıktığında Allah’ı kendisine gazap etmiş bir hâlde bulur.”[29]

 

29- Ebu Ali Ahmed bin Ebî Cafer el-Beyhekî, Hicrî Kamerî 354 yılında hacdan dönerken, “Feyd” (Irak’la Mekke arasında bir yer) denen yerde bana, (Uyun’daki senetle) Davud bin Süleyman’dan şöyle nakletti:

Ali bin Musa er-Rıza (a.s), babaları ve dedeleri vasıtasıyla Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Kıyamet günü olduğunda Allah Teala Şiîlerimizin hesabını bize bırakacak. Onların kendileriyle Allah Teala arasındaki haklar hususunda biz hüküm vereceğiz ve Allah Teala da o hükmü kabul edecektir. Onlardan birinin boynunda kul hakkı olursa, o kuldan onu bağışlamasını rica edeceğiz; o da (bizim hatırımıza) onu bağışlayacaktır. Onlarla bizim aramızdaki haklar hususunda ise, biz onları bağışlamaya herkesten daha lâyığız.”[30]

 

30- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Bizden sonraki İmamların hepsi, Hüseyin’in soyundandır. Kim onlara itaat ederse, Allah’a itaat etmiştir; kim de onlara isyan ederse, Allah’a isyan etmiştir. Onlar, sağlam kulp ve Allah Teala’ya olan vesilelerdirler.”[31]

 

31- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır. Allah’ım! Ali’yi seveni sev; Ali’ye düşman olana düşman ol; ona yardım edene yardım et; onun düşmanını rüsva et; o ve onun soyundan olanların yardımcısı ol; onların arasında onun hayırlı halefi ol; onlara bağışladıklarını bereketli kıl; onları Ruh’ul-Kudüs (Cebrail) ile teyit et; yeryüzünün neresine yönelirlerse, onları muhafaza et; imamet makamını onların arasında kıl; onlara itaat edenlere mükâfat ver; onlara isyan edenleri ise helâk et; şüphesiz sen yakın ve duaları kabul edensin.”[32]

 

32- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Bizim hak üzere olan Kaim’imiz (Hz. Mehdi -a.s-) kıyam etmedikçe kıyamet kopmaz. Onun kıyamı Alah Teala izin verdiği zaman gerçekleşecektir; kim ona uyarsa, kurtulacak; kim de ona sırt çevirirse, helâk olacak. Ey Allah’ın kulları! Allah’ı hatırlayın ve karlar üzerinde gitmek zorunda kalsanız dahi ona doğru koşun. Çünkü o, Allah Teala’nın yeryüzündeki hücceti ve benim halifemdir.”[33]

 

33- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Ya Ali! Sen benim yaratıldığım ağaçtan (soydan) yaratıldın; ben o ağacın köküyüm, sen ise gövdesisin; Hasan ve Hüseyin dalları, dostlarımız ise yapraklarıdırlar. Kim bu ağacın herhangi bir yerine tutunursa, Allah Teala onu cennetine götürür.”[34]

 

34- Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s), Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Ezan okuyanlar, kıyamet günü boy açısından insanların en uzunu olacaklar.”[35]

 

35- İbn-i Zekeriyya, Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s)’dan, o da babaları vasıtasıyla Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Kim kırk gün ihlâs ile Allah’a kulluk ederse, hikmet çeşmeleri kalbinden diline akar.”[36]

 

36- İbn-i Zekeriyya, aynı senetle İmam Rıza (a.s)’dan, o da babaları vasıtasıyla Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Misafirin ev sahibi üzerindeki haklarından biri de, onunla kapıya kadar yürümesidir (onu uğurlamasıdır).”[37]

 

37- İbn-i Zureyk, Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s)’dan, o da babaları vasıtasıyla Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:

 

“Kim öfkesinin önünü alırsa, Allah Teala azabını ondan uzaklaştırır; kim de ahlâkını güzelleştirirse, Allah Teala onu, geceleri ibadet edip gündüzleri oruç tutanların makamına ulaştırır.”[38]

 

38- İbn-i Zureyk, Uyun’daki senetle İmam Rıza (a.s)’dan, o da babaları vasıtasıyla Emir’ül-Müminin Ali (a.s)’dan, o da Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Hediye, kinleri kalplerden giderir.”[39]

 

39- Temim bin Abdullah el-Kureşî, Uyun’da zikredilen senetle Abdusselâm el-Herevî’den şöyle dediğini naklediyor:

Şaban ayının son cumasında, Ali bin Musa er-Rıza (a.s)’ın yanına gittim, İmam (a.s) şöyle buyurdular:

 

“Ey Ebu Salt! Şaban ayının çoğu geçti, bugün bu ayın son cumasıdır. Bu ayda yapılması sevap olan ve tembellik ederek yapmadığın hayır amelleri bu son bir haftada telafi et. Sana faydası olan işleri yapmaya koyul; faydası olmayan işleri ise terk et. Çokça dua et, mağfiret dile, Kur’ân oku ve işlemiş olduğun günahlardan tövbe ederek Allah’a yönel; ki böylece Allah’a muhlis olduğun hâlde Allah’ın ayı sana yönelmiş olsun.”

“Bu ayda boynunda olan bütün emanetleri eda et; müminlere karşı kalbinde herhangi bir kin varsa, onu kalbinden sök at; işlemiş olduğun bütün günahlardan uzak dur. Allah’tan kork; gizli ve aşikâr olan işlerinde Allah Teala’ya tevekkül et. ‘(Bil ki) Kim Alah’a tevekkül ederse, Allah ona yeter. Şüphesiz Allah Teala işini neticeye ulaştıran ve her şey için takdir kılmış olandır.’ Bu ayın geri kalan günlerinde şu zikri çok tekrarla: ‘Allahumme in lem tekun kad ğaferte lena fi ma meza min Şa’ban, feğfir lena fima bekıye minhu.’ (Allah’ım, eğer Şaban ayının geçen günlerinde bizi bağışlamamış isen, öyleyse geriye kalan günlerinde bizi bağışla.) Allah Teala Ramazan ayının hatırına birçok kimseleri bu ayda cehennem ateşinden kurtarmaktadır.”[40]

 

40- Uyun’daki aynı senetle Abdulazim Hasenî’den şöyle dediği naklediliyor:

İmam Cevad (a.s)’a arz ettim: “Ey Resulullah’ın torunu! Benim için babalarından bir hadis nakleder misin?”

İmam Cevad (a.s) buyurdu ki:

“Babam (İmam Rıza -a.s-) babaları aracılığıyla Hz. Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“İnsanlar; akıl, ilim, huy, fakirlik ve zenginlik yönünden farklı oldukları sürece, birbirleriyle güzel geçinirler. Eğer mezkur sıfatlarda eşit olsalardı, (yükümlülük üstlenmekten kaçarak) helâk olurlardı.”

 

Ravi diyor ki: İmam (a.s)’a; “Ey Resulullah’ın torunu! Biraz daha buyurun.” dediğimde buyurdular ki:

“Babam dedeleri vasıtasıyla Hz. Ali (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Eğer sırlarınızı birbirinize açarsanız, artık onu gizleyemezsiniz.”

 

Ravi diyor ki: Yine İmam (a.s)’a; “Ey Resulullah’ın torunu! Biraz daha buyurun.” dediğimde şöyle buyurdular:

 

“Babam dedeleri vasıtasıyla Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu bana nakletti:

 

“Sizler mallarınızla halkı kuşatamazsınız (onların gönüllerini hoş edemezsiniz); öyleyse açık yüzlülük ve güzel davranışınızla onları kuşatınız; çünkü ben Allah Resulünün şöyle buyurduğunu duydum: ‘Sizler mallarınızla halkın gönüllerini hoş edemezsiniz; o hâlde ahlâkınızla onların gönüllerini hoş edin.’ ”

 

Ravi diyor ki: “Yine İmam (a.s)’a; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dediğimde buyurdu ki:

“Babam, babası ve dedeleri vasıtasıyla Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu bana nakletti:

 

“Kim zamanı kınarsa, kınanılması çok olur.”

 

 Ravi diyor ki: “Yine İmam (a.s)’a; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dediğimde İmam (a.s) buyurdular ki:

“Babam babası ve dedeleri aracılığıyla Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Kötü insanlarla oturup kalkmak, iyi insanlar hakkında su-i zan doğurur.”

 

Yine ravi diyor ki: İmam (a.s)’a; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dediğimde İmam (a.s) buyurdular ki:

“Babam babası ve dedeleri vasıtasıyla Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Allah’ın kullarına haksızlık etmek, ahiret için ne de kötü azıktır!”

 

Ben yine; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dedim. İmam (a.s) buyurdular ki:

“Babam, babası ve dedeleri aracılığıyla Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Her kişinin değeri, yaptığı güzel işiyle ölçülür.”

 

Ben yine; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dedim. İmam (a.s) buyurdular ki:

“Babam babası ve dedeleri vasıtasıyla Emir’ül-Müminin Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Her insan, dilinin altında saklıdır.”

 

Ben yine; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun” dedim. İmam (a.s) buyurdular ki:

“Babam, babası ve dedeleri vasıtasıyla Emir’ül-Müminin Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Kendi kadrini bilen helâk olmaz.”

 

Ben yine; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dedim. İmam (a.s) aynı senetle Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Bir işi yapmadan önce tedbir almak, insanı pişmanlıktan kurtarır.”

 

Ben yine; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dedim. İmam (a.s) aynı senetle Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Kim zamana güvenirse, yıkılır (zarar görür).”

 

Ben yine; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dedim. İmam (a.s) aynı senetle Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu naklettiler:

 

“Kendi görüşüyle yetinen, canını tehlikeye atmıştır.”

 

Ben yine; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dedim. İmam (a.s) aynı senetle Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu naklettiler:

 

“Ailenin azlığı, iki kolaylıktan (zenginlikten) biridir.”

 

Ben yine; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dedim. İmam (a.s) aynı senetle Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu naklettiler:

 

“Bencillik kimde olursa, helâk olur.”

 

Ben yine; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dedim. İmam (a.s) aynı senetle Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Kim, Allah yolunda infak edilen malın yerine yenisinin geleceğine iman ederse, bağış yapmada cömert olur.”

 

Ben yine; “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz daha buyurun.” dedim. İmam (a.s) aynı senetle Hz. Ali (a.s)’dan şöyle buyurduğunu nakletti:

 

“Kim elinin altındakilerden amanda kalmaya razı olursa, kendisinden yüksekte olanlardan amanda kalma nimeti ona verilir.”

 

Ravi, daha sonra İmam (a.s)’a; “Bu kadarı bana yeter.” demiştir.[41]

 


[1]– Uyun-u Ahbar’ır-Rıza, c.2, s.3, h.2.

[2]– a.g.e. c.2, s.4, h.3.

[3]– a.g.e. c.2, s.4, h.4.

[4]– a.g.e. c.2, s.11, h.13.

[5]– a.g.e. c.2, s.12, h.18.

[6]– a.g.e. c.2, s.14, h.21.

[7]– a.g.e. c.2, s.14, h.22.

[8]– a.g.e. c.2, s.14, h.23.

[9]– a.g.e. c.2, s.15, h.25.

[10]– a.g.e. c.2, s.15, h.27.

[11]– a.g.e. c.2, s.17, h.33.

[12]– a.g.e. c.2, s.24, h.52.

[13]– a.g.e. c.2, s.26, h.58.

[14]– a.g.e. c.2, s.28, h.63.

[15]– a.g.e. c.2, s.28, h.65.

[16]– a.g.e. c.2, s.37, h.93.

[17]– a.g.e. c.2, s.38, h.96.

[18]– a.g.e. c.2, s.38, h.97.

[19]– Yani Şeytan, daha çok bu iki yolla insanı yoldan saptırıp cehenneme sokar.

[20]– a.g.e. c.2, s.40, h.107.

[21]– a.g.e. c.2, s.42, h.113.

[22]– a.g.e. c.2, s.44, h.120.

[23]– a.g.e. c.2, s.57, h.155.

[24]– a.g.e. c.2, s.63, h.171.

[25]– a.g.e. c.2, s.67, h.182.

[26]– a.g.e. c.2, s.72, h.192.

[27]– a.g.e. c.2, s.74, h.196.

[28]– a.g.e. c.2, s.77, h.199.

[29]– a.g.e. c.2, s.78, h.202.

[30]– a.g.e. c.2, s.92, h.213.

[31]– a.g.e. c.2, s.94, h.217.

[32]– a.g.e. c.2, s.96, h.227.

[33]– a.g.e. c.2, s.98, h.230.

[34]– a.g.e. c.2, s.98, h.233.

[35]– a.g.e. c.2, s.106, h.249.

[36]– a.g.e. c.2, s.125, h.322.

[37]– a.g.e. c.2, s.126, h.324.

[38]– a.g.e. c.2, s.128, h.330.

[39]– a.g.e. c.2, s.135, h.345.

[40]– a.g.e. c.2, s.76, h.198.

[41]– a.g.e. c.2, s.81, h.204.